Dudaklarım yana kıvrıldı. Ceketin iç cebine saatimi iliştirdim. Odamdan çıktım. Ömer abime selam verip evden ayrıldım. Plak dosdoğru ilerlerken iğnesi çiziğe takıldı. Nedeni ise Ömer abim bu halde beni görüp bir şey sormamasıydı.

Yarı zamanlı çalıştığım restorana gittiğimde müdüre istifamı verdim. O bana bakakalmışken fazla zaman kaybetmeden oradan çıktım. Bana ayrılan yeri geri almaya gidiyordum ve davamda kararlıyım. Bindiğim otobüste yolu izlerken aklıma Umut gelmişti. Benim sekreterimdi. Her işime koşan, yardım eden, zor durumumda teselli eden biriydi. Yanımda bir çalışandan çok dost gibiydi. Maalesef durumu iyi değildi ve kızı da hastaydı. Ona ikramiye veriyorduk. Ama ona özel olan bir şey olduğunu bilmiyordu. Sadakanın en iyisi gizliden olanıydı.

Otobüsün durmasıyla indim. Gözlerim yukarı doğru yöneldi. BEYZADE HOLDİNG yazan yere baktım. Üç senedir ne geldim ne de bu yol üzerinden geçtim. Burası benim ikinci evim sayılırdı oysa.

Güvenlik Gökhan abi hayalet görmüş gibi bakarken ben holdinge artist girişimi yapmıştım. İlerlerken herkesin gözü bendeydi. Etrafı saran fısıldaşmalar arasından duyduklarım Aaa Mazhar Bey! Gelmiş! O burada! oldu. Sizlerle sonra konuşurum. Şu an daha önemli bir mevzu var. Asansöre doğru giderken birisinden Madagaskar'dan gelmiş. cümlesini duydum. Duyduğum şeyle yerimde duraksadım. Madagaskar mı? Animasyon filmi olan mı gerçek ada olan mı?

Önemsemeyerek asansöre binip beş rakamına bastım. Yerimde sinirden kızarırken yanımda birileri olduğunu fark etmem geç olmadı. İki kız benim hakkımda konuşuyordu. Herkes şaşkındı. Üç yıl sonra birden patronun oğlu ortaya çıktı. Normal tabii!

Katta durunca indim. Hızlı adımlarla odama ilerledim. Zamanında adımın yazılı olduğu yerde Naci Delen yazıyordu. Yerime sen mi geldin? Bakalım ne kadar iyisin? Soyadın gibi beni delip geçebilecek misin? Sanmıyorum.

Kapıyı tıklatmadan odaya daldığımda adam yerinde sıçradı. Bana döndü.

-Sen ne hakla böyle girersin! Görmüyor musun kapıdaki yazıyı! Müdür yardımcısıyım ben, bir zahmet kapıyı çal!

Öyle hemen sinirlenen biri değilim. Ama Umut'a yaptıklarını affetmem. Kapıyı kapattım, eski masama ilerledim.

-Kusura bakma ama randevusuz görüşme yapmam. Kamil miydi Kemal miydi? Adı her neyse sekreterimle konuş.

Dedi. Kalan işine devam etti. Osman'ın bahsettiği gibi okey mi oynuyordu acaba? Yanına yaklaşıp bilgisayara bakmaya çalıştığımda bana döndü.

-Kimsin sen? Gitsene be adam! Güvenliği çağıracağım bak!

Beni tehdit mi ediyordu? Sinir katsayım yükselince çekinmeden bilgisayara baktım. Osman haklıydı. Bu adam burada bulunamazdı. Adam telefonla güvenliği çağırdı. Ona sırıtmaya başlarken aniden kapı açıldı. İçeri giren Gökhan abi ve Osmanla bakıştık.

-Güvenlik ne bekliyorsun? İşte bu adam! Alıp götür şunu!

Deyince elimden kaza gelmesin diye yumruk haline getirdim.

-Yapamam efendim.

Dedi Gökhan abi ve ellerini önünde bağladı.

-Ne demek yapamam! Ne diyorsun sen! Kim oluyor ki benim odamda!

Bu sefer Naci denen adam daha fazla bağırmaya başlayınca yine kapı açıldı. Naci korkarak ayaklanınca baktığı tarafa döndüm. Babam mana veremediği belliydi yüzünden. Beni görünce ufak çaplı bir şok geçirip

-Ne oluyor Naci! Bağırmandan holding yerinden oynadı.

Dedi. Haklısın baba bey!

-Efendim bu adam odama zorla girdi. Gitmiyor.

HAPİSWhere stories live. Discover now