39. Bölüm: "İnsan Olmayı Hatırlamak."

71.6K 5.5K 6.8K
                                    

Multimedya:

Merhaba canımın içleri!

Biliyor musunuz bilmiyorum ama OBD'ye final vereceğim, bunun beni üzmesinin yanında artık bir hafta KM'ye bir hafta DK'ye bölüm yayımlamamı sağlayacak. Bu yüzden artık daha az bekletip, bölümleri düzenli şekilde atacağım. 🤝

Okurken oy ve yorumlarınızı sakın ihmal etmeyin. Keyifli okumalar<3

39. Bölüm: "İNSAN OLMAYI HATIRLAMAK."

Aşk da bir çeşit savaştır ama cephaneliği tanklar tüfekler değil, kalplerdir.

Aşkta, savaştaki gibi bir kurşun atıp aşığınızı öldürmezsiniz; cümleler ve eylemlerle kalbini hedef alırsınız. Bir savaşta nasıl bir savaşan olurum bilmiyorum ama aşkta eylemlerle ve sözlerle aşığımın kalbini kıran birisiydim. Aşığım... Altı yıl önce de aşığım, şimdi de aşığım, altı yıl sonra da aşığım... Hem aşığım, hem aşığım.

Duman... Hemen yanımda, kalbim de olduğu gibi yatağın da sol tarafındaydı. İkimiz de sırtı üstü şekilde, tavana bakarak uzanıyor ama uyumuyorduk. Sevişmemizin üzerinden dakikalar, hatta saatler geçmişti. Karanlığa alıştığım için odanın içerisi artık karanlık gelmiyordu, her şeyi seçebiliyordum. Saat iki miydi üç müydü bilmiyordum ama sabaha da vardı. Ellerim karnımın üzerinde geziyordu, üzerimde beni, çıplaklığımı örten hiçbir şey yoktu. Hâlâ terli, sıcaktım. Uzun, kuzguni siyah saçlarım yatağın dört bir tarafına dağılmıştı.

Sevişme esnasında dağıttığı saçlarım... Boynuna sarılan saçlarım...

Duman da benden farksız değildi, üzerini örtmeden çıplak şekilde uzanıyor, tavanı izlerken elini tenlerimizin birleştiği çarşafta gezdiriyordu. Epey süredir konuşmuyorduk. Nefeslerimiz düzene girmişti ama sevişmenin o hararetini, sıcaklığını hissediyordum. İşaret parmağımı karnımdan yukarıya kaydırarak iki göğsümün arasından boynuma, oradan da ağzıma taşıyarak dudaklarıma dokundum; öpücüklerinin hatırasını parmaklarımda hissettim.

Tavana, gölgelerimize bakmaya devam ederken, "Kalçalarımı çok sıkmışsın," diye fısıldadım, el izlerini hâlâ hissediyordum. "Acıyor biraz."

Bana döndüğünü hissetsem de ona bakmadım. Üstüne atlamaktan korkuyordum. Yatak sallandığında onun kalktığını anlattım. Çıplak şekilde doğrulup odanın içerisinde ilerledi ve kapalı olan camı açtı. Gece yarısı rügzârı içeriye doldu ve az sonra vücuduma serin hava çarptı. Hep bunu beklemişim gibi rahatlayıp gülümsediğimde, Duman benden tarafa doğru dönüp üzerime yürümeye başladı. Çıplak vücuduna, erkekliğina bakarak dudaklarımı yaladığımda sol dizinin üzerinde yatağa tırmanıp kalçalarımdan tuttu ve beni aniden ters çevirdi. "Bebeğime sert mi davranmışım..."

Ellerimin üzerinde, yüzüstü yatağa düştüğümde dudaklarım zevkle kıvrıldı. "Evet," dedim, masumane bir tavırla. "Okşasan geçer belki..."

Güldü ve bana aşkın güzel yönünü gösterdi. Kalçalarımı havaya dikerek dizlerinin üzerinde, hemen arkamda durdu ve dudaklarından verdiği nefesler kalçamda gezindi. "Serserilik etme Mahşer, dur bakayım acımış mı sahiden..."

Gülümseyerek başımı salladım ve uslu kaldım. Duman elinin içini kalçama koyarak yavaşça gezdirdi. "Neresi acıyor?"

"Ağrıyor," dedim ve ilgisiyle mutlu olduğumu hissedip o görmeyeceği için daha çok güldüm. "Belimle kalçam arasındaki yer."

Ellerini, hayranlık duyduğu bedenimde yukarıya kaydırdı ve kastettiğim yerlerden tutarak tatlı şekilde okşadı. "Afedersin, kızartmışım," dedi, sesinde mahcubiyet vardı. Nefesi yaklaştı ve az sonra dudakları ağrıyan kısma yerleşti. Tatlı bir öpücük bıraktı; tenime öpücüklerle savaş açtı. "Seni özlüyorum Mahşer."

DÜŞ KEFENİ.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin