9/10

721 88 39
                                    


Hava almak adına kendilerini dışarı attılar. Niall sevgilisi ile el eleydi. Liam kolunu Zayn'in etrafına atmış, Louis de Harry'e yaslanmıştı.

Bardan çıktıklarında Harry, Louis'nin elini tutup kendi eliyle birlikte cebine koydu. Aralık ayı olmasıyla hava soğuktu. Liam gülerek önlerine geçtiğinde Louis kafasını kaldırıp ona baktı. Liam flaşla bir fotoğraf çekip geri Zayn'in yanına döndüğünde Harry gülümseyip yürümeye devam etti.

Niall, Zayn'e başıyla neler oluyor diye sorduğunda Zayn bilmiyorum anlamında kafasını salladı. Durumun anlamsızlığı içinde rahatsız edici bir his oluşturunca Harry'e yaklaştı.

"Ne çeviriyorsun?" diye sorduğunda Harry, Louis'nin elindeki tutuşunu sıkılaştırdı.

"Louis'nin benden istediğini."

"Yani?" Niall üsteledi. Belirsiz verilen cevap odağının daha fazla konuya kaymasından başka bir işe yaramamıştı.

"Olaylar üzerinde fazla düşünmeyip anı yaşadığında birlikte mutlu olabildiğimizi kanıtlamak." Harry kendinden emin konuştu.

"Harry? Bunun Louis'nin hoşuna gideceğine emin misin? Çünkü kulağa tam da korktuğu şeyi yapıyormuşsun gibi geliyor."

Harry durakladı. "Korktuğu neyi?"

Niall cebinde olan elini çıkartıp konuştu. "Louis sarhoşken yaptığı şeyleri hatırlayamamaktan çok memnun. O kaçarken senin hatırlatmanın mantıklı bir hareket olduğunu sanmıyorum."

Harry yürüyüşünü yavaşlattı. "Niall bu çok saçma. Ben ona kötü bir şey göstermeyeceğim, sadece ikimizin fotoğrafları."

"Pekala sen bilirsin, ben seni uyardım." diyerek geri çekilirken Louis, Zayn'in Liam'ın iltifatına kızarmasına gülüyordu. Niall onun dikkatini çekerek konuştu. "Louis biz erken ayrılıyoruz. Yarın görüşürüz."

Louis kendisine seslenilmesini beklemiyormuşçasına aniden gözlerini ona çevirip Niall'ın söylediklerini algıladığında ise dudağını sarkıttı. "Birlikte Zayn'de kalacaktık?"

"Güzel olurdu ama sabahki yaşanacakları görmek istemiyorum. " cümlesinin sonunda Harry'nin gözlerine baktığında Harry kaşlarını çattı fakat bir şey söylemedi. Bu söyledikleri Louis için hiçbir anlam ifade etmese de omuz silkip Niall sevgilisi ile uzaklaşırken el sallamaktan başka bir şey yapmadı.

Sadece dördü kaldığında Zayn ve Louis küçük bir kovalamaca oynamışlar sonrasında kıçlarının donduğunu belirterek eve dönmeye karar vermişlerdi. Zayn zaten Louis içmeye başladığından beri tekrar pişman olacağı bir şey yaşanmasın diye gözlerini üstünde tutuyordu. Niall ve Harry arasında geçen küçük diyalog biraz endişelenmesine sebep olsa da Niall olay çıkartmadan gidince Zayn de fazla kalmamanın daha iyi olacağına karar verdi.

İkisi diğer ikili ile vedalaşıp ayrıldıktan sonra Harry de Liam'a tekrar uğrayacağına söz verip eve yöneldi. Niall'ın söyledikleri biraz kafasını karıştırmış olsa da, Louis ile her aralarında her şey mükemmel olduğu zaman Niall köşeden izleyebilirdi. Yanında sevgilisini gözleriyle görmüş olmasa kıskandığını düşünecekti.

