I don't wanna you to go

332 12 30
                                    

30 Haziran 1950, 08.45
Tren Garı

"Gitmek zorunda olmadığını biliyorsun, değil mi sevgilim?"

Eliane ince ve zarif parmaklarıyla yavaşça eşinin yanağını okşamıştı. Teni normal bir erkeğe göre fazlasıyla yumuşaktı.

"Biliyorsun, buraya gelmemize bile gerek yoktu. Fransa'da kalıp hayatımıza devam edebilirdik. Bu mevzuyu babam tek mektubuyla halledebilird-"

"Eliane, biliyorum. Orada da mutlu olabilirdik ama inan bana burada da mutlu olacağız. Sadece beni beklemen gerekecek. Beni bekleyeceksin değil mi sevgilim?"

Ellerini avuçları arasına alan Jaehyun ile kalbi hızlanmaya başlamıştı. Tıpkı 4 yıl öncesidenki gibi.

"Tabiki de bekleyeceğim, hiç şüphen olmasın."

Birbirlerini izlemişlerdi bir süre. Sanki son kez birbirlerini görüp yüzlerini hafızalarına kazımak için zamanla yarışıyorlardı.

Görevli düdüğünü öttürdüğü zaman kadın zaman kaybetmeden kocasının dudaklarına yapışmıştı.

Ayrıldıklarında ikisinin de dudaklarında hüzünlü bir tebessüm vardı.

"Fransız öpücüğü ha?"

Eliane kafasını sallayarak onaylamış ve kocasının kolları arasına girmişti. Kafasında hissettiği öpücüklere gözlerindeki yaşlara daha fazla hakim olamayıp Jaehyun'un üniformasında birkaç damla iz bırakmıştı.

"Son kez soruyorum Jaehyun. Gerçekten gitmekte kararlı mısın?"

💌💌💌

İnş güzel bi fic olur ve batırmam çünkü aklımda güzel şeyler var

Letter 〰️ Jung Jaehyun ✅Where stories live. Discover now