58.KALBİN ÇÜRÜK YANI

30.4K 2.1K 2.2K
                                    

Selam.
Sınır geçilir geçilmez geldim.

1000 oy ve 1000 yorum.
Keyifli okumalar dilerim. Binlerce galp🖤💙🖤💙🖤💙🖤💙

Bölüm 58: "Kalbin Çürük Yanı"

Kendime sözüm vardı.

Anneme, Umay'a ve onun gibi kadınlara... Ayaklarım üzerinde durmayı, dizleri taşlanmış kadınlara bir borç bilirdim. Beni istemediğim hayattan, ait olmak istediğim dünyaya taşıyacak olan şeydi okul. Bu yüzden ne kadar şikayetlenirsem şikayetleneyim vazgeçmemiştim. En kötü durumdayken bile o test kitabının başına oturmuştum. Yaz tatilimi buna adamış, okul hayatım boyunca ortalamalarımı bu amaç için yükseltmiştim.

İşte şimdi, hak ettiğim yerdeydim.

Önümdeki açık ekrandan yılladır süregelen çalışmamın sonucunu görüyordum. Her ne kadar son aylarda sallanmış olmakla birlikte nasıl yıkılmadığımın sonucuydu bu.

Onlarca ay ne olmak istediğimi düşünmüştüm. Sayısal öğrencisi olmanın ceremesi çok fazla meslek seçeneği ile az da olsa törpüleniyordu. Mühendis, mimar, öğretmen, asker belki... Sayamayacağım kadar çok seçenek arasında tıp aklımın ucundan bile geçmemişti. Hiçbir zaman tıp okumayı düşünmemiştim.

Ta ki annemin mektubunu okuyup da onun asıl mesleğini öğrenene kadar... Annem ile Ata gibi olmak istemedikçe yollarımızın gittikçe onların ayrım noktalarına benzer şekilde çizildiğini görebiliyordum. Yine de ben, Kıvanç'ın Ata'dan ayrıştığı noktaların sıklığına güveniyordum.

O, Ata gibi değildi. Asla da olmayacaktı. Onun için çocuk demek, dünyadaki en değerli varlık demekti ve Kıvanç'ın çocuklara olan sevgisini ve onlar için demir kalbinde taşıdığı hassasiyeti anlatmaya gerek bile yoktu.

"Kıvanç lütfen!"

Evin içerisinde o önde, ben arkada dolaşıyorduk. Kıvanç benden yakasını kurtarmak için uğraşıyordu ama vazgeçmeye niyetim yoktu. Sonuç olarak o da benimle birlikte sınava girdiği için, o da pekala tercih yapabilirdi. Sanırım onu sınava girmek için ikna ettiğimden çok daha fazla efor gerekecekti tercih yapmasını sağlamak için.

"Hayır dedim Berfin." İçeri girip yanına oturup da onu sıkboğaz etmemem için tekli koltuğa oturdu ama tıpta da Berfin'de de çareler bitmeyeceğinden onun kucağına oturdum. Ellerimi yanağına koyarak atabildiğim en masum bakışı attım.

"Ama neden?"

"Çünkü istemiyorum. Daha mantıklı bir sebep görmedim." Dudaklarının arasına bir dal sigara yerleştirdi. "Sen gördün mü? Ben görmedim." Çakmağı elinden alıp onun yerine sigarasını ben tutuşturduğum da gözlerini kısarak bana baktı. Vazgeçmeyeceğimi anlamış olmalıydı şimdiye kadar.

"Bataklık gün içinde boş oluyor zaten. Bu durumda senin de gün içerisinde bir işin yok. Ne var gelip iki üç derse girsen? Benim gibi altı yıl okumayacaksın ki?"

"Cidden," dedi Kıvanç kucağından düşmemem için avucunu belimle kalçamın birleştiği yere koyduğunda. "Neden altı yıl okuyorsun bebeğim? Başka meslek mi yok? Kendine işkence bu bildiğin."

Başımı iki yana salladım. "Ne yapalım, tıp altı yıl diye kimse doktor olmasın mı yani?"

"Olsun da sen olma, başka bir meslek seç. Çok yorulursun."

"Şuna bak ya," dedim hafifçe kafasına vurduğumda. "Kendi okumuyor tembel teneke, bir de beni de kararımdan caydırmaya çalışıyor." Sigarasını dudaklarına götürme niyeti güldüğü için havada kalırken dudaklarından dökülen duman yüzüme çarptı ama onun zehirli nefesi bile varlığının kanıtı olduğundan beni rahatsız edemezdi. "Hadi inat etme de, evet de."

BATAKLIK •Tamamlandı•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin