~17~

650 58 51
                                    

🧸

Miray babası odasından çıktıktan sonra olabildiğince hızlı hazırlandı ve Dylan'ın ne diyeceğini merak ettiği için hemen telefonunu açtı. Dylan ona bir mesaj daha atmıştı.

Dylan: Sanırım şimdi müsait değilsin. Müsait olduğun zaman söylerim. Acelesi yok.

Miray: İlaçlarımı almak için kapatmak zorunda kaldım. Bir de acil bir işim çıktı. Akşam konuşsak sıkıntı olur mu?

Dylan: Hayır, sorun olmaz. Hatta diyeceğimi unut gitsin. Önemli bir şey değildi.

Miray: Hadi ama Dylan! Surat yapma!!

Dylan: Hayır surat yapmıyorum! Akşam konuşuruz. Seni daha fazla tutmak istemiyorum. Görüşürüz :)

Miray: Görüşürüz!

Miray telefonunu kapatıp cebine koydu. Bir süre sonra babasının kapıyı çalması ile beraber evden ayrıldılar. Yol boyunca sohbet ederlerken Tony Miray'ı sürekli Dylan konusunda sıkıştırıyordu. Aralarında bu kadar ne konuşmuş olabilirlerdi ki?! Miray her seferinde hiçbir şey olmadığını, Dylan'ın sadece arkadaşı olduğunu ve Dylan'dan çocuğu olmayacağını söyleyip durdu. Tony az da olsa ikna olmaya başlamıştı ama bu iş böyle bitecek değildi..

Araba yavaş yavaş koca çınarın yanında durduğunda Tony kızının tekerlekli sandalyesini arabadan indirdi ve açtı. Sandalyeye oturmak istemediği için durmadan söylenen Miray'ı tekerlekli sandalyesine oturttuktan sonra çınar ağacının altına doğru sürdü. Mary'nin mezarının önünde durdu ve biraz sessizce bekledi.

Miray annesinin mezarına baktığında duygulanmıştı. O da ölebilirdi.. O da şu an burada yatıyor olabilirdi..

Dolan gözlerini titrek bir nefes verip sildi. Hala neden buraya geldiğini anlamamıştı. Sessizliği onun bozması gerektiğini düşünüp konuşmaya başladı.

"Neden buraya geldik?"

Tony artık konuşma zamanının geldiğini anlayıp sakince Miray'ın yanına eğildi ve dizlerinin üstüne oturdu. Artık Miray ile aynı boydaydı.

"Şimdi.. Senden çok zor bir şey isteyeceğim."

Miray babasının ciddi yüz ifadesini izlerken yutkundu. Bu konuşmanın iyi yerleri gitmesini umuyordu.

"Ne demek istiyorsun? Zor derken..?"

Tony gerginlikle dudaklarını dişleyip gözlerini yerdeki çimlere kaydırdı. Söyleyeceği şey çok mu zordu?

Miray Tony'nin gerginliğini hissedip güven vermek istercesine onun elini kendi ellerinin içine aldı. Ona şevketle bakarken az da olsa gerginliğini azaltmak istemişti ve babasının hafif gülümsediğini görmesiyle işe yaradığını anlamıştı.

"Beni seviyor musun?"

"Evet. Evet, seni çok seviyorum ama bunun konuyla ne alakası var?"

"Benim için bir Stark olur musun?"

Miray duyduğu şey ile birkaç saniye öylece babasının yüzüne baktı. O bir White'tı. Tüm hayatı boyunca bir White olarak anılmıştı. Şimdi bir Stark olabilir miydi? Bu yükü kaldırabilir miydi?

Daughter of Stark || DüzenleniyorOnde as histórias ganham vida. Descobre agora