8.Bölüm

514 94 32
                                    

İlkokuldayken bile, ailesi esasen şeker ya da abur cubur yemeye ve meşrubat içmeye asla izin vermediği için Jiang Cheng'in bu şekilde şeker seçmek için fırsatı olmamıştı. Her zaman Taoizm uygulayan birinin hayatını yaşıyormuş gibi hissetmişti şu an bile atıştırmalık ya da şekerli şeyler yemeyi sevmiyordu— onu her zaman lezzetli bulduğu bir sürü yiyecekle besleyen Pan Zhi'ydi.

Ve şimdi Gu Fei seçmesi için bir avuç dolusu şekeri sıraya saçtığında, bu fikirle yenilenmiş hissetti.

Kahveli şeker, sütlü şeker, naneli şeker, meyveli şeker...ve hatta yumuşak ve sert şekerler arasında bile fark vardı. Sonunda bir tane sütlü şeker almadan önce uzun bir süre iyice düşünerek şekerlere baktı.

Ambalajı soyduğu anda, Gu Fei tekrar uzandı ve sıranın üzerinde kalanları geri aldı.

"Ne?!" Jiang Cheng donakaldı, Gu Fei'nin "kendin seç" dediğini "hepsi senin" demediğini hatırladı; böyle sıkı dokunmuş bir mantık bir an için ikna ediciydi. Yine de, kendini Gu Fei'ye bakmaktan alamadı. "Bu cimri yollarınla yarın Wang Jian Lin* smokininin kuyruğuna mı binecek?"

*Wang Jian Lin 王健林– Çinli Wanda Group'un sahibi. Bu grup, gayrimenkul, uluslararası ticaret, inşaatlar, petrokimya, kimyasallar, kauçuk üretimi, kablolar, finans ve bankacılık gibi hemen hemen her şeye sahiptir. Jiang Cheng aslında Gu Fei'ye böyle cimri davranarak Wang Jian Lin'den daha zengin olmayı düşünüp düşünmediğini soruyor.

Gu Fei elindeki şekerlere baktığında hiç ses çıkarmadı, diğer iki sütlü şekeri aldı ve diğerlerini cebine geri koymadan önce onları Jiang Cheng'in önüne bıraktı.

...Hasta ruhlu!

Jiang Cheng üç sütlü şekerin de ambalajını soydu ve ağzına tıkıştırdı, ne söylemesi gerektiğinden emin değildi.

İngilizce öğretmeninin soyadı Lu'ydu. Dersi herkesin kuşlar kadar sessiz ve odaklanmış olması bakımından Lao Xu'nunkinden daha kontrollüydü. Bu insanlara kükrediği içindi, dolayısıyla sınıftaki etkinliği de Lao Xu'dan daha iyiydi.

Jiang Cheng burada tanıştığı öğretmenlerin önceki öğretmenleriyle kıyaslanamayacağını düşünse de, Lu Laoshi'nin sınıf kontrolü son derece abartılıydı. Başlarını kaşımaya cüret eden herkesi işaretçisiyle gösteriyor ve yardıma ihtiyacı olup olmadığını soruyordu. Jiang Cheng bir derse bu kadar odaklanmayalı uzun zaman olmuştu ki en ufak bir dikkat dağınıklığında bile sıçrayarak gerçeğe dönerdi.

Dersin bittiğini belirten zil çaldığında sınıfta heyecan patlak verdi. Fazlasıyla bastırılmış gibi sırtlarını esnetirken birkaç kez inleyen ve uluyan insanlar bile vardı. İnsanlara kükremesinin sonucu olarak sınıftaki otoritesi Lao Xu'ya göre daha güçlüydü.

"Sen!" Lu Laoshi aniden işaretçisiyle sınıfın arkasını işaret etti. "Benimle gel."

Bu "sen" ve "işaret" oldukça geniş bir olasılıklar yelpazesine sahipti. Herkesin başları tekrardan birbirlerine sıcak patates geçiriyormuş gibi arkaya çevrildi lakin Jiang Cheng bütün bakışların kendi üzerinde toplandığına dikkat etmedi. O yeni nakil olmuş öğrenciydi ve öğretmen daha ismini bile bilmiyordu...

"Gu Fei!" Lu Laoshi tekrardan kükredi.

"...ay." Gu Fei başı aşağıda telefonuyla oynuyordu, ama ani haykırış telefonunu yere düşürmesine neden oldu. Lu Laoshi'ye bakmak için başını kaldırdı ve hafifçe Jiang Cheng'in olduğu tarafa döndürdü. "Seni çağırıyor."

"Hm?" Jiang Cheng dondu. "Beni mi çağırıyor?"

"Evet, sen! Gu Fei'nin sıra arkadaşı!" Lu Laoshi işaretçisini tekrardan aynı yöne tuttu ve işaretçisinin izlediği yoldaki birkaç kafa hızla ortadan kayboldu.

SAYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin