8.BÖLÜM

1.1K 59 7
                                    




Hassaslaşan duyularımın etrafında parçalanan camın sert sesi ruhumun kuytularında yankısını sürdürürken gözlerimi araladım. Tül perdeyi yarıp içeri dalan güneş ışığının ince ama keskin sütunu doğrudan üzerime abanmış, yüzümü zorlamaya başlamıştı.

Saat kaçtı bilmiyordum. Sessizliği bozan kısık televizyon seslerini duyuyordum, yavaşça doğruldum ve botlarımı giyme zahmetinde bulunmadan odadan ayrıldım.

Hoş, özünün gül olduğunu tanıdığım tatlı bir kadın parfümü kokusu alıyordum.Koridorun sonundaki kapı aralandığında bir an duraksadım ve kapıyı aralayan kişide beni görünce durup kaşlarını çattı.Saçları darmadağın,yanaklarında ve çenesinin ortasında gamzeleri olan kız tam karşımda dikiliyordu.

"Günaydın," dedi sorar gibi .

Başımı sallamakla yetindim,dün akşam bu kızı görmemiştim.

"Sen şu Melinayın bahsettiği kız olmalısın." Anlamsız bakışlarım gözleriyle buluştuğunda onu anlamadığım eminim gözlerimden anlaşılıyordu.

"Kendini nasıl Karana kapakladın merak ediyorum doğrusu."

Hislerimi yarıp geçen duygular durmadan yüzüme çarpıyordu. Mideme yediğim yumruğu yok sayarak "Anlamadım "dedim kısık bir sesle.

"Karan bu eve kimseyi getirmez, ondan hamile misin?" diye sorduğunda sorusu karşısında dumura uğradım. Beni ne sanıyordu Allah aşkına bu kız. " Üstelik ben bu eve iznim dışında getirilmiş ve zorla tutuluyordum. Burada neden bulunduğumu karşıma geçerek arsızca bana değil gidip dengesiz arkadaşına sormalıydı.

Ona karşı adım attığımda "Asil," dedi elini bana uzatırken. Gözlerim uzattığı eli ve yüzü arasında mekik dokurken şaşkın bakışlarımın yüzümde belli olduğuna emindim.

"Efendim?" anlamsız tavrını sorgulayarak başımı salladım.

"Adım, Asil" dediğinde bana uzattığı elini sıkmadım.

"Eminim bahsettiğin arkadaşın adımı da söylemiştir" diyerek ona karşılık verdim. Başımı dikleştirip gözlerimle ona meydan okudum. Ondan hoşlanmadığımı apaçık göstererek yanından geçerken, adım atan bir cesetten farkım yoktu. Karşısında bedenim dikti belki ama ruhum kamburdu.

Kızın tatlı kokusu yanımdan sıyrıldı. Banyoya girdiğimde kapıyı kapattım ve lavabonun önüne geçip hızlıca yüzümü yıkadım. Karşımdaki aynaya, ardındaki yansımama baktığımda gözlerimin altındaki koyu halkalara baktım. Uykusuz kaldığımda daha da belirgin olmasına rağmen ağladığım zamanlarda da gözümün büyük bir kısmını kaplıyordu.

Sıkıntıyla iç çekerek suyu kapattım ve kapının ardındaki temiz havlu ile yüzümü kurulayarak banyodan çıktım.

Salona giderken hala diken üzerindeydim. Bir süre salon kapısının pervazında durup salonu kontrol ettim, görünürde kimseler olmadığı için yavaşça salona girdim. Şömine sönmüş, güneş çizdiği sütunlarla içeriyi aydınlatıyordu. Yerdeki yumuşak halıya çarpan toz taneciklerini izlerken içim bulanıyordu. Karnım açtı ama düşünmem gereken bu değildi.

Bir süre sonra koltukta bir hareketlilik dikkatimi çekti. Kafamı ileri doğru uzatıp koltuğun önüne baktığımda gördüğüm manzara duraksamama, hemen ardından karnıma müthiş bir acının saplanmasına neden oldu. Genzimi yakacak bir acı.

Karan salonda,üçlü koltukta uyuyordu, bu görüntü dudaklarımın hafifçe aralanmasına neden oldu.

Neredeyse onunla beraber geçirdiğimiz şu günlerde onu daha önce hiç uyurken görmemiştim, o kadar farklı duruyordu ki insanı hazırlıksız yakalayan bir tabloydu. Yüzünde yine huzursuzluğunu ve mutsuzluğunu belli eden duygu kırıntıları olsa da nefret ve kin teninin altında yok olmuştu.Karan Valay şuan oldukça masum görünüyordu.

Kaçınılmaz (+18)Where stories live. Discover now