19. Bölüm: Yarım Kalışlar

En başından başla
                                    

Üzerimdeki kısa sporcu atletini düzelttim ve sakin bir nefes aldım.

Ellerimi birbirine bastırdıktan sonra tek bacağımı dizimden kırarak dizime yasladım. Tek ayak üzerinde dengede durarak bir süre gevşemeyi denedim.

Bir hafta.

Tam bir haftadır, Cihangir'den bir hamle bekliyordum.

Bir şey söylemesini, artık o eve gidip olan neyse öğrenmeyi istiyordum.

Yapmıyordu.

Bir haftadır, sanki o anahtar bize hiç gelmemiş gibi davranıyor, öyle yaşıyorduk.

Bir şey söylemiyordum ama içim içimi yiyordu. Saçma sapan bir şey yapmak istemiyordum ama... Hissettiğim duyguların da içimde birikerek bambaşka bir yola girdiğini görebiliyordum. Onları kendi başıma yönlendiremiyordum, gittikleri o yoldan döndüremiyordum. Bunu isteyip istemediğimi de gerçekten bilmiyordum.

Yalnızca artık çok yorulmuştum. Gerçekleri öğrenmek, eve dönmek ve eskisi gibi olmak istiyordum. Annemle babamı kaybetmeden önceki halime dönmeyi, her şeyden çok istiyordum. Olmayacağını bile bile, yalnız kalacağımı bile bile evime gitmek istiyordum.

İçinde kavrulduğum çaresizlik, gittikçe büyüyordu ve bunu durduramıyordum.

Dudaklarımın arasındaki büyük nefesi yavaşça verdikten sonra ayağımı yere indirdim. Birkaç esneme hareketini de yaptıktan sonra hazır olduğuma karar verdim Yerdeki matı duvar kenarına çekerek dirseklerimden mata bastırdım. Vücudum aşağı doğru eğdikten sonra başımı mata sabitledim. Ellerimi başımın arkasına yerleştirerek birbirine sardım. Derin bir nefes alarak tek bacağımı kendime doğru çektim ve kırdım. Diğeri için de aynısını yaparken yerle temas eden tek noktam ellerimin sarılı olduğu başımdı. Nefesimi düzgünce alıp vermeye devam ederken bacaklarımdan birini kaldırarak dümdüz uzattım. Aynısını diğer bacağımla da yapmaya çalışırken dengemi sağladım ve pozisyonu tam anlamıyla aldım.

Heyecanlanmadım ve ani nefes vermedim. Dengemin bozulmasını istemiyordum. O iddiayı kazanacaktım. Ve bir gece, tamamen benim istediklerim konuşulacaktı.

Headstand pozisyonumu koruyarak saniyeleri saymaya başladım. Dikkatimi dağıtan bahçeye doğru ilerleyen adım sesleri olmuştu. 12 saniyeyi tamamladığımda sesler yüzünden odağımı kaybettim ve ayaklarımı indirerek yere bastırdım.

"Birileri iddiayla kafayı bozmuş anlaşılan?" dedi imayla.

Gözlerimi kıstım ve küstahça gülümsedim. "Seni hezeyana uğratacak olmak şimdiden modumu yükseltiyor canım, ondandır."

Asaf Cihangir dilini ağzının içinde yuvarlarken elindeki bezle bileklerini kuruluyordu. Bezi omzuna atarak hızlı bir hareketle kolunu kaldırdı. Yüzünde garip bir ifade vardı.

Eğleniyordu, hem de çok.

"Öyle mi dersin?" dedi kaldırdığı kolunu ters L şeklinde tutarak. Kaslarını göstermek için avcunu sıktığında dudaklarını da bükmüştü. Şişen pazılarına dikkatle baktığımda gözlerim bir süre orada oyalandı. Ellerimi belime koyarken başımı iki yana dallamayı unutmadım. Yüzümde beliren keyifli gülümsemeyi bu kez gizlememiştim.

Cihangir'in yanımda eğlenmesini gerçekten seviyordum çünkü ben de onun yanındayken mutluydum.

Üstünde yürüdüğümüz köprünün altından o kadar çok su akmıştı ki, kırgınlıkları ve yanlış tavırları arkamızda bırakacak kadar ilerlemiştik.

12:30 SEANSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin