Bölüm 2

6K 59 5
                                    

"Nerde kaldı bu lanet servis?!" sesli düşünür duruma gelmiştim. Ağzımdan çıkan buharları görebiliyordum. İstemsizce titremeye başladım. Ama bu titremenin sebebi soğuk hava ve geciken servis değildi. Bütün gece boyunca Serhan'ı düşündüm. Nedenini bilmiyorum aklımdan çıkaramadım. Sanırım onunla yakınlaşmam iyi olabilir. Hissettiğim duyguları anlayana kadar en azından. Sonunda servisim geldi. Servise girmem ile gözlüklerim aniden buğlandı. Nefret ediyorum bu durumdan. Beremi çıkararak en arkadaki tekli koltuğa oturdum. Hemen kulaklıklarımı taktım. Servisin sessizliği açtığım müzikle bozuldu. Kulaklığı telefona takmamışım. Lanett olsun, birden açılan yüksek sesli müziğin etkisiyle herkes bana baktı. Çok utandım bir an. Kikirdeyerek önüne dönen servis ahalisini unutarak kulaklığımı taktım. Dinlediğim şarkılar bile kafatasımın içinde dönüp duran düşünceleri bastıramadı. Ne oluyor bana diye düşündüm. Ben yanlızlığa alışkın bir insanım. Büyük ihtimalle Serhan gibi yakışıklı çocuğu görünce içimde bazı hisler açığa çıktı. Ama bu hisleri kesinleştirmem sart. Evet Serhan'a yaklaşmak zorundayım. Hislerimi anlamanın başka bir yolu olduğunu sanmıyorum. Ama nasıl yaklaşacaktım? Okulun korkulan BadBoy'una yaklaşmam çok zor olacaktı. Aynı sarkı onlarca kez çaldıktan sonra servisin yaptığı frenle irkildim. Camdan dışarı baktığımda hayatımı kemiren yere yani okula geldiğimizi gördüm. Sarı yıpranmış boyalı, camları terkedilmiş eski yetimhaneleri andıran bok yuvası.Günümün sekiz saati bu yerde tek başıma geçiyor. Çok sıkılıyorum ama yapacak birşey yok. Okula girerken Serhan'a nasıl yaklaşmam gerektiğini düşünüyordum. En iyisi gidip dünkü kaza için özür dileyerek başlayayım. Kendimi tekrar yiyebileceği hakaretlere hazırlıyordum. Merdivenleri hayattan sıkılmış bir edayla çıktım. Koridordan sola dönerek sınıfa girdim. En arkada tek başıma oturduğum sıraya çantamı bıraktım. Kahverengi deri ceketimi askıya astım. Beremi ve kulaklığımı çantamın en küçük gözüne sıkıştırdım. Esneyerek sınıftan çıktım. Serhanla çarpıştığım köşeyi geçtikten sonra merdivendeydim. Hızlıca aşağı indim. Merdivenin sonundaki aynada siyah kotumu ve üzerine giydiğim tişörtü düzelttim. Dağınık saçıma şekil vermeye çalıştım ama baktım olmuyor bıraktım. Merdivenden iner inmez Serhan'ı gördüm. Biran saç diplerimde bir karıncalanma hissettim. Ne oluyor bana diye silkelendim. Sakin bir şekilde Serhan'ın yanına gittim. Ona yaklaştıkça ayaklarım geri geri gidiyordu. Ama onunla konuşmak zorundaydım. "Serhan ?Serhan bakar mısın?" diye seslendim. Bana doğru süzülen yeşil gözleri, simsiyah uzun sayılabilecek saçlarıyla bana doğru yeltendi. Gözlerini devirerek "Ahh kimler burdaymış. Dün nereye kaçtın bakalım ezik?" dedi. Kekeleyerek "a-a-a-acelem vardı." diyebildim sadece. Ne var ne istiyorsun diye terslediği an ona yaklaşmamın çok zor olacağını anlamıştım. Ve yine kekeleyerek "Dünkü d-d-dikkatsizliğim için özür dilerim" diyebildim. Resmen heyecendan ölecektim. Elim ayağım titrediği bir an. Özür diledikten sonra arkamı dönerek uzaklaştım yanından.

.Sexist.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin