31. Bölüm

459 59 93
                                    

Nolur yorum yapın 🥺🥺

Jiang Cheng çok düşünmeden böyle açıklanamaz bir kıyafeti seçebildiği için kendini oldukça yetenekli hissetti.

Kıyafetin kendisi oldukça güzel görünüyordu tabii ceket görmezden gelinirse: dar kesim pantolon ve bol siyah bir tişört. Bu da örgüden yapılmış olmasına rağmen en azından dışarıda giyildiğinde kitleleri ağzı bir karış açık bakmaları için ayartmayacaktı.

Ama ceketi giyer giymez dondu ve geri dönüp Gu Fei'e baktı. "Hey, yanlış kıyafetleri almadığıma emin misin?"

"Evet." Gu Fei hala ona kameranın arkasından bakıyordu. "Sorun ne?"

"Hiçbir şey ama sence de bu Matrix'deki ceketin örgü versiyonu gibi görünmüyor mu? Hayır, hayır, belime dokuma bir ip sararsam daha çok misyoner tarzına benzemez mi?" Jiang Cheng kıyafetleri kaldırdı ve kısık bir sesle konuştu. "Ayna var mı? Kendimi Nizam'ın Efendisi* gibi hissetmeye de başladım..."

*Nizam'ın Efendisi: Rahip

Gu Fei cevap vermedi, sadece güldü ve arka duvarı işaret etti.

Ceket epey uzundu, baldırına kadar uzanıyordu. Kullanılan malzeme nispeten ince ve yumuşaktı, giyildiğinde bol geliyormuş görünümü veriyordu. Bu efsanevi rahat ve gündelik tarzdı. Ancak dışarıda daha kısa ve zayıf bir kişi tarafından giyilseydi, muhtemelen yakalanıp akıl hastanesine geri götürülürdü.

Ding Zhuxin kapıya yaslanarak "Bu doğru yüz, vücut, boy ve tavır gerektirir." dedi. "Bunu Gu Fei'den daha iyi taşıyorsun. O giyseydi bir suçlu gibi görünürdü."

"Oh, suçlu gibi görünmek için buna ihtiyacı yok." Jiang Cheng aynanın önünde durdu ve kendine baktı. Aslında...fena değildi. Asla kendi için bu tarz kıyafetler almayacak olsa da, şu anda kendi için seçmiyordu. "Tasarımcısı her kimse, ona bir gülümseme sunmalıyım."

Ding Zhuxin "Benim." dedi.

"...hah?" Jiang Cheng dondu ve Ding Zhuxin'in "ne düşündüğünü biliyorum" ifadesini inceledi, mahcubiyetin tanıdık hissi davetsizce ortaya çıktı, zeminden abartılı bir şekilde yükseldi. Ve Ding Zhuxin'i küçük odaya kadar takip ederken uzuvları biraz ipsilateral* olarak hareket ediyordu.

*İpsilateral:Aynı taraf anlamına geliyor. Normalde yürürken sağ ayağımızla adım atarken sol kolumuzu öne atarız. Jiang Cheng şu an yürürken sağ ayağıyla adım atarken sağ kolunu, sol ayağıyla adım atarken de sol kolunu sallıyor.

Ding Zhuxin yüzüne makyaj yaptığında, Gu Fei setteki tüm ışık kaynaklarını açıyordu.

"Gergin olma, sadece rastgele poz ver." Ding Zhuxin fırçayı birkaç kez daha yüzüne sürdü. Ardından "Bitti." dedi.

Jiang Cheng onun direktif verdiği, fotoğrafın çekileceği noktada durdu. Setin kendisi aslında oldukça havalıydı ama içine girdikten sonra ne yapacağını bilememişti.

"Birkaç ileri geri adım çekelim." Gu Fei kamerayı ona yöneltti. " Sadece soldan sağa ve sağdan sola hareket et."

"Tamam." Jiang Cheng onayladı ve başını yana çevirdi. Hareket etmesiyle birlikte Gu Fei'in elindeki kameranın kliklemesiyle kendini başını çevirmekten alamadı. "Çoktan çektin mi? Biraz önce garip yürümüş gibi hissediyorum."

"Sadece yürü ve benim çekip çekmememi umursama." Gu Fei bir kez daha deklanşöre bastı.

Jiang Cheng derin bir nefes aldıktan sonra soldan sağa doğru yürüdü.

SAYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin