LÂCİVERT | ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ♤ YANIMDA KAL, ÇOK GEÇ RASTLADIM SANA

En başından başla
                                    

Hâkimin konuşmasını büyük bir can kulağıyla dinlerken son sözleriyle ciğerimdeki küflü soluk nihayet beni terk etti.

"...Sanığın 25 yıl, 9 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir!"

Tecavüz, ölüm tehdidi, evrakta sahtecilik ,fuhuş ve taciz suçlarından yargılanmıştı.

Askerler onun arkasında kelepçeli kollarından tutup mahkeme salonundan çıkarırken bakışları beni buldu. Ürkütücü bakışlarından korkarken gözlerimiz arasındaki bağı koparan odağımı kaplayan Akif Karan'ın heybetli gövdesi oldu. Göz bebeklerim onun güven hissi yayan yüzünde sabitlenirken bileğimden tutup beni oturduğum yerden kaldırırken avukatım, "Geçmiş olsun, Berceste Hanım," demişti. İçinde bulunduğum karmaşık an beni sessizliğe itiyordu.

Akif Karan benim yerime onu yanıtlarken ayakta tutmakta güçlük çektiğim bedenim kurtarıcım olan adamın kolları arasına çekildi. Salon hızla boşalırken bizde o kasvetli ortamı terk ettik. Merdivenleri bitirip bir köşeye ulaştığımızda kalabalığın uğultu hâlindeki sesinden de bir nebze olsun uzaklaşmıştık. Bulunduğumuz yerde bizden başka kimse yoktu. Akif Karan beni yeniden kollarının arasına aldı. "Berceste," dedi etkileyici sesiyle.

Başım göğsünün üstüne düşerken ince belimi kalın kollarıyla sarıp bana korkumu unutturmak istercesine sarılmıştı. Bileklerimi onun güçlü gövdesine sarabildiğimce sardım. "Bitti," dedim nefesim de biterken. Hâlâ yaşadığım anın gerçekliğini sorguluyor ve rüya olmasından korkuyordum. Gerçekliğini hissetmeye ihtiyacım vardı. Bunu yapabilecek olan tek kişi de kollarına sığındığım merhamet kokan adamdı.

Beni yatıştırmak için sırtımı sıvazladığı parmakları saçlarıma çıktı. Saçlarımın arasında kendine yuva bulan parmak uçları narin telleri buseledi. "Bitti güzelim," boynuma dokunan parmaklarıyla başımı hafifçe geriye çekerek göğsündeki baskıdan kurtardı. Kahverengi göz bebeklerimdeki nemlilikle kirpiklerimi birer kez kapayıp açtım. Siyah saç tutamları yüzüme eğildiğinden alnına düşmüştü. Ferah soluğu yüzüme dalga dalga vururken kelimeler hissettirircesine dudaklarından döküldü. "Seni esirleştiren ne varsa artık esaret altında. Özgür olan sensin, kar çiçeği,"

Sımsıkı birbirine yapıştırdığım dudaklarımı araladım. "Özgürüm..." dedim inanamazcasına. Bu kelimeye hasret büyümüş biri için ne denli kıymetli olduğunu yaşamadan bilemezdiniz.

Yanağıma süzülen yaşı parmaklarıyla yakaladı ve elmacık kemiğimi okşadı. "Sana ait olanı aldın,"

Özgürlüğüm bana aitti.

Yalnızca bir başkası onu benden almak istemişti.

Ensemdeki o iğrenç nefes hâkimin kararından sonra sanki oradan sökülüp atılmıştı.

Yeşim Hanım'ın sözleri geldi aklıma. "Sen psikolojik olarak iyisin Berceste. O adamın varlığı seni boğuyor ve uykularını çalıyor. Hakan hapse girdiğinde, kalbindeki kaygı silinecek. Ensende hissettiğin nefes yok olacak, sadece sabretmelisin."

Gerçekten de tam olarak ne demek istediğini şu an anlıyordum. Hakan bir daha bana zarar veremeyecekti. Kurtulmuştum. Hayatıma müdahele edemeyecek ve bana dokunamayacaktı.

"Rüyada değiliz," dedim kalbim inanmak için çırpınırken. Akif Karan'ın nefesi yeni bir rüzgârla yüzüme dağıldı. "Rüyada değiliz," dedi inanmamı sağlamak için. Yanağım avucunun ortasına yerleşti. Gözlerimi kendine bağladı. "Bu anın gerçekliğine inan güzelim," dedi dinlendirici sesiyle. "Adalet yerini buldu,"

KOYU LÂCİVERT SEVDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin