BÖLÜM 7 •Öpücük•

Start from the beginning
                                    

En sonunda kırmızı elbiseyi giymeye karar verdim. Elbise dizim iki karış yukarısında bitip vücudumu sararken klasik olmaya karar verip ayağıma siyah ince topuk bir ayakkabı geçirdim. Boynumun boş kalmaması için ince zincir ucunda küçük uğur böceği olan altın bir kolye taktım ve son olarak da kırmızı rujumu sürüp vakko zincirli parlak gri çantamı da alıp odadan çıktım.

Annem babamın kravatını düzeltiyordu, her zamanki gibi. Benim indiğimi görünce annem babamın kravatını düzeltmeyi bıraktı ve masanın üzerine bıraktığı küçük el çantasını aldı. Kapıyı açtığımızda ilk önce babam sonra annem ve en sonda ben peşlerinden çıktım. Babam lacivert renkteki audinin kapısını açıp sürücü koltuğuna geçerken annemde hemen yanındaki koltuğa oturdu. Ben de arka koltuğa oturduğumda babam arabayı çalıştırıp sürmeye başladı.

Henüz nereye gittiğimizi tam olarak bilmesem de çokta kısa sayılmayacak 40 dakikanın sonunda iki katlı lüks bir villanın önünde durduk. Babam arabayı park ettikten sonra arabadan inip lüks villanın önünde bekleyen siyah giyimli güvenlik bize kocaman bahçesi olan eve kadar eşlik etti.

Kapıda da bizi bir çalışan karşılarken bizi salona doğru götürdü. Salonun tam orasında yukarıya dönen bir merdiven vardı ve bu merdivenden iki kişi iniyordu. Adam önce inip yanımıza geldi ve babamın elini sıktı. O da lacivert bir takım giymişti. ''Hoşgeldiniz.'' derken karısı olduğunu düşündüğüm kişi de yanımıza gelip ellerimizi sıkarken kim olduklarını bilmediğim için aval aval bakmış olmalıyım ki kadın kendini tanıttı.

''Gunhilde Haugens, daha önce size katılamadığım için kusura bakmayın lütfen. O sıra yurtdışında bir gezideydim'' diye bir açıklamada bulundu kadın. Bebek mavisi kısa bir elbise giymiş, saçlarını ensede toplamış ve gözlerinin kahvelerini ortaya çıkaracak bir makyaj yapmıştı. Uzun, ince ve zarif bir kadındı.

Annem önemli olmadığını belli eden bir gülümseme yüzüne takarken kadında gülümsedi. Aslında burada herkes gülümsüyordu, ben hariç herkes. Acaba Victor neredeydi?

Ben merdivenlere bakıp Victor'un da inip inmeyeceğine baktım, inen bir kişi bile olmadı. Ya bizim geldiğimizden haberi yoktu henüz ya da evde değildi. Bayan Haugens bizi yemek salonuna götürürken ben son defa merdivenden baktım, bir değişiklik olmadı.

Yemek salonu da oturma salonu kadar büyük olmasa da yine de bizim evdekine göre baya bir büyüktü. Masada altı tane sandalye vardı. Baş köşeye Syver Haugens otururken diğer baş köşeye de Gunhilde Haugens oturdu. Babam hemen Syver Haugens'ın yanı başına otururken annemde babamın yanına oturmuştu. Bende mecbur karşı taraftaki iki sandalyeden birine oturdum. Hemen iki hizmetli gelip hepimize servis açtı. Anlaşılan Victor bugün gelmeyecekti.

Peki bu benim neden umurumdaydı?

Masadaki kadehlerimizin yarısına kadar kırmızı şampanya doldurdular. Babam ''Sanırım Victor gelmeyecek.'' demesiyle yemek salonunun kapısı açıldı ve içeri birisi girdi, Victor.

''Kusura bakmayın lütfen, holding de yapmam gereken birkaç küçük iş vardı.''

Üzerinde yine her zamanki gibi siyah bir takım elbise vardı lakin bu sefer kravatı yoktu hatta gömleğinin üstten iki düğmesini açık bırakmıştı.

Gunhilde Haugens'ın yanına gelip onu yanağından öptükten sonra, anne ve babamın yanına gitti ve babamla el sıkışıp annemin de elinin tersini öptü. ''Tekrardan hoş geldiniz.'' dedikten sonra yanıma geldi. Bana bakıp ''Küçük hanım ,'' derken nedense kalkmam gerektiğini hissedip ayağa kalktım. Elimi ona doğru uzattım, neyi kast ettiğimi anlamıştı. Yarım ağız bir şekilde gülümseyip elimi avucunun içine aldı ve elimin tersini yavaş bir şekilde öptü. Elim elinin içinde çok küçük duruyordu. ''sizde hoş geldiniz.'' dedikten sonra sandalyemi çekeceği sırada gözleri bir süreliğine elbisemde oyalandı.

BENİM KÜÇÜK KADINIM (+18)Where stories live. Discover now