BÖLÜM 30 (FİNAL)

En başından başla
                                    

"5 dakika sonra gelirim."

Xiao Zhan da kafasını sallayarak onayladığında Yibo, tüm geceyi geçirdikleri oturma odasını tamamem ona teslim etti. Yüzünü yıkamak üzere banyoya gidip aynaya baktığında yüzünün hâlâ korkunç göründüğünü düşünmüştü. Dün, o kız ile buluştuğu saatten itibaren neredeyse aralıksız, her saniye ağlamıştı. Ağlarken ses çıkarmamak için sıktığı karnına garip bir sancı yayılmıştı. Gözlerinin altı morarmış, dudakları yara olmuş ve birkaç kere burnu kanadığı için yanağına birkaç damla kan bulaşmış, orada kurumuştu. Aynadaki yansımasına baktıktan sonra sinirle yumruğunu sıktı. Xiao Zhan'ı koruyamadı için, özellikle de tüm çabalarına rağmen onun yanında olmayı beceremediği için kendine kızıyordu. Bir an önce toparlanıp onun yanına dönmeliydi. Yüzünü yıkarken, içinde tutup onu rahatsız eden kaygılarını da suya bırakmaya çalıştı. Bir yandan, yan odada babası ile konuşan Xiao Zhan'ın sesini duymamaya çalışıyor, bir yandan da toparlanabilmek için elinden geleni yapıyordu. Aralarındaki duvarlara rağmen kulağına ilişen ses, ne yaparsa yapsın dikkatini dağıtıyordu. Yibo hızla oradan da uzaklaşarak kendini yatak odasına kapattı.

Üstünü değiştirip saçlarına da güzel bir şekil verdikten sonra fotoğraf çekinmeye hazırdı. Bu plana ihtiyaç duymamaları için hâlâ tanrıya yalvarıyordu fakat Xiao Zhan'ın bulunduğu odaya yaklaştığında, odadan yükselen sesler tüm umudunu yerle bir etti. Babasının bu konuda anlayış göstermeyeceğinden neredeyse emindi. Şu saatten sonra, işlerin onlar için tek bir saniye bile yolunda gitmeyeceğini biliyordu. Odanın kapısına birkaç adım daha yaklaşarak seslerin tamamen kesilmesini bekledi. Konuşmaları net bir şekilde anlayamasa da Xiao Zhan'ın ağzından çıkan son birkaç cümleyi net bir şekilde duyabilmişti. Xiao Zhan, onu rezil ettiğini söyleyen babasına, eğer bu durumu kabul etmezse onu daha fazla rezil edebileceğinden bahsediyordu. Yibo, kapalı kapının ardında, konuşmanın bitmesini beklerken kendini istemsizce gülümserken bulmuştu. Xiao Zhan bu zamana kadar babasının söylediği her şeyi yapmış ve ona zarar vermemek için çabalamıştı. Şimdi ise onu alenen tehdit ediyor ve bunu yaparken asla çekinmiyordu. Babasının tek bir sözüyle sevdiği kişiden ayrılıp aylarca Kore'de yaşamış birine göre oldukça cesur davranıyordu. Yibo onun hayatına girmeden önce, öncelikleri arasına hiçbir zaman kendini koymamışken şimdi Yibo'ya duyduğu sevgi için savaşıyordu. Yibo, birlikte geçirdikleri bu birkaç ay boyunca sayısız güzel şey yaşamıştı. En kötü anında bile Xiao Zhan onu terk etmemiş ve her şeye rağmen acısını hafifletmeyi başarmıştı. Ona sonsuz minnet ve sevgi duyarken hayatının geri kalanında o olmadan tek bir nefes bile alamazdı. Yibo, bugün yüzleştiği olay sayesinde bundan net bir şekilde emin olmuştu. O fotoğrafı sildikten sonra, Xiao Zhan uyanana kadar başında dikilip, şu an yanında güzelce uyuyor olmasaydı ne yapacağını düşünüp durmuştu. Onun olmadığı bir hayata tahammül edemezdi ve tam şu an, onun için, her şeyiyle savaşacaktı..

Sesler yavaşca kesildiğinde Yibo odadan içeri girdi. Xiao Zhan elindeki telefonu koltuğun üzerine bırakmış ve Yibo içeri girdiği andan itibaren dolu gözler ile ona bakmaya başlamıştı.

"B-ben yapamadım, Yibo. Gerçekten çıldırmış gibiydi. Sanki söylediğim hiçbir şeyi duymuyordu."

"Onunla bir kere de benim konuşmamı ister misin? Bilmiyorum..belki de onu ikna edebilirim."

Xiao Zhan kafasını iki yana salladı. "Bana söylediği şeyleri sana da söylemesini istemiyorum. Gururumu kırmasına alışkınım ama senin buna alışmana gerek yok."

"Benimki de farklı olmayacak...ama şimdi onlar ile yüzleşmek istemiyorum. Sonuçta..artık her şeyi biliyorlar ve itiraz etseler bile onları ikna etmek için çabalamayacağım."

"Telefonunu açmayacak mısın? Babanın yayınladığı yazı o kadar da kötü değildi. Belki de onu ikna etmeye çalışmana gerek bile kalmayacak."

Black or White [Yizhan] ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin