3/10

1.1K 145 187
                                    


Aynı anda bir sürü bölüm paylaşacağım diğer bölümlere geçmeyi unutmayın! :D <3

Harry onunla böyle yakından konuşurken gözlerinin sürekli Louis'nin sıcaktan ve ortamdaki gerilimden dolayı pembeleşmiş dudaklarına kaymasını engelleyemiyordu.

Evet, dakikalardır Louis'nin dikkatini dağıtabilmek için saçma sapan konulardan konuşup duruyorlardı.

Şimdiye kadar Louis'nin babasının ne kadar şerefsiz olduğundan, ne kadar adi olduğundan ve ne kadar pislik olduğundan bahsetmişlerdi.

Daha sonra Louis'nin kardeşlerinin yaramaz oluşundan, Lottie'nin makyaj malzemeleri ve aptal sevgililerinden falan bahsettiler.

Bu süre boyunca Emma hiç onlarla ilgilenmemiş, bakışlarını tüm süre boyunca telefonunun ekranında tutmuştu. Yaklaşık yirmi dakika sonra asansör bir anda hareket edince Louis panikle Harry'nin bacağını sıktı.

"Hey, hey! Sakin ol büyük ihtimalle birazdan çıkacağız."

Louis duvara tutunarak ayağa kalktığı anda asansör aşağı doğru inmeye başlayınca Louis'nin gözleri büyüdü.

"Harry!" panikle çığlık atınca Harry de hızla ayağa kalktı ve Louis'nin çenesinden tuttu.

"Bana bak Louis." Harry'e bakmadı. Gözlerine dolan yaşları hissedebiliyordu, akmamaları için sımsıkı kapattı. Ağlamak istemiyordu artık.

Asansör bir kez daha sarsıldığında Louis göz kapaklarının göz yaşlarını daha fazla tutmadığını hissetti. O sırada Harry tekrardan Louis'ye yaklaşıp yanağını baş parmağı ile sildi.

"Lütfen gözlerini aç Louis." Louis kafasını sallayarak açmayı reddetti. "Bu sarsıntılar bizi çıkarmaya çalıştıkları için geliyor. Birazdan göreceksin."

Louis Harry'nin sıkı sıkı tuttuğu kollarına güvenerek gözlerini yavaşça açtı ve sakin kalmaya çalışarak kafasını salladı.

O sırada asansör tekrardan durunca kapıya doğru baktılar.

Kapı bir kere daha açıldığında bu kez bir kata açılmasıyla Louis kendini hızla dışarı atıp duvarın dibine cansız bir oyuncak bebek gibi yığıldı. Arkasından Emma ve Harry çıktığında Emma uzatılan suya giderken Harry hemen Louis'nin yanına çöktü.

"Nasıl hissediyorsun?"

"İ-iyiyim. B-bir an düşüyoruz s-sandım."

"Seni eve bırakmamı ister misin?" Louis evet demek isterdi fakat daha sonra arkada ona bakan Emma'yı fark edince vaz geçti.

"Ben... Ben galiba kendim gidebilirim." Harry Louis'nin gözünün kaydığı yere omzunun üzerinden baktı ve Emma'yı gördü. Harry de kaşlarını kaldırarak ona bakınca Emma gözlerini devirdi.

"Ben eve gidiyorum. İşlerini hallettiğinde beni ararsın." diyerek çıktı.

Louis ona kafası karışarak baktığında Harry omuz silkti.

"Ben en iyisi seni eve bırakayım." diyerek Louis'yi nazikçe hala oturduğu duvar dibinden kaldırdı.

Yolda Louis iyi olduğunu söyleyerek kiliseye gitme işini aradan çıkartmayı önerdi. Harry hemen hallolmasını istiyordu, Louis'nin yarattığı aptal drama yüzünden ertelemeleri her ne kadar söylemese de büyük ihtimalle Harry'nin işine çomak sokacaktı. Ve Louis Harry'e bunu yapmak istemiyordu.

Harry sorular sorarak iyi olduğundan emin olduğunda kabul etti ve ikisi birlikte Rahip'in kilisedeki odasına girdiler. Masadaki adam kafasını kaldırdı ve onları görünce gülümsedi.

"Sizi buraya hangi rüzgâr attı bakalım?" Louis adamın aniden konuşmaya başlamasıyla irkildi. "Bilirsiniz ben artık yaşlı bir adamım bazı şeyleri hatırlamakta bazen zorlanabiliyorum, ama yüce Tanrım sizi unutmak mümkün mü? Siz ikiniz yeminlerinizi ederken bile birbirinizden ayrılmıyordunuz."

Louis tam manasıyla afallamış ve utanmıştı. Her ne kadar hatırlamasada adamın bunu bu şekilde söylemesi çok fenaydı. O ne diyeceğini bilemeden Harry konuşmaya başladı.

"Siz neden bahsediyorsunuz? Ben bu adamla bugün tanıştım, nasıl anlattığınız şekilde evlenmiş olabilirim? Buraya sizden bir karışıklık olduğunu söylemenizi umarak geldik! "

Rahip güldü. "Hah! Onu buradan kucağında çıkartırken öyle demiyordun ama."

Louis yanaklarına hücum eden kanı tam manasıyla hissetti. Şu anda yanaklarının kıpkırmızı olduğuna emindi. Harry'e bakmaya cesaret bile edemedi. Harry ise tanıştıklarından beri Louis'nin 456875. kez gözleri kocaman olmuş bir şekilde yeri izlediğini görebiliyordu.

"Bu bir kamera şakası falan mı? Cidden artık komik değil. Kurban olarak falan mı seçildik? Babamın para için yaptığı bir başka anlaşma falan mı?"

"Nasıl yani siz evlendiğinizi hatırlamıyor musunuz?"

"Hayır!"

"Hayır."

İkisi de aynı anda çıkışınca rahip onlara karşısında olağanüstü bir yaratık varmış gibi baktı.

"Lütfen bize, o günü olduğunu anlatır mısınız?" Louis tane tane konuştu.

"Pekala, öncelikle o gün, tarihini hatırlamıyorum-

"28 Eylül" Harry rahibin sözünü kesince Louis ona ne yapıyorsun dercesine baktı. Harry omuz silkti.

"Evet, 28 Eylül günü olmalı oturmuş bir kaç evrağı düzenliyordum. Daha sonra dışarıdan bir gümbürtü ve ardından kıkırtılar ile gülüşmeler duyunca kapıya çıktım. Sen, "Louis'yi gösterdi. "Yere düşmüştün ve gülüyordun. Sevgilinde seni kaldırmaya çalışıyordu fakat gülmekten kendini zor taşıyordu. Bir şekilde kalktınız ve bir sevgi gösterisinden sonra, yanıma doğru yönelmeyi başardınız."

Rahip güldüğünde Louis ellerini yüzüne kapattı. Çünkü bunlar olmuş muydu gerçekten? Daha sonra rahip tekrar Louis'yi gösterdi.

"Beni fark ettiğinizde sen yine bu şekilde utandın. Sonra sevgilin elinden tutup seni bana doğru getirdi. O anda ciddice durup bana evlenmek istediğinizi söylediniz."

"Tabii ki de böyle ani olunca biraz şaşırdım, ne bir randevu alınmıştı ne de ortada bir düğün vardı. Ama yıldırım nikahı ilk defa yapılan bir şey değil tabi." Konuşan olmayınca devam etti.

"Yüzümde acayip bir ifade oluşmuş olmalı ki sen, ah ismin neydi?"

"Harry." Onun yerine Louis cevap verdiğinde Harry yüzüne bakınca, omuz silken bu sefer Louis oldu.

"Evet, Harry birbirinizin sevgisinin büyük bir törene ihtiyacı olmadığına beni ikna etti. Zaten birbirinize olan uyumunuz ve sevginiz gözlerinizden belli oluyordu. Nikahınızı burada kıydıktan sonra bana teşekkür ederek gittiniz. O zaman üstünde pek düşünmemiştim ama-" Rahip biraz duraklayınca ikisi de merakla birbirine baktı. "Hafızanızı neden kaybettik demiştiniz? Bir kaza mı oldu?"

"Err.." Louis ne diyeceğini bilemeyip mırıldanınca Harry öne atladı.

"Um, geçici bir şey, çok da önemli değil tekrar çok teşekkürler, yetişmemiz gereken bir yer var da görüşmek üzere" Harry apar topar konuyu kapatıp Louis'yi dışarı çekince Louis ona sorar gözlerle baktı.

"Eğer kör kütük sarhoş olduğumuzdan dolayı evlendiğimizi söyleseydim evliliği iptal edeceğini düşündüm. Yani böyle bir şey varsa eğer." Louis bu cevaba gözlerini kıstı.

"Yapmaya çalıştığımız şey bu sanıyordum."

Harry belirgin bir şekilde duraklayıp Louis'ye döndü. "Louis.. Biliyorum sadece birkaç saattir tanışıyoruz ama senden bir iyilik isteyebilir miyim?" Louis bir şey söylemediğinde Harry devam etti. 

"Boşanmasak?"

We Are Not Married ° LsNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