5.Bölüm: Artvin Merkez

386 20 3
                                    

Kolumdan çekilince şaşırsamda kolumu tutan eli ittirdim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kolumdan çekilince şaşırsamda kolumu tutan eli ittirdim. Zaten tutan kişide zorlamamıştı. Hem bana zarar vermiyor hem de korkutmaya çalışıyordu.

"Sen kimsin?"diye aniden bağırdım. Karanlıkta yüzü gözükmüyordu. Bu iş sadece heyecanlanmamı sağlıyordu. "Ne istiyorsun benden?"diye sordum.

"Dilin yok mu senin? Ne bu karanlıkta şimşek effektleri?"diye tekrar bağırarak sorduğumda eliyle sus işareti yaptı.

"Susmayacağım. Kimse benimle uğraşamaz. Uğraşanı da mahvederim."dedim. Bu sözlerim boş değildi hepsi altı dolu sözlerdi. Ayağımın hafif ağrıması, kalbimin ağzıma gelirmiş gibi atması başımı döndürmüştü. Allah'tan sol ayağım iyiydi. Çizgi filmlerdeki hayalet sesi duydum. Burada bir oyun oynanıyordu ve baş karakteri bendim. Bu kendimi önemli bir insanmışım gibi hissettirsede artık sıkmıştı. Böyle seslerden korkacak birine mi benziyordum? Ne sanıyorlardı ki? Böyle aptalca şeylerden korkacağımı mı? Eski Meftun olsa korkudan kalp krizi geçirirdi. Yeni Meftun ise böyle şeyleri eğlenceli buluyordu.

"Konuşmayacak mısın?"diye sorduğumda karşımdaki kız mı erkek mi anlamadığım bu kişiye yumruk attım. Canı acıdığı için "Ah!"diye hafif bağırdı. Demek ki kızmış.

"Sen, benzincide karşılaştığım kız mısın yoksa?"diye tekrar sordum. Sonuçta burada olduğumu biliyorsa beni yolculuğumuzun başından beri takip etmiş olabilirdi. Üstünde öyle giysiler vardı ki onu manipüle ediyordu. Bende o yüzden bir şey anlamıyordum. Yüzünde porselen makyaj vardı ve yüzünün her bir zerresi kanla kaplıydı. Dikkatli baktım. Gerçekçi olması için baya çalışılmıştı ve başarılı da olmuş. Kandan anlamasam gerçek olduğuna inanırdım.

Kızın yanına başka biri daha gelince beni ittirdi. Kulağıma eğilip "Bu gezini biraz mahvedeceğiz ama sıkıntı etme. Sen böyle şeylerden korkmazsın. Hatta sana küçük bir oyun gibi gelebilir. Ruhunu yenilemek isterken bir anda ruhunu toprağa gömebilirsin." dediğinde suratıma sert bir darbe yedim ama sadece canım acıdı. Öyle bir vurdu ki pislik! Neyse ki bu acılara spordan dolayı alışkındım.

Bu iki kişinin yüzleri kanlı, ellerinde yazılar yazıyordu. Hepsi değişik dildendi ve anlamıyordum. Ağaçlardan birinin oraya gittiğimde ikiside üstüme yürüdüler. Bir şey yapacaklardı ama beni ruhumla vurmayı tercih ediyorlardı. Niye filmlerdeki gibi sadece korkutup gitmiyorlardı? Niye öldüresiye dövüp defolup gitmiyorlardı?

"Ne o diliniz mi yok?"diye eğlenceli sesle sordum. Burada gerçekten bir oyun dönüyordu. Kızın yanındaki kişi kız mı erkek mi bilmiyorum. İkiside seslerini değiştirme programı kullanmış. Bunu yeni anlamıştım.

Doğu Karadeniz TuruWhere stories live. Discover now