28

11.9K 1K 257
                                    


"Kış ayısı gibi uyuyor.."

Taehyung, şarkısının sözlerini sonunda bitirebildiği için kendisiyle gurur duyuyordu. Elindeki not kâğıdına gülümseyerek bakarken küçüğünün vereceği tepkiyi hayal etmeden duramıyordu. Sadece onu düşleyerek yazmıştı bu şarkıyı. Tüm hislerini, sevgisini katmıştı sözlerine. Seokjin'e şarkının sözlerini bitirdiğine dair bir mesaj atarak bu gece gitarını getirmesini söylemişti. Arkadaşından da hızlı ve gurur dolu bir yanıt alarak gülümsemiş, telefonunu yanına bırakmıştı.

"Taehyung"

Jungkook'un sesiyle yatağındaki notları hızlıca yanındaki küçük çekmeceye sıkıştırdı. Ardından oturur pozisyona gelerek sevgilisinin odasına girmesini bekledi. Jungkook, büyüğünün uyanık ve dinç halini görüp şaşırsa da ses çıkarmamış ve kocaman gülümseyerek yanına sokulmuştu. Taehyung, Jungkook'un ona sırnaşmasına izin vermiş ve bir kolunu küçüğünün başının altından geçirerek onu kendine çekmişti. Ailesi evde değildi, bu yüzden ikisi de rahatça birbirlerine dokunabiliyorlardı. Jungkook, başını sevgilisinin boyun girintisine sokmadan önce oraya minicik bir öpücük kondurmuş, kokusunu iyice içine çektiğine emin olduktan sonra başını yaslamıştı. Taehyung ise huylandığı için kıkırdamış ve parmaklarını sevgilisinin yumuşak saçlarına daldırmıştı.

"Şarkımı bitirdim."

Jungkook heyecanla bakışlarını sevgilisinin yüzüne çevirmiş ve kocaman gülümsemişti. Taehyung'da aynı şekilde ona dönmüş, aralarındaki mesafeyi minimuma indirmişti. Dudakları kare şeklini alırken oğlanın saçlarındaki elini yanağına indirmiş, dudaklarına kısa bir öpücük kondurmuştu. Taehyung Jungkook'u ilk defa dudağından öpmüştü. Jungkook sevgilisinin kollarında ruhunun çekildiğini hissetmişti. Daha fazlasını istiyordu fakat bunu dile getiremeyecek kadar utanıyordu. Gülmekten kısılan gözleriyle büyüğüne dolu dolu bakmış, burnundaki bene küçük bir öpücük kondurarak başını yer edindiği boyun girintisine yaslamıştı.

"Dinlemek için sabırsızlanıyorum."

Taehyung tam ağzını aralayıp bir şey söyleyecekti ki telefonu çalmaya başlamıştı. Arayan Jimin'di. En son dün gece konuştuğu yakın arkadaşıyla yeri gelmiş ağlamış, yeri gelmiş gülmüştü. Bu hayatta en çok sevdiği insanlardan biri de Jimin'di ve onun mutlu olması uzun süredir dilediği bir şeydi. Artık arkadaşını ağlarken görmek değil, gülerken görmek istiyordu.

"Efendim Jimin.. Evet Jungkook'layım.. Tamam çıkacağız birazdan, Seokjin hyunglara söylersin.. Ben de seni seviyorum Chim hadi kapat artık."

Taehyung gülerek telefonunu yanına bırakırken kollarındaki bedeni saçlarından öpmüş, daha sıkı sarılmıştı.

"Yoongi, Jimin'i gerçekten seviyor."

Taehyung kafasıyla onaylarken Jungkook'un içine su serpmeye çalıştığının farkındaydı. Jimin onun yakın arkadaşıydı ve çektiği acıları en yakından o görmüştü. İster istemez korkuyor, Yoongi'ye güvenmek istiyordu. Jungkook'un sözleriyle rahatlamış ve sevgilisine olan güveninden dolayı endişelenmeyi kesmesi gerektiğini, sözlerinin doğruluğuna inanması gerektiğini fark etmişti.

"Sahile iniyorlarmış. Gidelim biz de, kalk bakalım."

Taehyung sözlerini söylerken doğrulmaya çalışsa da sevgilisi buna izin vermemiş, oğlanın belindeki kollarını sıkılaştırmıştı. Olumsuz mırıltılar çıkarıyor, Taehyung'un onu çocuk gibi sevmesini istiyordu. Daha doyamamıştı sevgilisine, yataktan çıkmak istemiyordu.

"Jungkook, yaramaz bir çocuk musun sen? Bir bebekle mi sevgiliyim ben yoksa?"

Jungkook, Taehyung'un sözlerine kıkırdarken belindeki ellerini çekmiş, doğrularak büyüğünün dudaklarına hızlıca bir öpücük kondurarak ayağa kalkmıştı. Ani gelen öpücükle Taehyung ilk afallasa da sevgilisinin bu oyuncu yapısını yeni keşfetmesiyle kıkırdamıştı. Alması gerekenleri alıp sevgilisini takip etmiş, evden çıkmadan önce son kez yanaklarına öpücükler kondurmuştu. Büyüklerine daha söylemedikleri için yanlarında fazla samimi davranamıyorlardı. Bu durum ikiliyi üzse de yakında söylemeleri gerektiğini bir kenara not ediyorlardı.

Sahile indiklerinde arkadaşlarını bulmak zor olmamıştı. Çocuklar her zamanki gibi şen şakrak ve gürültücüydü. Taehyung ve Jungkook bu duruma gülümserken yan yana ve neredeyse aralarında kişisel mesafenin olmadığı Yoongi ve Jimin çiftini görmeleriyle gülümsemeleri genişlemişti. Jungkook koşarak Yoongi'nin üstüne atlarken Taehyung, Jimin ve Seokjin'in ortasına atlamış, herkesin kahkha atmasını sağlamışlardı.

"Herkes toplandığına göre bu akşamki planımızı açıklıyorum beyler."

Namjoon, sanki dünyayı kurtarmışçasına gururla ayağa kalkmış ve arkadaşlarının onu alkışlamasını beklemişti. Hoseok gözlerini devirerek yanındaki oğlanı alkışlarken diğerleri de ona katılmış ve heyecan kırıntısının bile olmadığı gözlerle ayaktaki oğlana bakmışlardı.

"Bu akşam mangal yakacağız! Köfteler ben ve Hoseok'tan, tavuklar da Seokjin ve Yoongi'den. Mezeler de geriye kalanlarda olacak."

"Kimin evinde?"

Gelen soruyla Seokjin ipleri eline alarak Namjoon'a oturması için kaş göz yapmıştı. Etraftaki herkes onlara bakıyor ve aralarında fısıldaşarak gülüyorlardı. Seokjin arkasındaki kıza havada öpücük atarak göz kırpmış ve kızın utanarak önüne dönmesini sağlamıştı. Sitede Kim Seokjin demek, kızları utandırmak demekti. Fakat bilinmeyen şey ise Seokjin'in bunu sinirini bozan kişilere yapıp utanmalarını ve önlerine dönmelerini sağlamak için yapmasıydı. Bunu kimsenin bilmemesine karşılık sitenin kızlarını kendine aşık etmede üstüne yoktu. Bakışlarını arkadaşlarına döndürdüğünde kendisinde olan gözlere karşılık yaramazca sırıtmış ve Taehyung'un sorusuna cevap vermişti.

"Hoseok'un evinde, onların bahçesi hepimizinkinden geniş ayrıca bu gece ailesi arkadaşlarıyla dışarıya çıkacakmış. Ev bizim sorumluluğumuzda olacak."

Herkes planı onaylar mırıltılar çıkarırken Namjoon üstünü çıkararak ayaklanmıştı. Onunla beraber herkes ayaklanarak üstünü çıkarmış ve denize doğru koşturmaya başlamışlardı. Jimin soran gözlerle yanındaki oğlana bakıyordu. Yoongi'nin denize girmeyi sevmediğini bildiğinden yerinden kıpırdamamış, bakışlarını sevgilisine kenetlemişti.

"Girmek istiyor musun?"

Jimin, Yoongi'nin sorusuyla başını evet anlamında sallamış, bakışlarını denize doğru çevirmişti. Denizi her anlamda seviyordu, izleyince huzur buluyor, girince rahatlıyordu. Yüzündeki bakışları fark ederek tekrar gözlerini büyüğünün koyu incileriyle birleştirmiş, büyüğünü gülümsetmişti.

"O zaman giriyoruz."

Yoongi'nin aniden ayaklanıp üstüne çıkarmasına şaşkınlıkla bakarken o da hareketlenmiş ve büyüğünün kolunu tutmuştu.

"İstemiyorsan girmeyiz Yoongi, sevmediğini biliyorum."

Yoongi kolundaki eli tutarak güven verircesine gülümsemiş ve küçük eli avcuna alarak parmaklarını birleştirmişti.

"Denizi sevmiyorum ama seni sevmediğim bir şeyi yapacak kadar çok seviyorum."

Yoongi'nin sözleriyle gözleri gülen Jimin, tişörtünü hızlıca çıkarmış ve elini tekrar sevgilisinin eliyle birleştirerek arkadaşlarının yanına doğru koşturmaya başlamıştı. Her şey çok güzeldi, her şey tam olması gerektiği gibiydi.










bir sonraki bölüm: winter bear
10K için teşekkür ederim ♡


bir yaz gecesi rüyası | taekookWhere stories live. Discover now