AŞİRET

6.1K 229 5
                                    

Sabah olmuştu ve ben uykumu alamamıştım. Halime annenin:

"Odandan sakın çıkma, ben sabah yanına geleceğim."

demesi kafamda soru işareti olarak kalmıştı. Ben odamın içinde dolaşırken düşüncel:ere dalmıştım. Babamın

"Bu kız hazırlanmadı mı hala?"

Demesi ile benden bahsettiğini anlayıp kapıyı açmıştım. Karşımda öylece bakan Halime Anne ve gözleri öfke ve sinir saçan babam vardı.

"Neler oluyor baba güzel güzel giyin hazırlan dendi yaptım, ama nereye gideceğim bilmiyorum? Zehrayı mı buldunuz? Hadi artık gidelim"

deyip susmuştum. Babam ise dalga geçercesine gülüp;

"Şimal, bu kadar saf olma kızım. Yoksa seni çok üzerler."

deyip gitmişti. Halime anne bana bakıp:

"Seni Boran Ağa'ya verecekler. Hadi Şimal aşağıya inelim."

demesiyle tutulmuştum. Beynimde zonklayan sesler, Melih... hayatım bir ağanın elleri altına alınacaktı. Resmen yıkılmıştım. Bu olamazdı. Bu saçmalık, bu berbat birşeydi. Ben Halime anneye;

"Hayır hayır bu olmayacak, inmem, gelmem."

dedikten sonra Halime anne tebessüm edip sadece;

"Aşiret" demişti.

**

Ve beni zorla o adamın yanına indirmişlerdi. Adam beni incelerken babam,

"Beğendin mi?" deyince ayağa kalkıp;

" Baba sen nasıl böyle birşey yapabilirsin? Beni nasıl bir eşya gibi satabilir, isyanımı duymamazlıktan gelip, çektiğim acıları görmemezlikten gelirsin? Sana inanmıyorum. Sana güvenmiyorum. Senden nefret ediyorum!"

Demiştim. Babam ise yanıma hızla gelip sadece bir tokat geçirmişti. Boran denen ağa bozuntusu babamın bana yaptığı hareket karşısında:

"Sen nasıl benim karıma dokunursun Mehmet Ağa?"

diye bağırınca babam susup yerine oturmuştu. Babamın o dili nasılda bağlanmıştı. Ben bunları düşünürken Boran denen adamın beni kucaklayıp arabaya götürmesiyle çok şaşırmıştım. Bu adam ne yapıyordu böyle?

**

Uyandığımda ilk gördüğüm şey;

"Diyarbakır"

yazan tabelaydı. Ve benim aklıma hemen Zehra gelmişti. Oda buradaydı. Ben bunu düşünürken yanımda tebessüm ve dalga geçer gülüşleriyle bana bakan adam vardı. Bu oydu. Borandı. Ben gözlerimi iyice açıp ona bakarken

"İndir beni ağa bozuntusu!"

diye bağırıyordum, kıpırdamak istemiştim ki elim ve ayaklarımın bileklerimden bağlandığını gördüm. Bu adama iyice sinir olmuştum. Bana sadece bakıp gülüyordu. Ancak cebimde sıkışan telefonumu fark etmemişti. Susup çaktırmamaya çalışmıştım. Telefonum sürekli çalıyordu ama tabiki titreşimdeydi. Fark etmesi anlıktı. Ben yüzümü pencereye dönderip düşünmeye başlamıştım. Kesinlikle beni bir şato eve de götürse, çöplüğe de götürse bir adaya da götürse genede onla aynı ortamda bulunmayacaktım ve kaçmak zorundaydım. Zaten şu anda zor duruyordum.

"Onunla aynı havayı soluyordum!"

BORAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin