♧8♧

240 19 25
                                    

Düşünceler can yakabilir miydi? Karşımızdakilere gözlerimiz ile duygularımızı aktarabilirmiydik? Yada gözlerimiz ile başkalarınin duygularını görebilir miydik? Soyut şeyler can yakar mıydı gerçekten? Yada gözlerinde gördüklerim? Onun sayesinde hissettiklerim?

Elini bana uzatmış beklenti dolu gözlerle adeta konuşmadan yalvarıyordu bana. Kendime kıymamam için mi yoksa kendimle birlikle başkasını da götüreceğim için miydi bu endişe? Anlam veremiyordum. Zaten anlam vermek, açıklamak herzaman zor olmamış mıydı?

Gözlerim biraz arkada oturan çocuğa kaydığında onunda bana yalvaran gözlerle baktığını görmüştüm. Ama onun yalvarışı varklıydı. Daha çok 'lütfen ölme anne' diyen bir çocuğun masum yalvarışlarına benziyordu gözlerindeki duygu. Eğer tek suçu yalan olacak kadar masumsa bu çocuk, yalan bu kadar büyük bir suçmuydu? Ne kadar çok soru vardı kafamda.

Gözlerim önüme kaydığında Yoonginin elini pes eder gibi yavaş yavaş aşağıya indirdiğini fark ettim. Gözlerindeki umut da aynı elleri gibi yavaş yavaş azalırken kararımı verdiğimi kesinleştirdim.

Hızla ellerimi aşağıya inen eline sardım ve konuştum. "Kabul ediyorum." Gözlerinin parladığına yemin edebilirdim o anda. Ancak zaten birazdan bir yemin edecektim. Hemde ömrümün sonuna kadar sürecek bir yemin.

Arkada oturan çocukta güldüğünde Yoongi çoktan iki metal kadeh alarak geri yanıma gelmiş, sol tarafımdaki yerini almıştı.

"Daha önce hiç mühürlenen iki kişiyi gördün mü?" Sorusuna karşılık kafamı iki yana sallamıştım.

"Benim hayatım şuradaki velet gibiler ve melezlerle dolu geçti. Onlar arasında da böyle şeyleri pek görmezdim."

Olumlu anlamda kafasını salladığında kadehlerden birini benim önüme diğerini ise kendi önüne koymuştu. İki kadehin arasındaki gümüş hançere gözüm kaydığında damarlarımdaki heyecanı hissetmiştim.

"Başlayalım mı?" Sorusu ile kafamı olumlu anlamda sallamıştım. Lanet her an gerçekleşebilirdi.

"İlk önce ben yapıyorum. Sonrada sen yaptıklarımın aynısını yapacaksın." Kafamı olumlu anlamda salladığımda gümüş hançeri sol eline alarak sağ elinde derin bir kesik açmıştı.

Sağ avucundaki kesik az önce elime açtığından daha derindi. Muhtemelen bizim için bile birkaç dakika kanayabilirdi. Elindeki yaradan akan kanları önce kendi kadehine ardından benim kadehime dökmüştü. Daha sonra ise parmak uçlarından damlayan kan damlalarıyla birlikte gümüş hançeri bana uzatmıştı.

"Sol avucunda diğer büyü için olandan daha derin bir kesik açmalısın. Kanın durmaması gerekli." Kafamı sallayarak hançer ile avucumu derince kesmiştim.

Aynı onun yaptığı gibi akan kanları önce kendi kadehime daha sonrada onun kadehine doldurmuştum. Hala parmak uçlarımdan akan kanı hissettiğimde sol elini bana uzatarak elimi tutmuştu. Az önce parmaklarım arasından damlayan kendi kanımı hissederken şimdi ikimizin kanını hissediyordum. Diğer elini kadehe uzatarak kadehini tuttuğunda bende tutmuştum. Aynı şeyleri yaptığımı fark ettiğinde gözlerini kapatmış ve konuşmaya başlamıştı.

"Notre Seigneur. Je te respecte. J'accepte d'unir mon âme à l'âme de ma femme, je jure que je vais me consacrer à lui et ne pas le laisser partir.' Efendilerimiz. Size saygılarımı sunuyorum. Ruhumu eşimin ruhuyla birleştirmeyi kabul ediyor, kendimi ona adayacağıma yemin ediyorum.'"

Elindeki kadehi kaldırarak içindeki kanları tek seferde içmişti. Kafasını bana çevirip gözlerini kapattığında sıranın bana geçtiğini anlamıştım.

Mühür || MYGWhere stories live. Discover now