18. Bölüm: "Kalp Kırıldıkça Çoğalır."

64.1K 4.9K 11.6K
                                    

Multimedya:

Lana Del Rey, Carmen

Ah Lana, şarkıların ne güzel be karıskekdkdk. Öyle dimiiii? Bölüme yakıştırarak bunu ekledim, keyifle okuyun tatlı kızlar.🖤

💔

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

💔

18. Bölüm: "KALP KIRILDIKÇA ÇOĞALIR."

Konuşman lazım,
Kelimeler ağzında ama konuşamıyorsun.
Dudaklarında bir şey var.
Dikişler,
Dikmişler mi?
Onları söküp atmak, bağırmak mı istiyorsun?
Elin dudaklarına gidiyor,
Dikişlerini sökmek istiyor.
Dönüp de bir aynaya bakmıyorsun...
Seni susturan şey, dikişler değil, ağzına örttüğün elinmiş...
... görmüyorsun.
Kimse seni susturmuyor, sen susuyorsun.
Çünkü kalbini o kadar kırdılar ki,
Konuştukların yüzünden öldürülmektense, susarak kendini öldürmeyi tercih ediyorsun.
Kimsenin cinayeti olmuyorsun, kendi intiharını gerçekleştiriyorsun.

Sessizliğimin çığlığımdan daha gürültülü olduğunu, kendi kulaklarımla duymuştum. Kâbus görüp de atamadığım çığlığım göğsümde büyüyerek kafamın içinde titreşimlere sebep olduğunda ve sert şekilde kulağımda uğuldayarak, atabileceğim herhangi çığlıktan daha yüksek sesli olduğunda, gözlerimi kan ter içinde açarak tavana baktım.

Elim yanıma kaydı,
Duman'ı aradı.

Yaşıyordu. Hâlâ yaşıyordu. Buna neden inanamadım bilmiyorum ama tavandaki iri gözlerimi soluma doğru düşürerek, yastığın ucundaki herife baktım. Başını sol yanıma, kalbime doğru yaslamış, bacaklarını kendine çekmiş ve elleriyle yastığı sıkarak uyuyordu. Yorgan omuzlarımıza örtülüydü. Aynı yastığın, aynı yorganın altındaydık. Sükunet uzundu. Odanın içerisi karanlıktı ve hâlâ geceydi; sabah olamamıştı. Birkaç saat sonra gidecek olmama rağmen şimdi geriye uyuyamıyordum. Vücudumu yukarı çekerek doğruldum sağ tarafta kalan komodin üzerindeki abajuru yaktım. Ortalıkta kızıl bir ateş parlamış gibiydi. Onun yüzünü seçebileceğimi anlayarak tekrardan sol tarafıma döndüm ve yastığa düşmüş başına baktım. Boynundaki kalın damarı gördüm, nabzının atışı cılızdı. Bu noktada görmekte yetmedi ve ben uzanarak parmak ucumla damarının üzerine dokundum. Nabzı sakin, telaşsız, sanki huzurluydu. Kan ter içinde gözlerimi yumdum. "Yaşıyorsun," dedim, alnım kırışırken. "Yaşıyorsun eski aşığım."

Parmaklarım o damarının üzerinden yavaşça yukarıya çıkarak yüzeysel şekilde yanağını okşadı ve sanki tüm hücreleri elimin içine toplandı. Alnım biraz daha kırıştı. Göğüslerimin arasından ter damlaları akıveriyordu. "Eğer olur da ben yirmi altı yaşımdayken ölürsen yirmi yedi olana kadar seni gömmem, haberin olsun." Ten ısısı normaldi, henüz ölmüyordu. "On altı yaşımda da böyle olmuştu. İyi şeyler oluyor sandım ve iyi olan her şeyi kaybettim. Altıları hiç sevmiyorum, hatta nefret ediyorum. Allah'a ölümünü geciktirmesi için dua edeceğim."

DÜŞ KEFENİ.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin