Bunlar senin suçun değil

Start from the beginning
                                    

Birkaç ağaç helikopterin pervanesine takıldı ve helikopter sesli bir şekilde yakınlara düşüp yanmaya başladı. Alec de o sırada hızlıca benim yanıma gelmişti.

"Gidebiliriz."

Yine koşmaya başlamış olsak da helikopterler hala peşimizden geliyordu.

"Buraya, burada bir yer bulduk."

Raphael'in sesiyle o yöne ilerledik ve küçük bir mağaranın girişine geldik.

İçeriye hızlıca girdikten sonra yere çöküp oturmuştuk.

"Burası bizi bir süre helikopterlerden korur ama kısa zaman sonra yere inip bizi aramaya başlayacaklar. Bulunmanız an meselesi olabilir."

"Mağaranın girişini kapatabilirim bir süreliğine." Dedi Alec onlara bakarak. "Bu sayede onlardan gizlenmiş oluruz."

Hepimiz buna onay verdiğimizde Alec yanda duran kayayı sanki sünger taşırmış gibi tek hamlede kaldırıp mağaranın girişine doğru itti. Mağara iyiden iyiye karanlık olmuştu.

"Şimdi de çok karanlık oldu."

"Ateş yakalım." Deyip cebinden telefonunu çıkardı Raphael ve ışığını açtı. "Çakmağı olan var mı?"

"Ben yakarım." Deyip yere çöktü Alec. Küçük bir parmak hareketi ile odunları ateşe vermişti.

Hepimiz ona şaşkın şaşkın bakarken bir şey olmamış gibi oturmaya devam etmişti.

"Bunu nasıl yaptın?" Dedi Simon hepimizin sormak istediği soruyu sorarak."

"Zihninizi okuyabiliyorum ve sizin şaşırdığınız kısım ateş yakmam mı?"

"Yaani..."

"Küçük kıvılcımlar çıkarabiliyorum, daha büyüklerini yapacak kadar gelişmedim henüz." Deyip elini ateşe uzattı Alec ve ateşi yavaşça hareket ettirip bir parçasını elinin üstüne aldı. "Her yeteneğimden size söz etmemiş olabilirim. Zaten benden yeterince korkuyorsunuz."

Ateşi elinden yere bırakıp karnını kendine çekerek oturmaya başladı.

"Şimdi ne yapacağız Magnus?" Deyip bana bakmaya başladı Raphael.

"Bekleyeceğiz. En azından bugünü burada geçirelim. Sonrasında başımızın çaresine bakarız."

"Bir helikopterin düştüğünü gördük." Dedi Simon söze girerek.

"Alec sayesinde."

"Bu kadar güçlüyse neden çıkıp onlarla yüz yüze hesaplaşmıyor?"

"Çünkü eğer bana sakinleştirici ilaçlardan verirlerse güçsüz düşerim. Üstüme bir bomba atarlarsa da sağ kalabilir miyim ben de bilmiyorum. Güçlüyüm ama o kadar adamla baş edemem."

"O zaman bekleyeceğiz. Bakalım başımıza daha neler gelecek?"

....

Geçen birkaç saatin sonunda dışarıdan gelen sesler artmaya başlamıştı. Büyük ihtimalle çevrede bizi arıyorlardı.

Alec mağara kapısına yaklaşmış ve küçük bir delik açarak onları izlemeye başlamıştı. Aynı anda bizden daha iyi duyduğu için de onları dinliyordu.

Hepimiz telefonlarımızı kapatmış ve kartlarını da çıkarmıştık. Yerimizi onlardan tespit etmiş olmalarından korkmuştuk çünkü.

Alec onları dinledikten bir süre sonra bana yaklaştı ve kulağıma konuşmaya başladı.

"Buralarda olduğumuzu düşünüyorlar ama herhangi bir iz bulamadılar. Ormanın daha ilerisine gidecekler. Eğer şanslıysak onlar uzaklaştığı zaman buradan çıkıp gidebiliriz."

"İşimiz çok zor olacak." Dediğimde bana baktı ve sonrasında beni kendine çekip sıkıca sarıldı.

"Bunları yaşattığım için özür dilerim senden. Yine başına bin türlü bela açtım."

"Önemli değil Alec, bunlar senin suçun değil. Onların suçu."

Ona küçük bir öpücük verip ondan uzaklaştım.

"Ne olursa olsun Magnus, ne olursa olsun sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim."

....

Akşama doğru Simon ve Alec uyumaya çekilmişlerdi. Biz de Raphael ile baş başa kalmıştık.

"Sence gittiler mi?"

"Hala sesler yakından geliyor." Deyip ateşe küçük bir taş attım. "Bu sefer büyük sıçtık."

"Simon çok endişeli. Ayrıca oldukça korkmuş durumda."

"Ben de korkuyorum Raphael. Eğer tek başıma olsaydım, siz olmasaydınız endişe duymazdım. Kendimi zerre düşünmüyorum, sizi düşünüyorum."

"Alec'ten bugün biraz daha fazla korktum." Dedi Raphael endişeli bir sesle konuşup. "Sen nasıl bu kadar sakinsin?"

"Ondan korkmuyorum, dışarıdakiler ondan daha tehlikeli ve biz onlar için  çalışıyorduk Raphael. Hiç bunun için vicdan azabı çektin mi?"

"Son zamanlarda sürekli bunu yaşıyorum." Deyip iç çekti. "Bu yüzden mi onu bu kadar çok koruyorsun? Vicdan azabı çektiğin için mi?"

"Hayır. En büyük nedeni ona olan aşkım. Küçük bir nedeni de vicdan azabı çekmem. Ayrıca onun benim için yaptığı şeyleri de göz ardı edemem."

"Hayatını berbat etmek dışında ne yaptı sana?"

"Bana yaşadığımı hissettirdi. Bu yeterli bir sebep bence."

....

Kod: 18 Deney BaşarısızWhere stories live. Discover now