3

818 93 37
                                    

Şarabı fazla kaçıran ikili oturdukları koltukta sızmıştı.Yunho arkadaşını hızla sallayarak uyandırmış ve saate bakıp bağırmıştı.

San gözlerini ovuşturup saate baktığında oldukça geç kaldığını fark etmişti.Sessiz sessiz küfür ederek banyoya koşmuş ve yapabileceği en hızlı banyoyu yaptıktan sonra kıyafetlerini giymişti.Son olarak önlüğünü almış ve Yunho'yu da sürükleyerek evden çıkmışlardı.

San daha ilk günden nasıl böyle bir hata yapmıştı anlam veremezken pastanenin önüne gelmişti.Hızla önlüğünü bağlayıp içeri girdiğinde Wooyoung ile göz göz gelmiş ama Wooyoung ondan gözlerini kaçırmıştı.

Bu moralini bozsa da haklıydı.Daha ilk günden bu kadar geç kalmış olması ve üstüne üstlük dün yüzünüzü kara çıkarmayacağım serenatları yapmış olması oldukça çelişkiliydi.

Jongho ile göz göze geldiğinde,Jongho yavaşça Wooyoung'un kulağına eğilmiş, ''Söylemiştim.'' diyerek siparişleri vermeye devam etmişti.

San yerin dibine girip girip çıkarken zar zor Wooyoung'un yanına ilerlemiş ve defalarca öne doğru eğilip kalkmıştı. ''Gerçekten çok özür dilerim.Açıklayabilirim yemin ederim.Aslı-'' Wooyoung elini öne doğru uzatmış ve susmasını sağlamıştı. ''Sadece görevini yap.''

San yediği terslemeyle duraksamış ve yutkunmuştu.Wooyoung'u dün tanımıştı ama böyle bir tarafı olduğunu tahmin bile edemezdi.

Dün mutfak bölümünü çok ayrıntılı konuşamadıkları için San bir şeyler tam netleşmeden girmek istememişti.Masanın üstünden başka bir tepsi almış ve mutfakta ki siparişlerin alındığı minik camın önüne gelmişti.İçerde ki kısa boylu,mavi saçlı çocuk gülümsemiş ve ''4.masaya'' diye gülümseyerek siparişleri San'nın tepsisine koymuştu.

San biraz bile olsa pozitif enerjiyle dolmuş ve siparişi masaya teslim etmişti.Tam geri döneceği sırada Jongho önünü kesmiş ve sinirli gözlerle onu süzmüştü. ''Sana işim hakkında bir şey söylemiştim ama çok da umursamış gibi durmuyorsun.'' San bir an için duraksamış ama sadece göz devirerek tekrardan minik cama ilerlemişti.

Ona açıklama yapmakla uğraşamazdı.Çünkü Wooyoung'a yeterince mahçup olmuştu.Bu yüzden hızla çalışmalıydı.

Jongho sinirle arkasından hırladıktan sonra o da cama gelmiş ve San'ı ittirip tepsiyi uzatmıştı. ''Bu nereye gidiyor Hongjoong ?'' San gözlerini kısarak Jongho'ya bakmıştı.Jongho yarım bir gülüş atmış ve siparişi almıştı.San bunun bir savaş başlangıcı olduğunu anladığında siparişi istemiş ve adeta uçarak masaya getirmişti.

İkili arasında pastane kapanana kadar 'ben daha fazla sipariş götürdüm,en hızlı ben yetiştirdim' kavgası dönmüştü.

Son siparişi San götürmüş ve hunharca kahkaha atmıştı. ''Ve bununla birlikte Choi San 23,Ezik Jongho ise 22.'' Jongho dişlerini sıkıp tepsiyle San'nın karnına vurmuştu. ''Seninle yarın görüşeceğiz.''

San biraz öksürmüş ve karnını ovuşturarak gülmeye devam etmişti.O sırada cama kollarını dayamış olan Hongjoong, ''Bence ikinizde harikaydınız ve aşırı komiktiniz.Bu kadar akrobatik olduğunuzu bilmiyordum.'' Söyleninenlere Jongho da dayanamayı gülmeye başladığında,pastaneden 3 kişinin gülmeleri yankılanmaya başlamıştı.

Bu eğlenceli havayı ortama buz gibi bakışlarıyla giren Wooyoung bozmuştu.Herkes gülmeyi kesip Wooyoung'a bakmıştı ama Wooyoung'un gözleri San'nın üzerindeydi.

San yutkunmuş ve ellerini ovuşturmuştu. ''Bahanen dün gece deli gibi içip,sabaha sızmış olmansa,kusura bakma ben böyle biriyle çalışmam.'' Dümdüz ve hissiz sesiyle söylemişti bunları Wooyoung.San böyle bir şey duymadığı için oldukça şaşırmış ve cehennemin 9.katmanına geçiş yapmıştı bile.

''Bak bu bir bahane değil biliyorum ama ben normalde o kadar içmem bile.Sadece beni işe aldığın için o kadar çok mutlu oldum ki.Arkadaşımla bir kaçamak yapmak istedim.'' San mazeretini arka arkaya sıraladığında Wooyoung kollarını birleştirmişti. ''Sevgilinle mi yani ?''

Böyle bir soru duymayı beklemeyen San anlamsız bir yüz ifadesi yapmış ve kafasını hayır anlamında iki yana sallamıştı. ''Şey hayır normal arkadaşım da peki bunun ne öne-'' Yeniden lafını bölmüştü Wooyoung, ''Leş gibi içki kokuyordun.Bir daha o şekilde gelme bu pastaneye.'' Lafını bitirdikten sonra hızla önlüğünü çıkarmış ve pastanenin anahtarını Jongho'ya atmıştı. ''Gülmeniz bitince çıkarsınız.'' Ceketini de aldıktan sonra sert bir rüzgar gibi çıkmıştı pastaneden.

Üç çocuk ağzı açık bir şekilde arkasından bakakalmıştı sadece.San kendi yaşıtı birinden böyle azar yiyip,bu kadar koyacağını tahmin etmemişti doğrusu.

Bir süre boş boş birbirlerine baktıktan sonra pastaneyi kapatmış ve evlere dağılmışlardı.Ne Hongjoong ne de Jongho o malum olaydan beridir Wooyoung'u böyle görmemişlerdi.

San hızla eve vardıktan sonra duşa girmiş ve kokunun gitmesi için derisini yüzene kadar  keselenmişti.Banyodan çıktıntan sonra dün ki pisliği toplamış ve evde ki tüm içkilerini çöpe atmıştı.Resmen Wooyoung için yapıyordu bunu.Zaten bu saaten sonra da içmezdi artık.

Telefonundan her saliseye alarm kurduğuna emin olduktan sonra erkenden yatağına girmişti.Wooyoung'u bir daha hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu.Normalde kimse için girmeyeceği bir tavıra girse de halinden mutluydu.Yarın Wooyoung'un kalbini kazanmak ve kendini affetirmek için ona bir sürpriz yapmayı planlıyordu.


Evet yine illa bir gizem katmadan yapamadım.Kontrol etmeden atıyorum.Teşekkür ederim.

jenny | woosanWhere stories live. Discover now