6

744 88 36
                                    

Uzunca bir koşturmanın ardından,San nefes nefese pastaneye girmiş ve soluklanmak için eğilip ellerini bacağına koymuştu.Aynı hızla da Jongho arkasından girmiş ve girdiği gibi kendini yere bırakmıştı.

Wooyoung önlüğünü çıkararak yanlarına gelmiş ve ikiliyi süzmüştü. ''Siz ikiniz yarım saattir neredesiniz acaba ?'' San nefesini düzenlemeye çalışarak konuştu. ''Hiç,öylesine bir koşuydu.''

Wooyoung göz devirmiş ve gülmüştü. ''Hadi kapatıyoruz artık.Toparlanın.'' Jongho öksürerek yerden kalmış ve San'a bakmıştı. ''Seninle işim bitmedi çocuk.'' San,Jongho'dan temelli kurtulabilmenin dualarını ederken,aklına Wooyoung'u daha yakından tanıma planı gelmişti.

Wooyoung ceketini giyerken,San toparlanmış ve bir yandan önlüğünü çıkarırken Wooyoung'un önüne geçmişti.

Wooyoung ceketini yakasını düzelmişti. ''Evet dinliyorum.'' San konuya nereden gireceğini bilmediği için bir yerinden atlamayı tercih etmişti. ''Şu anda bir işin var mı ? Direk eve mi gideceksin ?'' Wooyoung kaşlarını kaldırıp kıkırdamıştı. ''Ben şu an bir randevu teklifi mi almak üzereyim yoksa ?'' 

San hızla kafasını iki yana sallamıştı.Durumun biraz onu andırdığını anladığında ise daha çok utanmış ve devam etmişti. ''Hayır,hayır.Yani bir bakıma evet ama aslında hayır.'' Yine saçmalamaya başladığı için yüzünü ovuşturmuş ve kafasını eğmişti.

Bu haline gülen Wooyoung ise San'nın çenesine dokunup kaldırmış ve kendisine bakmasını sağlamıştı. ''Tamam ya sakin ol.Şaka yapıyorum sadece.'' San biraz da olsa rahatlamıştı.

''O zaman benimle bir şeyler yapmaya vaktin var ?'' Tebessüm etmiş ve bakışlarını çekmemişti.Wooyoung'da tebessüm ederek olumlu mırıltılar çıkarmış ve kafasını sallamıştı.

San yine deli gibi mutlu olmuştu ama ikinci bir ölüm tehlikesi yaşamak istemediği için,içinde yaşamaya karar vermişti. ''Şey tamam o zaman ben ceketimi alayım.Çıkalım birlikte.'' Wooyoung kafasını sallayarak dışarı çıkmış,San ise ışık hızıyla ceketini alıp Wooyoung'un yanına gelmişti.

***

İkili tam olarak nereye gideceklerine dair uzun bir karar verme evresinden geçmişti ama bir sonuca varamamışlardı.Bunun üzerine ikili ellerine jelibon alarak sahilde yürümeye karar vermişlerdi.Artık hava karardığı için deniz hiç olmadığı kadar karaydı.Sahilde kumlara öylece yayılmış,jelibon yiyerek sayısız konu konuşmuş ve birbirleri hakkında bir çok bilgi öğrenmişlerdi.

Denizin soğuğu biraz üstlerine doğru vurduğunda Wooyoung üşümüş ve San hiç düşünmeden kendi ceketini ona vermişti.Kendi de üşüyordu ama karizmasını çizdiremezdi.

Wooyoung bacaklarını kendine çekmiş ve başını dizlerine koymuş bir şekilde denizi izlerken,San onu izliyordu.Son zamanlarda en sevdiği aktivite buydu.Her ayrıntısını bir daha unutmamak adına beyninin en derinliklerine kazıyordu.Onu daha çok güldürüyordu.Çünkü gülünce yok olan gözleri favorileriydi.Bakışlarıyla onu fazla rahatsız etmek istemese de tüm karışını 1000'den fazla kez tekrar tekrar turluyordu. 

Wooyoung üzerinde ki bakışları hissetmiş ama sahibine dönmemişti. ''Başka sormak istediğin bir şey var mı ?'' San mükemmel bir rüyadan uyanırcasına iç çekmiş ve asıl merak ettiği şeyleri sorma vaktinin geldiğini anlamıştı. ''Aslında ilk aşkını merak ediyorum.Bahsetmek istemezsen de anlarım.'' 

Wooyoung'un yüzü biraz düşse de hızla toparlamıştı ama San bunu fark etmişti.Yanlış bir şey sorduğunu anladığı için pişman olsa da sormuştu artık.

''Biraz uzun dinlemek istediğine emin misin ?'' Wooyoung yerde ki kumdan almış ve parmaklarının arasından akmasına izin vermişti.San gelecek olan hikayenin ağırlığını Wooyoung'un ses tonundan hissettmiş ve sadece başını sallamıştı.

jenny | woosanWhere stories live. Discover now