"Allah aşkına o kumral çocuk benim tanıdığım birine benzemiyordu. Çocuk çok yakışıklı değil ama gideri var. Sen şans mı vermek istedin?"diye sordu. Yüzümdeki tepkiyi ölçmek için gözlerimin derinliklerine bakıyor. Bu beni rahatsız ediyordu ama bir şey diyemiyordum.

"Şans vermek mi?"diye düşündüm. "Bilmem, neden olmasın?"diye ona baktım. Yüzündeki afallamışlık sanki Evereste bir dağcıdan çok daha iyi çıkmışım gibi şaşkınlığa bürünmüştü. Bu yüz ifadesi o kadar hoşuma gitti ki.

"Hatta biliyor musun? Batum'da da karşılaştık. Onunla birlikte güzelcele enine boyuna konuştuk."diye o günü hatırlayıp mutlu olmuşum gibi söyledim.

"Ne konuştunuz?"diye sordu. "Abla, hiçbir şey anlatmıyorsun. Biraz detay verirmisin? Ben meraklı bir kardeşim." diye önüne gelen saçını geriye itti.

"Bende sinirli bir ablayım. Sana şuradan bir çarparım bir benden bir de topraktan dayak yemiş olursun."dedim.

Kafasına dank etmiş gibi "Sen benimle dalga mı geçiyorsun?"diye sorduğunda bir şey demedim. "Of! Çok kötüsün. Bir an kalbinin biri için attığını sandım."dedi.

"Sence benim kalbim biri için atar mı ufaklık?"diye sordum.

"İnsan değil misin, tabii ki atabilir."dedi.

"İnsan değilim."dediğinde bana kötü kötü baktı. "Meleğim. O yüzden birine aşık olamam."dediğimde sinirli bakışları silgiyle silindi ve yüzünü gülme aldı.

"Artık beyaz atlı prensin gelebilir mi? Şöyle kumral saçlı olandan. Sen kızıl afet o da güneşe boyanmış... Of! Ne olur hayallerim gerçek olsun. Bak en çok senin sevgilin olmasını istiyorum. Anlatabiliyor muyum?"dediğinde koşuşturarak gidiyordu ki onu tuttum.

"Neden istiyorsun?"diye sorduğumda kendimi açıklama gereği duydum. Her zamanki gibi... "Yani neden sevgilim olsun istiyorsun? İlyas'ın veya bir başkasının sevgilisi olmaması seni umursatmıyorken neden bana bu kadar takılıyorsun?"dedim.

"Çünkü kalbin rahatlar. O yüzden istiyorum. Sana ailen iyi geliyor biliyorum ama bu hayatta sadece ailen yok ki!"dediğinde sustu. Sesli nefes verdikten sonra devam etti. "Arkadaş yapmamak için elinden geleni yapıyorsun. Bu konuda Berkan abinin tayfası sana yardımcı olur diye düşündüm. İyi bir arkadaş yaparsın diye ama onlar seni daha da geriye attılar. Eğer sevgilin olursa biraz daha mutlu olurdun. Nasıl desem? Kafanın içi rahatlardı. Kalbini hızlandıran bir insan olsa o duygunun tadını çıkarırdın ve biraz daha yüzün gülerdi."diye bana sarıldı.

Dedikleri karşısında ne diyeceğimi bilemedim. Sarılışına karşılık verdim. Birinin bana sarılması güç veriyordu. Seveyim veya sevmeyeyim biri bana sarılınca her şeyi yapabilirmişim gibi hissediyordum. Ne saçma bir duyguydu bu! Alt tarafı küçük bir sarılmaydı.

İki insanın sarılıncaki kalp görüntüsünü görmüştüm ve çok şaşırmıştım. İki kalp birbirine destek olur gibiydi.

Efra'nın Emre'yle konuşmasını ilk defa ciddiye alıp ona "Emre'yle nasıl gidiyor?"diye sordum. Çalışmadığı yerden geldiği için duraksadı.

"İyi."diye geçiştirmeye çalıştı. Ama küçük hanımefendi beni sıkıştırmıştı sıra bendeydi.

"Sadece iyi mi? Ne yani hiçbir şey konuşmadan melül melül birbirinize mi bakıyorsunuz?

Doğu Karadeniz TuruWhere stories live. Discover now