İki

507 35 40
                                    

Biraz daha koştuktan sonra saatini kontrol etti. Vakti vardı. Temposunu bozmadan koşusunu sürdürdü ama telefonu çalınca tekrar durmak zorunda kaldı.

''Rüyanda mı gördün Mira Hanım?''

''Sana da günaydın! Ne yapıyorsun?''

''Koşuyorum. Sen?''

''Yatak keyfi yapıyorum. Bu sabah üzerimde tatlı bir yorgunluk var. Ofise geçerken beni de al.''

''Emredersiniz, kraliçe hazretleri! Başka bir şey?''

''Olursa ararım.''

''Muhakkak ararsın!''

''Kapatıyorum.''

Bora telefonu kulağından indirip ağaçların arasında uzanan koşu yoluna baktı. Sonra öncekinden daha hızlı bir tempoyla eve doğru koşmaya başladı.

Mira ise telefonu makyaj masasının üzerine atıp aynaya döndü. Saçları tamamdı. Makyajı bitmek üzereydi. Geriye bir tek rujunu sürmek kalmıştı. Parmaklarını zıplatır gibi rujların üzerinde gezdirdi. Dün kullandığından daha koyu tonda bir kırmızı seçti. Ruju sürdükten sonra aynadaki aksine dalgın bir ifadeyle baktı.

***

Geldiğini haber vermek için aradıktan sonra arabadan inmişti. Arabanın önünden dolaşıp yolcu koltuğunun olduğu taraftaki kapıya yaslanıp bekledi. Çok geçmeden açılmıştı evin kapısı. Mira uzun bahçenin taş yolunu yürürken pek aceleci görünmüyordu. İyice yaklaştığında Bora yaslandığı yerden doğrulup kapıyı açtı.

''Merhaba!''

''Merhaba!'' Elini arabanın içine uzattı. ''Buyurun!''

''Teşekkür ederim.'' diyerek arabaya bindi Mira. Çantasını arka koltuğa bırakıp emniyet kemerini taktı. Bora da gelip arabaya bindi o sıra. Kendi kemerini takarken gözünün ucuyla Mira'nın olduğu tarafa baktı. Önüne döndüğünde arabayı çalıştırdı.

''Neden baktın öyle?''

''Hiç.''

''Bir şey var! Söyle!''

''Söylemeyeceğim.''

''Kendine saklayacaksın?''

''Evet.''

''O halde tahmin yürüteceğim.''

''Sen bilirsin.''

''Yüzümde bir şey var?''

''Hayır!''

''Kıyafetimde bir şey var?''

''Hayır.''

''Bacaklarıma baktın?''

''NE?'' deyip tepki gösterirken başını çevirmişti. ''Hayır!''

''Önüne bak! Kaza yapacağız.''

Bora önüne dönüp derin bir nefes verirken direksiyonu sıktı. ''Güzel görünüyorsun, diyecektim! Bu! Oldu mu?''

Mira tebessüm edip yüzünü sağ omzuna doğru çevirdi. Bora ona yine gözünün ucuyla baktı ama önüne dönerken gözüne bacakları takıldı. Lanet edermiş gibi gözlerini saniyesinde kapattı, kendine kızıp yüzünü buruşturdu.

Araba kırmızı ışıkta durduğunda satıcı çocuklar arabaların arasında dolaşmaya başladı. Bora hemen telefonuna uzanmıştı. Mira bileğini tutup onu durdurdu.

''Ne yapıyorsun?''

''Polisi arayacağım.''

''Kimseyi aramayacaksın.''

''Kendilerini tehlikeye atıyorlar.''

''Biliyorum.''

''Ee?''

Mira'nın gözlerine hüzün yerleşti. ''Biliyorum Bora! Ama...'' Bora'nın bileğini bırakıp arkasına yaslandı. Öylesine bakınırken gözü bir yere dalıp gitti. Hemen pencereyi indirdi. Bunu yapmasına mani olmak için Bora tepki vermekte geç kalmıştı. ''Hey! Evet, sen! Esmer güzellik! Biraz gelir misin?''

Sırtından aşağıya akıp giden siyah saçları uzun ve gürdü. Kulağının arkasında kocaman açmış pembe bir gül vardı. Kolunun altına sıkıştırdığı sepetle gelip kapıya yakın durdu. Gözleri de simsiyahtı ve sanki içinde yıldızlar parlıyordu.

