"BENİM YÜZÜMDEN"

8.3K 306 6
                                    

Neler olduğunu gerçekten çok merak etmiştim. Halime Anne'nin gülen yüzü bir anda soluvermişti. Şaşırmıştım. Belliydi bir şeyler olduğu. Karşımda susmuş sadece bana bakıyordu.

"Ne oldu anlat artık Halime Anne!"

dedim. Söze başlamadan önce derin bir nefes aldı.

"Söylediklerim karşısında senin gibi bir kızın vermemesi gereken bir tepkiyi vereceğini biliyorum. Ama bunlar gerçekler kızım!"

diyerek sözünü tamamlamıştı. Aşiret...
Aşiret denilince bir insanın sinirleri ne kadar bozulabilirdi? Eğer gene aşiret kuralları konusuysa, tepkim çok sert olacaktı. Tekrardan yenileyerek;

"Halime Anne, hadi!"

demem üzerine;

"Tamam kızım tamam."

deyip söze başladı.

"Sen gittiğin için Mehmet Ağa üzüntüden çok kötüleşmeye başlamıştı. Sana hiç kimse ulaşamıyordu. Senden haber alamamak, onu çok daha kötü yapıyor ve endişelendiriyordu. Evet, sana kırgındı. Ama gittiğine de çok üzülmüştü. Seni ilk 2 yıl çok bekledi. Bekledik... gelirsin, oralarda yapamazsın, belki pes edersin, anneni, aileni özlersin ve dayanamayıp gelirsin diye çok beklemişti. Bir süre sonra acısı yavaş yavaş dindi. Ya da alıştı. Hatta kalbi daha da taş oldu."

Halime annenin babamla ilgili anlattıkları beni çok şaşırtmıştı. İçten içe derin bir üzgünlük yaşamış, ayrıca bir yandan da dönüp babamın yanına gelmediğim için içimi pişmanlık sarmıştı. Halime anne anlatıyor, ben de dinledikçe üzülüyordum. Halime anne titreyen ses tonuyla konuşmasına devam etti.

"Bir gün Zehra odasına kapanıp sürekli ağlıyordu. Kimseyi dinlemiyor, odanın kapısını da kimseye açmıyordu. Mehmet Ağa'yı bile dinlemiyordu. Biliyorsun ki benim Zehrayla odam yan yanaydı. Bir gece Zehra'nın odasından yine şiddetli bir ağlama sesi geliyordu. Saat 02.43 gibiydi. O saatte bile uyumuyor, sürekli ağlıyordu. Dayanamayıp kapısının önüne gitmiştim. Sessizce "Zehra" diye seslenmiştim. Bir süre durduktan sonra;

"Git!"

diye bağırmıştı. Biz böyle iki üç kere kapı dışından didişdikten sonra ben;

"Bak Zehra, sen böyle kendini kapatıp ağlamaya devam edince dertlerin çözülmeyecek. Hadi aç şu kapıyı derdin her neyse birlikte çözeriz. Hatırlasana, bir keresinde Şimalin de odasından ağlama sesleri geliyordu. Seninle beraber gidip kapıyı açtırmıştık. Ve konuşup onun da derdini çözmüştük. Hadi sen de aç kapıyı çözelim şu derdini."

dedikten sonra bir süre ses gelmedi ve yavaşca kapıyı açtı.

Onun o halini görseydin korkardın Şimal. Bal rengi gözleri kan çanağı, göz kapakları mosmor olmuştu. Dudakları uçuklamıştı. Onu öyle görünce yüreğim sızlamıştı. Sen beni burda bekle dedikten sonra ecza dolabından batikon, yara bandı aldıktan sonra odaya gittiğimde Zehra'yı görünce bir dakikalık şoka girmiştim.Hepsi benim yüzümden olmuştu...

BORAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin