Parmağını bana doğrultarak konuşunca babamın bakışları tekrar bana döndü. Gözler her şeyi anlatırdı değil mi? Anlattıkları yalansa peki?

-Sen kimsin ki böyle odama dalarsın?

Diye tekrar Naci konuşunca babam konuşmama gerek kalmadan cevap verdi.

-Oğlum...

Dediğinde Naci'nin yüzündeki mimikler yer değiştiriyordu. Geçişler o kadar komikti ki Osman'ın ağzından kahkaha sesi kaçtı. Ben ise tamamen babamın oğlum demesinde takılı kaldım. Gözlerinin içine baktım.

-Artık sana lüzum kalmadı, istifanı verip çıkıp gidebilirsin. Çünkü oğlum eski yerine geri geldi!

Dedi. Babamın söylediği şeylerle onurla gülüyordum. Naci yerinde donmuş bakarken ben de babamın konuşmasın cesaret alarak ona döndüm.

-Koltuğuma oturabilir miyim?

Dedim. Adam ağzı açık ilerlerken ona bir kelam daha etmem gerekliydi.

-İnsanları küçümseme. Eğer bir kusur arıyorsan bütün aynalar senin.

Dediğimden hoşlanmış olacak ki babam kollarını bağladı.

-Artık ben geldiğime göre yeni kural eklensin Osman! Holdingde mesai veya dışı fark etmeksizin okey oynamak yasak!

Üstüne basarak söylediğimde ellerim ceplerimde Naci'ye bakıyordum. Osman'ın kıkırdama sesini duyunca ben de gülümsedim.

-Hee bir de! Umut'u çağır, özür dileyip tekrar işine sok.

Mutluluğu gözlerinden anlaşılan Osman hızla başını salladı. Naci ise hışımla odadan çıktı.

-Gel Mazhar!

Babam çağırıp çıkınca arkasından ilerledim. Hemen yanda bulunan babamın odasına geçerken kapısını açıp eliyle buyur etti.

-Özlemişsindir... Sızıp kaldığın odayı.

Hafızamdaki kötü anılarım sızlamıştı. Sarhoş olduğum günler holdinge gelir kalırdım. Ama bazen sarhoşluk etkisiyle şaşırıp babamın odasında sızdığım da oluyordu. Lakin babamın bilmediğini sanıyordum.

İçeriye girdim. Hakikaten burayı özlemişim. Kokusunu bile. Babam yerine geçmiş oturmamı bekliyordu. Oturup ona bakarken

-Nasılsın?

Sorusuna karşılık verdim.

-İyiyim. Sen?

Deyince iç çekip iyiyim dedi. Bu durumuyla herkes iyi olduğunu düşünürdü zaten! Aklımdaki koca bir soru işaretini sormalıydım.

-Bir şey soracağım. Aşağıda herkes şaşırdı gelmeme ama birisinin ağzından Madagaskar'dan dönmüş diye bir şey duydum. Hem Osman'da seyahat falan dedi. Ne demek bu?

Söylemem ile eli ensesine gitmişti. Gözleri bir o yana bir bu yana mekik dokuyordu. Anlaşılan bir şeyler çevirmişti benim arkamdan.

-Şey...

Onu dinliyordum. Sonu nereye çıkacak diye bekliyordum.

-Mazhar ve Madagaskar, sence de birbirine benzemiyor mu?

Algı potansiyelim duraksadı sanki. Ne diyordu böyle?

-Yani... harf bakımından evet.

-İşte!

İşaret parmağını bana doğrultarak bağırdı heyecanla. Kendini kaptırdığını anlayınca normal, ciddi haline büründü. Ahh baba bey! Huylarım sana mı çekti acaba?

HAPİSWhere stories live. Discover now