''Allah'ım! Sen ne kadar güzelsin!''

''O senin kendi güzelliğin ablam.''

''Şuna bak!'' derken gülümsedi Mira. ''Tatlı şey! Adın ne senin?''

''Hicran.''

''Kaç yaşındasın?''

''On yedi.''

''O halde on yedi tane kırmızı gül ver bakalım bana Hicran.''

Esmer kız sepetindeki güllerin en güzellerinden on yedi tane seçip saplarını bir kurdeleyle bağladı. Gül demetini camdan içeri uzattı. Mira kucağındaki güllere gülümseyerek baktı. O sıra Bora da pek tabii cüzdanını çıkarmaya uğraşıyordu. Cüzdanından aldığı parayı Mira'nın olduğu tarafa eğilerek genç kıza uzattı.

''Yeter mi?''

''Artar bile! Para üstünü vereyim.''

''Hayır, kalsın! Şimdi yeşil ışık yanacak. Hemen yolun karşısına geç. Dikkatli ol!''

''Görüşürüz esmer güzellik!'' derken kıza el salladı Mira. Kız biraz gittikten sonra durmuştu.

''Allah seni bu yakışıklı abime bağışlasın güzel ablam!''

Bora tamamıyla geri çekilip koltuğuna yaslandı. Arabayı çalıştırmaya hazırlanırken ''Gülleriyle birlikte bedduasını da aldın.'' diye mırıldandı. Arabayı hareket ettirdi, yollarına devam ettiler.

''Ne dediğini duydum. Katılıyorum.''

''Elbette katılırsın. En çok korktuğun şey!''

Mira bir şey söylemeden yine diğer tarafına döndü. Dirseğini pencerenin bittiği yere dayayıp yüzünü yumruk yaptığı eline dayadı.

Bora ettiği sitemi haklı bulsa da pişmanlığı daha ağır bastı. Bir yandan yola dikkat ederken parmaklarını Mira'nın çenesinin altına değdirdi. Mira yüzünü ona çevirdi.

''Gülümse!''

Mira kendini zorlayarak gülümsedi. Bora tekrar yola bakmaya başladığında Mira yüzünü eski haline çevirmişti.

***

Asansörü beklerken konuşmamışlardı. Aslında buraya gelene kadar da birkaç kelimeli cümleler kurmuşlardı en fazla. Mira çantasını ve çiçek buketini taşıyordu iki elinde. Bora ise kapının üzerindeki tabelada değişen kat numaralarını takip ediyordu. Biraz sonra asansör geldiğinde ve kapı açıldığında Mira önden girdi.

Bora en geriye gidip sırtını asansörün duvarındaki aynaya yasladı. Bir eli cebindeydi. Aralıklarla kravatını iki parmağının arasına sıkıştırıp düzeltiyordu. Gözleri bir adım önünde duran Mira'nın üzerindeydi. Saçlarını nadir toplardı, bugün de o günlerden biriydi. Ensesinin biraz üzerinde dağınık bir topuz vardı. Topuza eklenmemiş iki tutum saç kulaklarının arkasına sıkıştırılmıştı. Beyaz gömleğinin yakaları ensesinin biraz aşağısını açıkta bırakacak şekildeydi. Biraz o açıklığa biraz da yüzünün soldan görünüşüne baktı. Çenesi hafif kalkıktı, gözleri ileri bakıyordu.

Yaslandığı yerden doğrulup attığı tek ve büyük adımla onun yanına gitti. Hareketliliği Mira'nın dikkatini çekmişti, yüzünü iyice ona doğru çevirdi. Bu kez de mavi gözlerine ve kendine mani olamayıp çok kısa bir an kırmızı dudaklarına baktı. Dudaklar söz konusu olunca bu kadarını yapabilirdi ancak. Başını eğdi, yüzünü yaklaştırdı, yanağına hiç de çekingen davranmadan bir öpücük bıraktı. Yüzünü geri çekerken göz göze geldiler.

''Asansörlerde kamera var.''

''Laboratuvarda da vardı.''

Biraz sonra ofislerinin olduğu kata varmışlardı. Kapı açıldı. Mira yine önden yürürken Bora onu bir iki adım gerisinden takip etti.

İki AşıkWhere stories live. Discover now