Tepkim onu daha çok neşelendirdi. Sırıtmakla kalmayıp gür sesiyle bir kahkaha attı. Kahkahasını sonlandırıp bu şapşal tepki mi aştığında eliyle omuzumu sıktı. "Bence öyle. Ama sen öyle olmadığını düşünüyorsan bile sakın geri durma. Belli et hislerini. Kimse engel olmasın sana. Ne kendin inkar et ne de ona yokmuş gibi davran. Aksine farkında olmasını sağla."

Sesli bir şekilde mırıldandım duyduklarımın üzerine. "Anladı anlayacak zaten."

Kemal abi tek kaşını kaldırdı. "Yani farkına varmasına az kaldı?"

Başımla onayladım onu. Yeniden desteğini belli etmek istercesine omzumda ki eli hareketlendi. Sanki ikna olmamışım gibi aynı cümleleri değiştirerek yeniden kurdu. Ancak bu kez çırağı yanımıza geldiği için sesini alçattı. "Hislerini reddetme. Ona daha çok belli et. Değil abisi, kimse, hiç kimse, o bile engel olmasın sana. Aşk bir kere gelir onu yetiştirip büyütmezsen de geldiği gibi gider koçum. Sonra çok pişman olursun."

Sesli bir nefes daha verdim. Yanımızdan giden çırağın ardından eski ses tonuma dönerek konuştum. "Abi ben hoşlanıyorum zaten. Şimdi geriye kalan tek şey onun hislerini bilmek."

Kemal abi kafasını sallayıp beni onaylarken konuşmaya devam ettim. "Çok az kaldı abi. Tek bir şey daha yapsa, söylese anlayacağım diyorum. Ama o hiç bir şeye yorumlayabileceğim bir tepki vermiyor."

Uzun bir süre sessiz kaldık. Sanırım Kemal abi aynı şeyleri söylememek adına susuyordu. Bense ne söylesem, ne desem diye karar kılamadığımdan. Yine de sessizliği bozan ben oldum. "Yani son günlerde iltifatlar ediyorum, dibinde dolanıyorum resmen, susmuyorum hiç. Ama o hep susuyor. Hep. Tepkisiz. Yaptıklarıma, söylediklerime tepkisiz. Sanki görüyor ama görmemezliğe veriyor gibi. Bazen böyle.. Gözlerini kaçırıyor sadece. Diyorum ki, acaba?"

Duraksadım.

"Hani acaba?"

Yutkundum. Düşüncesi bile değişikti bunun. İlk kez dillendirmek zorlamıştı.

"Ateş oğlum, acaba o da sana karşı boş değil mi?"

Kendime bile ilk kez söylediğim bu cümleyi Kemal abiyle paylaşmak daha da garipti. Onunla ilk defa bir kız ile ilgili konuşmuştum. Kısa bir süre az önce söylediklerimi beynimde tekrar ettim. Bu süreç düşüncelerime alaycı bir gülüş vermemle sonuçlandı.

"Abisinin yakın arkadaşı olarak tanıdı beni. Bu, yani benden hoşlanması çok düşük bir ihtimal gibi geliyor kulağıma abi. Ne bileyim böyle bir şey düşünmez gibi. Sonuçta ben sadece, onun için sadece abisinin arkadaşlarından biriyim."

Bir Yalçın değilim mesela. Onu Karan gibi görüyordu. Bundan artık emindim.

Ayrıca beni Karan gibi görmesi istediğim son şey bile değildi.

Bir Kutay'da değildim onun için. Onu arkadaşı olarak görüyordu. Yaşıt olmalarının getirdiği bir samimiyette vardı. Ona karşı tamamen arkadaştı. Ya da Alp'e, Murat'a karşı. Belki o ikisine Kutay kadar samimiyet göstermiyordu. Ancak üçünüde arkadaşı olarak görüyordu. Bundan da emindim.

Peki ya ben?

Ben de bu üçlünün arasında mı yer alıyordum onun için?

Abimin Kankası || TextingWhere stories live. Discover now