32.Çerofobi

7K 543 66
                                    

Çerofobi kelimesini hiç duydunuz mu? "Keyifliyim ya da neşeliyim" anlamına gelen "chairo" kelimesinden türeyen bu terim eğlenme korkusu anlamına gelir yani bizim dilimizde mutlu olma korkusu. Eğlenceli bir ortamda olunduğu zaman ya da sizin hayatınızda pek rastlanmayan, size sıra dışı gelen şeyler ile karşılaştığınızda mutlu olduğunuz an vücudunuza kaygı sarar ve kötü bir şey olacak korkusunun altına girerseniz. Her insanda olduğunu düşündüğüm bir durumdu bu, ileri seviyede değildi. Meselâ, çok güldüğümüz zaman dediğimiz, 'Çok güldük kesin ağlayacağız.' cümlesi. İnsan psikoloji garip bir durumdur. Aslında beyin aptal bir organdır, çünkü onu hemen kandırabilirsiniz. Bu da psikoloji ile denersiniz. Eğer bir hastalığa inanırsanız o hastalık sizde olacaktır, eğer ayrılığı çok düşünürseniz bir insanla, o kişi ile ayrılmanız kaçınılmazdır. Bu düşünce karşı tarafa gösterdiğiniz davranışlarınızla değişmesini sağlayacaktır ve karşı taraf size oluşan olumsuz eylemlerden ötürü uzaklaşmaya başlayacaktır. Şu an ben meselâ, olumsuz düşünme Ümit desem bile beynimde dolanan düşünceler bana inat eko yapıp duruyordu. Mutluydum, deli gibi ne diye huzuru kaçıracak şeyler düşünüp duruyordum ki? Cüneyt ile gayet güzel giden bir ilişkim vardı, zararsız, huzurlu ve gerçek bir sevgi ile ilerleyen bir ilişki. Evet rahatsız eden tarafları vardı. Örneğin; bu kadar çabuk kabullenmesi, bir erkeği sevmesi, öpmesi. Bir anda bir yerden patlak vereceğini hissediyordum. Evet öpüşüyorduk, konuşurken arsız oluyordu fakat bununla sınırlı kalıyordu, ileriye gidemiyordum. Anlayışla yaklaşmaya çalışıyordum, sonuçtu bir erkek ile hiç denememişti, onun için tuhaftı. Bu düşüncelerim benimle birlikte olduğu sürece Cüneyt'e her baktığımda istemsizce konuşmama, davranışlarıma yansıyacaktı. Durmadan gülümseten bu çocuğun yanında korkar olmuştum.

Küçük çaplı tartışmalar, tripleşmeler oluyordu ama kısa sürüyordu ve biz yine güzel bir şekilde ilerliyorduk. Gülümsemesi, bana adadığı her kelimenin güzelliği ile her geçen gün karşısında eriyordum. Sonuç olarak bir dönemi daha bitiriyorduk ve Cüneyt'in benimle hâlâ sevgili olmasına hayranlıkla izliyordum. İnandırmıştım artık kendimi, sorgulamıyordum, 'Ulan bu beni nasıl sever?' diye.

Valizimi hazırladıktan sonra kapatıp sürgüyü çektim ve kilidini ayarladım. Ayağa kalkıp yerde oturmaktan uyuşan belimi sağ sol yaparak rahatlamaya çalıştım. Yarın eve gideceğimiz için bugün bizimkilerle buluşup bir şeyler yapacaktık. Odamdan çıkıp Nur'a bağırdım. "Nur bitirdin mi?"

"Gel yanıma, şu valizi kapatalım." bağırdığından gözlerimi devirdim. "Gözlerini devirdiğini hissediyorum Ümit! Gel buraya!" tekrar bağırdığında irkildim. Harbi bu kızdan bazı zamanlar korkmuyor değildim. Bizim çocuklara zaman zaman hak veriyordum, arada cidden korkunç oluyordu. Odasına girip yerde pudra pembe olan büyük valizle uğraştığını gördüm. Açık mavi olan orta valizini kapatmış bir köşeye koymuştu ki eminim onun içi de doluydu. Eğilip valizin diğer tarafını kaldırmaya çalışan kıza yardım ettim. Kaldırıp koyduğumda, sürgünün kesinlikle zor kapanacağını oluşan aralıkla anlayabiliyordum. Nur ayağa kalkıp dizinin birini valizin üstüne baskı yaptı. "Hadi, çek sürgüyü."

"Emin misin, pek kapanacak gibi durmuyor."

"Ümit biz neler tıkıştırıp çektik, bu zorlamaz bizi." onun dediğine gülüp eğildim. Bir elimle bende baskı yapıp çekmeye çalıştığımda, "Hayır anlamıyorum, niye bu kadar eşya? Alt tarafa 3 ay aga." dedim ve biraz çektiğim sürgü ile geriye doğru gidip işleme geri döndüm. Aralığı daha da aza indirmek için Nur daha da baskı yapmıştı.

"Ben sen miyim, evde hep oturacağım. Ben her gün dışarıdayım hepsi işe yarıyor."

"Eminim yarıyordur Nur."

Sürgüyü sonunda çektiğimde derin nefes aldım. Nur dizini çektiğinde valizi kaldırıp kilidini ayarlamıştım. "İşte oldu." Ayağa kalkıp turuncu kafama baktım. Son iki haftadır sinirli ve üzgündü. Sınavlarına nasıl kafa vermişti anlam veremiyordum. Özgür ile tartışmışlardı ve hâlâ araları limoniydi. Tartışmanın ertesi günü sınavlar başladığı için odaklanamadım ama şu an el atmam gerekiyordu. Ayrıldılar diyemezdim ama eskisi gibi de değillerdi. "Nur."

Bu şehri yakınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin