16. SARHOŞUN ELLERİ

En başından başla
                                    

Onun dudaklarıyla zehirlenmek...

Dudaklarım dudaklarından uzaklaşırken düşündüklerimin boyutları aşamayacağım kadar yüksek duvarlara benziyordu. Bakışlarımı onun gözlerinden çok hızlı bir şekilde uzaklaştırdım ama beni izlediğini biliyordum. Yüzüme düşen saç tellerini kulağımın arkasına iterek derin bir nefes aldım. Her şeyin iyi gitmesini istiyordum. Bu gecenin sonunda Biricik'in canını yakan adamın canı yansın istiyordum. Araçtan ineceğim sırada beni bir defa daha soğuk dokunuşuyla doldurdu ama gözlerimi çevirip Gurur'a bakamadım.

"Dikkatli ol," dedi, sesinde bir dilek değil, emir vardı.

Cevap vermek yerine başımı sallayıp hızlıca araçtan inerek eve doğru ilerlemeye başladım. Ev, dışarıdan çizdiği görüntüye nazaran daha lükstü. Boş denecek kadar az eşyası olan evin salonunda sadece tek bir koltuk vardı, koltuğun üzerinde şeffaf poşetlerin koruduğu kıyafetleri ve perukları gördüm. Çok geçmeden koridorda elinde küçük bir makyaj aynasıyla Nihan çıktı. Neredeyse olduğum yerde zıplayacaktım ama kendimi toparlayıp soğukkanlı görünmeye çalıştım.

"Her şey yolunda, değil mi?" Nihan'ın gülümseyerek sorduğu sorudan anladığım kadarıyla bir şeyleri boka çevirmemden korkuyordu ve bu soruyu bana net olarak soramadığından, kibarca nasıl olduğumu anlamaya çalışıyordu. Cesareti göğsüme sıkıştırarak sahte bir gülümsemeyle ona karşılık verdim. Sanırım görmek istediği tam olarak buydu. "Pekala," dedi derin bir nefesi ciğerlerine sığdırıp, ardından bana doğru dönerek. "İşe senin şu güzel çillerini yok etmekle başlayalım."

"Bence bu iyi bir fikir," dedim başımı sallayarak.

"Gel benimle." İşaret edip sırtını bana dönerek ilerlediği dar koridorda yürümeye başladım. Elinde tuttuğu aynayı belli aralıklarla sallıyor, karanlık koridorda ayağındaki topuklu ayakkabıların sesi çınlıyordu. Kapısı açık duran bir odadan içeri girdiğimizde hemen odanın karşısındaki diğer odada Yener'i gördüm, sırtı dönüktü ve ondan birkaç metre ileride duran bir adamla bir şeyler konuşuyordu. Adam muhtemelen Vural olmalıydı. Nihan'ın arkasından kapısı açık odadan içeri girdim. Odada büyük, etrafı beyaz ampullerle çevrili bir makyaj aynası, geniş, üzerinde her tür makyaj malzemesinin olduğu beyaz bir makyaj masası vardı. Işıklar gözümü almıştı. Sakin adımlarla odanın içinde ilerledim. Kapının açılıp kapandığını duyduğumda Gurur'un artık evin sınırlarında olduğunu biliyordum. Birden varlığını hissetmek tırnaklarımı avucuma gömerek hilal desenlerini cildime işlememe neden oldu.

"Bu tür adamlar son derece gösterişli kadınlardan hoşlanıyor," dedi tiksinti dolu bir sesle, ardından sandalyeyi çekip yavaşça beni çağırdı. "Önce senin makyajını yapayım, benim işim daha kısa sürer. Çünkü kendi yüzümü tanıyorum."

Yavaşça sandalyeye oturup karşımda duran aynaya baktım. Gözlerimin altında uykusuzluğun getirisi olan koyu renk halkalar vardı, beyaz ışık doğrudan yüzüme vurduğundan daha açık tenli görünüyordum. Gözlerimin içinde makyaj aynasının etrafını süsleyen ışığın beyaz halkası görünüyordu. Huzursuz gözlerim kendi suretime yeni hisler çizerken saçlarımı geriye doğru toparlayarak beklemeye başladım. Neye benzeyeceğimi bilmiyordum. Kendime benzemesem yeterliydi sanırım.

Nihan yüzüme sürmem için bir nemlendirici tüpünü bana uzattı, beyaz renkteki tüpün içinden sıktığım nemlendirici yüzüme ve boynuma yedirdiğim sırada odadan çıkmıştı. Ellerim devamlı olarak yüzümü sıyırıyordu. Muhtemelen kıyafetleri ve perukları almak için gitmişti. İçeriye düşen yabancının gölgesini hisseder hissetmez aynadan arkama doğru baktım; Gurur kapıda durmuş buz sıcağı gözlerini aynadaki yansımama sabitlemişti. Sessiz görünüyordu ama gözlerinin gerisinde pençelerinin içinde kan lekeleri gizlenen bir yırtıcı beni izliyordu.

İHTİLALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin