-9-

20.9K 649 204
                                    

04:25

Saat şuan tam tamına 04:25.

Bir kusma hissiyle uyandım ve şimdi de uyuyamıyorum. Dün ne oldu, nasıl geldik, ne zaman geldik, neler yaptık hiç bir şey hatırlamıyorum. Kafamda dünle ilgili bir sürü soru işareti var. Umarım saçmalamışımdır.

Telefonu elime aldığımda önce saate baktım. Ne zaman 04:26 oldu? Geçe geçe bir dakika mı geçti? Sensin bir dakika. Deli gibi uykum var, niye uyuyamıyorum şimdi?

Burnumda ona ait olan bir koku vardı. O kadar güzel kokuyordu ki, uyuduktan sonra bu kokuyu duyamayacağım için, uyumak istemiyordum da.

WhatsApp'e de girdikten sonra aklıma Can'ın numarasının bende kayıtlı olduğu geldi. Aramaya Can yazınca çıktı. Kendisini Can Karahan diye kaydetmiş. Acaba değiştirsem mi? Ama yok dur, ben şimdi sevdiceğim falan diye kaydederim, bu da görür ederse biterim. En iyisi kalsın böyle.

Son görülme 03:57. Yeni mi uyudu? Ne yapıyor ki bu saate kadar. Gece gece kime yazıyor sanki, yürü git zıbarsana be adam.

Profil resmini daha net görebilmek için üstüne bastım. Resim büyüyünce otomatik olarak yüzümde bir gülümseme yayıldı. Hayatımda gördüğüm en dadduk fotoğraf karesi de diyebilirim. Can ve kardeşi Kübra vardı. Kübra çok tatlı bir şekilde gülümserken gözleri kısılmış, Can'da Kübra'nın yanağını ısırırcasına öpüyordu. Ben resmi screenshot aldıktan sonra, Yeşil Gözlüm dosyasına aktardım.

Acaba nasıl uyuyor? Hep merak etmişimdir, uykusunda nasıl göründüğünü. Kesin çok tatlıdır. Gidip baksam mı ki, zaten canım sıkıldı? Mal ben. Nasıl gireceksem, odanın anahtarı yok. Balkondan mı geçmeye çalışsam? He evet, sakarlığım tutsun, düşeyim de sonra Can'la ancak o da öldüğünde kavuşayım. Ölürken bile Can'ı düşünüyorum be.. Sen hala başka kızlarla fingirdeş.

Ama bir dakika. Kafamın üstündeki ampul de yandı sonunda. Yataktan kalkıp sessiz adımlarla Ceren'in yatağına giderken, şeytani sırıtmama da engel olamadım.

"Pşt Ceren," diye fısıldarken bir yandan da dürtüyordum ama tabii ki Ceren kış uykusundaymış gibi uyuduğu için, hiç bir tepki vermedi. "Uyansana be dana."

Kulağına yaklaşarak, "Yatağında fare geziniyor," dedim. Ceren, gözlerini pörtleterek uyanınca, "Hani nerede?" diye bağırdı, bu sefer kahkahama engel olamadım.

Ben kahkahalarıma boğulurken, Ceren dalga geçtiğimi anladı ve bana dik dik baktıktan sonra kafasını yastığa gömdü.

"Ya dur gizli görevdeyiz şuan, bozma," dedim onu tekrar ayaklandırmaya çalışarak.

"Saat kaç?"

"Beşe yirmi var."

"Ben rüyamdaki gizli görevine geri dönüyorum tschüss Eylül, tschüss."

"Ama benim sana ihtiyacım var," dediğimde kendimi acındırmak istercesine masum suratımı takındım.

"Ya bu saate ne istiyorsun?"

"Can'ı."

"Tövbe."

"Lan mal," diyerek kafasına hafifçe vurdum. "Can şimdi uyuyor ve ben onu uykusunda görmek istiyorum. Yeşil Gözlüm dosyasında bir sürü resim var ama uyurken bir tane bile yok. Kendimi ne kadar eksik hissediyorum biliyor musun?"

"Benden ne istiyorsun anlamadım?"

"İçeri nasıl gireceğiz acaba?" derken çok cahilsin keşke ölsen diyormuşum gibi baktım. "Sen o meşhur tel tokalarınla kapıyı açacaksın, sonra istediğin kadar uyuyabilirsin."

Kelebek ÖmrüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin