18.Eşsiz gülümseme

10.7K 902 223
                                    

Zor kararlar. Önemli bir karar verildiği an bunun arkasında durmak bazen insanları fazlaca yıpratıyordu. Yapacağınız eylemler değişkenlik gösterir, ona çıkılacak her yolu es geçip yeni yollar keşfederdiniz. Durumum tam olarak bu, Cüneyt ile yakınlaşmadan önce o grupla nasılsam şimdi öyle olmuştum. Yine buluşmalara gitmiyor, onları gördüğümde yolumu değiştiriyordum. Gruba yazılanlara bakmayıp cevap vermiyordum. Nur'un baskılarına ve meraklı sorularını es geçiyordum. Cüneyt'i deli gibi özlemiştim ve kendimi bildiğimden onunla ne iletişime geçiyordum ne de yanından yaklaşıyordum . Çünkü biliyordum ki ona yaklaştığım an ona olan dargınlığımı bitirir, kocaman sarılırdım. Ama istemiyordum. Açıkçası artık onun yanında nasıl davranacağımı bilmiyordum. Geçen ki o sinirle sarf ettiğim cümleler aklıma geldikçe utanıyordum. Yapmamam gereken bir şeyi yapıp onu geçmişiyle yaralamam en adice davranışlardan biriydi. Sakinleştiğim anda kendime şaşırmıştım, ben bu olamazdım, nasıl acımasız bir insana dönüşüp onu üzebilmiştim ki? Ama o bu davranışıma rağmen ondan uzaklaşmamamı istemişti. Ben olsam o dakika yüzüne dahi bakmazdım. Tam bir hafta geçmişti ve ona olan özlemim artış göstermişti. İçimde artık ona dair sinir kalmamıştı. Gökhan'ın bana söylediklerini düşündüğümde, onun hayatından öylece çıkıp gitmem tekrar eskileri yaşamasına neden olabilirdi.

Sırf onu düşünmemek için derslerime yoğunlaşmıştım. Üst üste kitap bitiyordum.

Yine rutin olan bir günü yaşıyorum. Hoca dersin bitti dediği an eşyalarımı topladım.

"Ümit baksana bi." Cansel'in sesiyle başımı kaldırıp ona baktım. Hıı"

"Sormaktan vazgeçmeyip tekrar soruyorum, iyi misin?"
"İyiyim Cansel, sorup durma." Sesim biraz sinirli çıksa da bunu takacak hâlde değildim. "Ben önden gidiyorum." Onun toplanmasını beklemeden kapıya yöneldim. Şu an öyle bir haldeyim ki herkesin ses tonu beni rahatsız ediyordu.

Kapıdan çıktığımda yönümü koridorun sağ tarafına döndürecekken duvara yaslanmış bedeni gördüğümde olduğum yerde kaldım. Başı eğik ileri geri sürtüğü ayağına bakıyordu. Sınıftan çıkan sesler ile başını kaldırıp bakmış göz göze gelmiştik. O an nasıl tepki vermem gerektiğini kestiremiyordum. Düz olan suratını bozmadan bana yaklaştı. "Selam."

"Selam." Dediğimde kapıdan çıkanları engellediğim için kenara çekilmiştim.

" Artık konuşmamız gerektiğini düşünüyorum. En azından bir daha konuşmayacaksak eğer aramızda bir sorun kalmasını istemiyorum ." tek düze çıkan sesiyle cümlesini bitirip benden cevap beklemeye koyuldu.

"Konuşalım." Onunla konuşmayı sonlandırmak istemiyordum. Hayatımda öyle bir yere sahip olmuştu ki bir haftaya bile zor dayanmıştım. Bir ayda beni kendine bu derece bağlaması saçmalıktı, sinir bozucuydu.

"Pekâlâ, arabanla mı geldin?"

Hava çok soğuk olduğu için ve üşendiğimden dolayı arabamla gelmiştim. "Evet."

"İyi motosikletle gelmemiştim, gidelim." Deyip yana dönüp ilerledi. Sert tavrına şaşkınlıkla bakıyordum, aramızdakini tamamen bitirecek gibi hâli vardı. Haklıydı, acıtmıştım canını. Sırf bu yüzden koşarak uzaklaşmak ve bu konuşmayı yapmamak istiyordum.

Dışarıya çıkmış arabaya binmiştik. Arabanın içi sessizlik hakimdi. Birkaç kere dudaklarımı aralayıp konuşmayı yelkensem de sonunda vazgeçiyordum.

"Nereye gidiyoruz?" sonunda sessizliği bozup konuşmuş kısa süreliğine bakışlarımı ona değdirip yola tekrar dönmüştüm.

"Taş Bebek mekanını biliyor musun?"

"Evet."

"O zaman oraya gidelim." Sadece başımla onay vermiş yoluma odaklanmıştım.

.

Bu şehri yakınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin