Bölüm 5

7.6K 567 24
                                    

Aslında bir kaç gün sonra yayınlayacaktım bölümü lakin moralim biraz bozuk olduğu için belki benim gibi morali bozuk olanlar varsa bu bölümü görüp biraz mutlu hissederler dedim. Keyifli okumalar.

Duru'nun içtiği ilaç etkisini göstermeye başlamıştı. Ağrısı azalırken vücudu da gevşemişti.

Odaya girdikleri ilk andan beri Altay'ın bakışlarının üzerinde olduğunu farkındaydı. Ama ona bakmamaya özen göstermişti. Şimdi herkes odadan çıkmış ikisi baş başa kalmışlardı. Bu fikir heyecanlanmasına sebep oldu.

Altay kızın kendinden bilerek kaçtığını farkındaydı ama artık bu kaçışı uzatmanın bir anlamı yoktu. Sandığın yanında duran sandalyeyi alıp kızın önüne koydu. Kendisi de üzerine oturdu. Kızın dikkatini çekmek için boğazını temizledi.

Duru omuzlarını dikleştirip Altay'a baktı. Altay daha ağzını açamadan Duru konuşmuştu.

"Mukana Bey'i ile görüşmek istiyorum."

Altay kızın söylediklerini duymamış gibi davrandı. Şöyle bir yatağın üzerinde oturan kızı baştan aşağı süzdü. Hala, kızın nasıl biri olduğunu çözememesi sinirlerine dokunmaya başlamıştı. Kendisini tuzağa çekiliyormuş gibi hissetti. Kızın tam gözlerinin ortasına bakıp ciddi bir ifadeyle konuştu.

"Tanışma fırsatımız olmadı. Ben Mukana Bey'inin oğlu Altay Bey." Dedi. Oğlu olduğunu vurgulayarak söylemişti. Kızın yaptığı yanlışları farkına varsın istiyordu. Kızdan bir mahcubiyet ifadesi beklerken Duru omzunu silkmekle yetindi.

"Bende Duru. Şimdi Mukana Bey'i ile görüşebilir miyim?"

Altay kızın ısrarla babası ile görüşmek istemesini anlamıyordu. Üstelik beklediği tepkiyi göremediginden morali bozulmuştu. Ama elinden bir şey gelmediğini fark etti. Kendisinin önemsenmemesinden dolayı sinirli bir şekilde ayağa kalktı.

"Burada bekle." Diyerek odadan çıktı. Kızın kim olduğunu ve neden ısrarla babasıyla görüşmek istediğini öğrenmenin tek yolu bir an önce kızı babasıyla görüştürmekti.

Duru odadan çıkan adamın arkasından baktı. Neden sinirlendiğini anlamamıştı. Ama ona kafa yoracak ne hali ne de enerjisi vardı. Bir an önce mektubu verip babasının ve halkının kurtulmasını istiyordu.

Geceden beri at sürdüğünden uykusuzdu. İlacında verdiği etkiden olsa gerek iyice uykusu gelmişti. Uyumamak için yataktan kalktı. Bir iki gerinme hareketi yaptıktan sonra pencerenin yanına gidip dışarı baktı.

Kolunun acısından kaleyi inceleyecek fırsat bulamamıştı. İlk geldiklerinde sessiz olan kale şimdi insanların kalkmasıyla hareketlenmişti. İnsanlar sağa sola koşturuyordu.
Aklına kendi evi geldi. Şimdi o da kendi odasının penceresinden baksa böyle bir manzarayla karşılaşırdı. Rızkını kazanmak için kalkmış insanlarla. Oysa şimdi ne halde olduklarını bilmiyordu. Sessiz bir dua mırıldandı. Babasının ve beyliğinin iyi olması için.  Daldığı düşüncelerden kapının çalınmasıyla çıktı. Yavaşça kapıya döndü. Kapıda ki kimse içeri girmesini söyledi. İçeri bir alp girip selam verdi.

"Mukana Bey'i Şahin Bey sizi görmek istiyor."