Ertesi gün Louis'yi kendisine bir şey göstermek istediğini söyleyerek evin dışına çağırdığında Louis gelmiş ve şimdi sorar gözlerle arabanın yan koltuğundan kendisine bakıyordu.

Telefonunu çıkartıp bazı fotoğraf ve videoların bulunduğu albümü açtıktan sonra Louis'ye uzattı.

Louis, dün gece gerek Harry'nin kucağında, gerek el ele sokaklarda çekilmiş fotoğrafları yavaşça geçerken kaşlarını çattı.

"Dün konuştuklarımızı hatırlıyor musun? Sana birlikte ne kadar iyi olduğumuzu kanıtlayacağımızı söylemiştim." Louis dinlerken bir yandan da birlikte ne olduğunu bilmediği bir şeye kahkahalarla güldükleri videoya bakıyordu.

"Liam'dan ara sıra çekmesini rica ettim. Artık reddedemezsin diye düşünüyorum." Bir daha kaydırdığında ise bu sefer dans pistindelerdi. Burada tamamen kafası güzel olmalıydı çünkü zihninde birlikte dans ettiklerine dair hiçbir şey yoktu. Çok yakından çekilmiş olmasa da birbirlerine nasıl sürtündüklerini ve- ah Tanrım, Louis'nin Harry'nin kulağına fısıldadığı her neyse şu oldukları pozisyon göz önüne alınırsa havadan sudan bahsetmedikleri kesindi. Bir nefes verdi.

Dudağını ısırarak kafasını kaldırdığında Harry merakla yüzüne baktı.

"Dün sarhoş oldun mu?" Harry'nin bu sakin soruyu beklemediği belliydi.

"Ne düşündüğünü söylemeyecek misin-"

"Harry, sana sarhoş muydun diye sordum!"

"Ben- hayır, çok içmedim, pek sarhoş değildim." Harry kaşlarını çatarak ne olduğunu anlamaya çalışırcasına konuştu.

"Yani bunları hatırlıyorsun?" Harry artık iyice aklını kaçıracaktı.

"Evet? Sorun ne?!"

"Neden böyle bir şey yaptın?"

"Görmen için! Louis, göstermemi sen istedin. Nereye ulaşmaya çalıştığını anlamıyorum."

"Şuna bak!" Louis bir anda kendini kaybetmişcesine bağırdı. "Şu videoya bak Harry! Bu video çekilmeden 2 saat önce ben sana seninle olmak istemediğimi söyledim, ama şuna bak! 2 saat bile geçmeden bir sürtük gibi sana sürtünüyorum. Bir sürtükle mi olmak istiyorsun Harry? Çünkü olduğum şey bu benim. Her seferinde! Her lanet seferde! Kim bilir neler saçmalamışımdır! Tanrı aşkına. Ve sen sarhoş bile değildin. Nasıl, eğlendin mi bari ben kendimi rezil ederken? Düşünüp düşünüp gülebilirsin bak madem hatırlıyorsun, merak etme alınmam. Kim bilir '28 Eylül' gününü de hatırlıyorsundur."

"Sen- ne?" Harry duyduklarına inanamıyordu. "Tabii ki de eğlenmedim. Yani- saçmalamadın, dün gece. Bütün bu dediklerin, hiçbir anlam ifade etmiyor."

"Eminim öyledir." Yüzünü Harry'nin yüzüne yaklaştırdı. "Söylesene Harry, ben normalde istemediğimi söylediğim halde sarhoşluğumu kullanmaya utanmadın mı?"

Harry'nin gözleri büyürken konuşmaya çalıştı, "B-ben sana isteğin dışında dokunmadım hiç. Gerçekten."

Louis elindeki Harry'e ait telefonu koltuğa atarak dışarı çıkıp kapıyı çarptı.

"Louis!" Harry arkasından bağırdığında da Louis çoktan eve girmişti bile.

We Are Not Married ° LsWhere stories live. Discover now