***
"Buna artık dayanamıyorum Harry!" Cho çileden çıkmış gibi konuşmuştu. Harry zümrüt yeşili gözlerini sakinleşmek için birkaç dakika kapattı. Cho'nun dolmuş gözlerine bakmak ona acı veriyordu. Ondan bunu istemek de berbattı, biliyordu ama elinden gelen bir şey değildi.
"Bak Cho, sevgilim" sakinleştikten sonra konuşmaya başladı. Cho ise kollarını göğsünde bağlamış ve bir yanıt vermemişti.
"Senden istediğim şey çok zor, biliyorum. Ama Ron'u kaybedemem."
Cho sinirle Harry'e döndü.
"Ama beni kaybedebilirsin değil mi?"
Harry onun gözlerindeki hayal kırıklığını görebiliyordu. Inkar etmek ister gibi başını iki yana salladı.
Harry "Hayır Cho, seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun." içtenlikle konuştu.
"Bilmiyorum Harry! Sırf o kızıl cadı için beni ihmal etmeni istemiyorum. Sırf Ron için buna katlanmana da anlam veremiyorum. Ben seni istiyorum Harry, gizlice buluşmak istemiyorum seninle. Tanrı aşkına, sonunda seninle sevgili oldum ama okul içinde değil dışında!"
Harry onun kolunu tutacağı sırada Cho yana kaydı. Dolu dolu gözleri her an boşalmak için yer arıyordu.
"Ben sıkıldım Harry, ya ben ya Ginny... Ömrün boyunca kız üzülmesin diye mutluluğunu yaşayamayacak mısın? Eğer onun üzülmesini istemiyorsan sevgilimi saklamak yerine benden ayrıl ve onunla sevgili ol, pekala mutlu olacaktır."
Harry rahatsızca kaşlarını çattı. Cho onu anlamıyordu! Ginny hiçbir zaman gelip duygularını ona açmamıştı. Yanlışlıkla yılbaşı gecesinde Bill'in bardağındaki içkiyi içmişti. O gece tek ağlayarak itiraf etmişti. Harry, Ginny'nin o geceyi net bir şekilde hatırladığını biliyordu ama o hiçbir zaman konuyu açmamış, ondan şans istememişti. Bunların hepsini Cho da biliyordu oysaki. Harry kararsız göründü. Daha önce Ginny'e hiç kızkardeşi gözü ile bakmadığı için onunla birlikte olamazdı. Bir yandan Cho da haklıydı, o üzülmesin diye sürekli ilişkilerini gizleyecekler miydi?
Cho da Harry'nin sessiz kalışından aklının karışık olduğunu anlamıştı. Onu kolundan tutup sarsmak istedi. Sevgilisi Ginny değildi, Cho'ydu. Düşünmesi gerektiği biri varsa o da karşısındaydı! Fakat Harry bunu anlamak istemiyordu!
"Bir seçim yap Harry"
Harry'i kendisine getiren Cho'nun sesinden ziyade zil sesiydi. Dersleri boş olduğu için dışarı çıkmış ve konuşmuşlardı. Zilin çalmasına bir yandan şükretti. Ne yapacağını bilmiyordu bu belirsizlik onu öldürüyordu. Ginny'i üzmek istemiyordu. Cho'yu da üzmek istemiyordu. Teneffüs ona biraz daha zaman kazandırmıştı.
***
"Nöbetçi!"
Ginny daldığı alemden müdürün sesini duyması ile çıkmıştı.
Nöbetçi öğrenciydi. Nöbetçi olmaktan nefret ediyordu. Gün boyu öğretmenler onu peşinde koşturuyordu! Kızıl saçlarını hızlıca tepede topladı Ginny ve yeni emri öğrenmek için müdürün odasının önüne geldi. Kapıyı tıklattı.
Snape soğuk sesiyle gür bir şekilde "Gir" dedi.
Ginny içeri girdi. Severus Snape. Aynı zamanda kimya öğretmeniydi. Çok bilgili bir öğretmen olduğunu biliyordu ama aynı zamanda siniriyle de meşhurdu. Son sınıfların tek dersine giriyordu, henüz Ginny ondan ders almamıştı ve Tanrı bilir ya almayı da istemiyordu.
Severus Snape oldukça karanlık bir görünüme sahipti. Her zaman siyah takım elbise giyerdi. Kısa ama oldukça siyah ve gür saçları vardı. Yüzü ise bir vampiri andıracak kadar beyazdı. Kapkara gözleri oldukça soğuk bakıyordu.