Duru duydukları karşısında heyecanlanmıştı. Hemen alpi başıyla onaylayıp peşinden gitti. Sonunda görevi başarıyla tamamlayacaktı. Alpin arkasından merdivenleri çıkıp uzun bir koridorda yürüdüler. Koridorun sonuna gelmeden sol tarafta ki kapının önünde durdular. Duru üzerinin başının toz içinde olmasından dolayı biraz utanç duyuyordu ama yapacak bir şey yoktu.

İşe yaramayacağını bildiği halde pelerinin şapkasını çıkartıp üzerinin tozunu hemen çırptı. Derin bir nefes alıp alpe baktı. Artık girmeye hazırdı.

Alp kapıyı tıklatıp "Gelin" diyen tok bir erkek sesi üzerine kapıyı açıp Duru'nun girmesi için geri çekildi. Alp, Duru içeri girdikten sonra beyine selam verip arkasından kapıyı kapattı.

Duru adımını içeri atmasıyla posttan yapılmış bir minderde oturan ellili yaşlarının sonuna merdiven dayamış, ağarmış saçlı ve uzun sakallı bir adamla karşılaştı. Adamın hemen çaprazında da Altay bağdaş kurmuş oturuyordu. İçeride başka kimse yoktu. Adamın arkasında Mukana Beyliğinin bayrağı asılıydı. Bayrağın iki yanında da çapraz yapmış sapı desenli kılıçlar duruyordu. Odaya şöyle bir göz attıktan sonra burasının toplantılar için kullanıldığını anladı.

Şahin bey içeri giren kızın etrafı inceleyip karşısına geldikten sonra başıyla selam vermesini aldı. Kendisini ısrarla görmek isteyen bu kızın kim olduğunu merak etmişti. Yüzüne bakınca kızın birini anımsattığını hissetse de kim olduğunu çıkaramadı.

Eliyle kızın oturması için işaret yaptıktan sonra konuştu.

"Oğlum ısrarla beni görmek istediğini söyledi. Seni dinliyorum kızım."

Altay'ın karşısına oturan Duru, Altay'a çekingen bir bakış attıktan sonra boğazını temizledi. Altay'ın güçlü görünümünü kimden aldığı belli olmuştu. Şahin Bey'de Altay Bey gibi etrafına güç saçan, insanların konuşmadan önce iki kere düşünmesini sağlayan duruşu vardı.

Şahin Bey'in gözlerine bakarak

"Beyim ben Lima Bey'i Timur Bey'in kızıyım. Dün gece kalemiz alçak Bizans komutanı Leo tarafından saldırıya uğradı. Maalesef şuan halkımın ve babamın ne durumda olduğunu bilmiyorum." Pelerinin iç cebine sakladığı mektubu çıkarıp Şahin Bey'e uzattı. "Babam size bu mektubu ulaştırmamı istedi." Dedi. Dün geceki görüntüler aklına gelince gözlerinden düşen damlaya engel olamadı. Kimsenin fark etmediğini umarak gözlerinden akan damlayı sildi.

Altay kızın durumuna üzülmüştü. Böyle bir şey beklemiyordu. Hatta kızın bir casus olduğunu bile düşünmüştü. Ama bu duydukları içini sızlatmıştı. Kendisini kurtaran cesur diye adlandıracağı bu kızın altından masum ve korkan bir kız çocuğu çıkmıştı. Tüm benliği kıza yardım etme isteğiyle dolmuştu. Derin bir nefes aldı. Bakışlarını babasına çevirdi. Kızı utandırmamak adına ağladığını  görmemiş gibi davranıp babasının sert bir ifadeyle mektubu okumasını izledi.

Şahin Bey mektubu bitirdikten sonra kendisine umutla bakan Duru'ya ve ne olduğunu anlamaya çalışan oğluna baktı. Yavaşça mektubu katlayıp konuştu.

Duru adamın ağzından çıkacak 'Alpleri topla kaleyi almaya gidiyoruz.' sözlerini beklese de ömrü boyunca düşünse yine de asla tahmin edemeyeceği iki kelime döküldü.

"Bugün evleniyorsunuz."

Cesur Gelin (TAMAMLANDI)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang