"Sanane.." dedi Işık yorgunca. Dudakları titreyerek baktı Agah Ali'ye, "Sen de onlar gibi düşünmüyor musun? Hepinizin aklından aynı şey geçiyor bana bakarken. Annesine bak, kızını al.. Sen de benim para için her şeyi yapabilecek bir orospu olduğumu düşünmüyor musun?"

Adamın gözleri bu defa gerçek bir öfkeyle irileşti. Öyle ki, Işık bu gözlerdeki öfkenin odağı olmaktan korkmuştu. Agah Ali sertçe kızın dirseğini tuttu, "Kim?" dedi hırlayarak. "Kim söyledi sana bu lafları? Çabuk Işık! Çabuk cevap ver!"

Kızın ağlaması şiddetlendi, "Ne fark eder.. Bırak Agah Ali. Bırak, ne olur, bari bu akşamlık kendi halime bırakın. Alın sizin olsun dünyanız! Rahat bırakın beni, lütfen.." Ağlamaktan kızarmış dudakları titreşti, küçük, küskün bir kız çocuğu gibi rahat bırakılmak istiyordu. Agah Ali kızın bu isteğini umursamadı, kendini durduramadan elini yanağına yerleştirip, gözlerinden akan bir damla yaşı başparmağıyla sildi. Parmağıyla kızın pürüzsüz yüzünü okşadı, büyülenmiş bir sesle, "Sen benim gördüğüm en masum şeysin ufaklık." diye fısıldadı. "Gözlerimin gördüğü en güzel şeysin sen."

Işık inanmak ister gibi uzun ıslak kirpiklerinin ardından baktı ona. Dudağını bir çocuk gibi büzüp, "Sadece ağlamayı kesmem için söylüyorsun bunu."

Agah Ali iki yana salladı başını. "Öylesin. Işık.." Kızın suratına bu kadar yakından, bu kadar uzun baktıkça ne kadaf kusursuz olduğunu fark etti. İri mavileri, porselen beyazı teni, minicik burnu, dolgun dudakları.. Adeta ışık saçıyordu.

"Kanıtla o zaman." Adama kararlı bir şekilde baktı. Bugün onun doğum günüydü. En azından bir dileği gerçekleşmeliydi. Artık gölgelerin arasına saklanmaktan, kimse ona bulaşmasın diye sessiz kalmaktan kendini gizlemekten yorulmuştu. "Öp beni."

Agah Ali kızın bu beklenmedik isteğine karşı yutkundu. Zaten ona bu kadar yakın olarak kendine ne büyük bir eziyet çektirdiğini görmüyor muydu? Onu öldürmeye mi çalışıyordu bu kız? "Üzüntüden ne dediğini bilmiyorsun sen," dedi kısık bir sesle. Konuşacak kadar bile gücü yoktu. Tek istediği kızın kırmızı dudaklarını kendi dudaklarına yapıştırmak, tadını almaktı. "Çocuksun sen daha." Bunu kendine mi söylüyordu, yoksa kıza mı, bilemedi..

"Değilim. On sekiz yaşındayım ben artık. Ne istediğimi de gayet iyi biliyorum!" diye bastırdı inatçı bir çocuk gibi ve bu sözlerinde ne kadar ciddi olduğunu kanıtlamak ister gibi, bir anda dudaklarını adamın dudaklarına bastırdı. Bir süre kendisi bile yaptığına şaşırarak, dudakları adamınkilerin üzerinde asılı kalakaldı. Kalbi deli gibi atıyordu. Bu onun ilk öpücüğüydü ve dudaklarına sahip olan kişi sevdiği adamdı.. Ama Agah Ali'nin hareket etmediğini fark ettiğinde, utancından suratındaki tüm kan yanaklarına toplandı. Hemen kendini geri çekti, ne büyük aptallıktı yaptığı! Adamın kafasındaki düşünceleri doğrulamak ve kendini rezil etmekten başka bir şey değildi. "Özür dilerim... Ben.." Tekrardan gözlerine dolan yaşlarla, utançtan adamın yüzüne bakamayarak arkasını döndü; tam gidecekken bileğine yapışan güçlü el onu döndürdü ve sert bir şekilde adamın güçlü gövdesine yapıştı.

Ağzını bile açamadan, bu defa şiddetle dudaklarına yapışan dudakları hissetti. Agah Ali'nin bir eli kızın hep içten içe dokunmak istediği yumuşacık sarı saçlarının arasına girmişti, vahşi hareketlerle Işık'ın dudaklarını aralamasını sağladı, hazla inlemeden edemedi. Aylardır hayal ettiği, kendini alıkoyduğu şey buydu. Işık'ın tadını hissetmek. Şimdi istediğini yapmıştı ve bu tada bağımlı kalmaktan korkuyordu ölesiye.

Işık ise bunun da ötekiler gibi bir rüya olmasından deli gibi korkuyordu. Ama hangi rüyası bu kadar gerçekçiydi? Elini kaldırıp, çekingen bir tavırla adamın yanağına yerleştirdi ve sert sakallarını elinin altında hissettiğinde kalbi bu gerçeklikle deli gibi atmaya başladı.

Rüya değildi. Agah Ali tarafından öpülüyordu. Işık'ın ona acemi hareketlerle karşılık vermesi adamı daha da ateşlendirdi, tek istediği Işık'ı omzuna atıp, odasına götürmek ve ilkel bir adam gibi onu kendisinin olarak işaretlemekti.. Ama yapamazdı.

Başlattığı gibi anice ayırdı dudaklarını. Alnını kızın alnına yasladı. "Ah Işık.." diye mırıldandı kendi kendine. "Ne yapacağım ben seninle?"

eveet, ben geldimmm daha tam gelemedim ama olsun üç sınav kaldı gelmeme

bay ve bayan mükemmel için alıntı isteyen çokkk kişi olmuş, hikayenin akıbeti için: bebikolar elimdeki iki hikayeden biri bitmeden buna başlamam imkansız, ne kendimi daha çok yormak, ne de sizi bekletmek istemiyorum ama hikaye için yavaş yavaş bölüm biriktiriyorum, şu an 6-7 bölüme ulaştık bile. gerçekten bölüm biriktirmek benim için çok zor bir şey, çünkü yazdığım anda deli gibi sizinle paylaşmak ve yorumlarınızı okumak istiyorum ama derin derin nefesler alıp kendimi tutuyorum. bölüm biriktirmem hikayeye başladığımda hem sizin, hem benim için daha kolay olacak. siz de çok beklememiş olacaksınız. ama şunu söylemem lazım, ışık ve agah ali'yi o kadarr çok sevdim ki sizinle paylaşmak için heyecandan kıvranıyorum resmen! Işık, ışığım, diğer tüm kadın karakterlerim gibi çok sevdiğim birisi oldu. Bence siz de benim narin çiçeğimi çok seveceksiniz. Agah Ali'ye gelince... aaahh agah alim, üzümlü kekim, sert bakışlı erkeğim benim..

Agah Ali karakterini merak edenler için.. Ceylan Ertem'in Esmer şarkısı bu adam için yazılmış gibi! -ayy şarkılardan bahsetmişken, hikaye için çok güzel bir playlist hazırladım dinledikçe hem mutlu oluyorum, hem hüzünleniyorum. merak edenler, hikayenin tanıtımındaki linke tıklayıp ulaşabilir.

 bir alıntı değil de agah ali ve ışığın geçmişine dair bir anı olarak düşünelim bu alıntıyı. Hikayede tabi ki geriye dönüşler olacak ama ilişkilerinin ilk başladığı yeri anlatmayacağım, daha ilerileri okuyacağız.

bunun dışındaaa AYYY SİZİ ÇOK ÖZLEDİM. BADE'Yİ DE. ATABEY'İ DE. FLORA'YLA FABİO'YU DA. AMA EN ÇOK SİZİ. VE SAÇMALAMAYI. ama saçmalayamayacak kadar yorgunum... bu finaller mahvetti beni, niye bu kadar yoruldum anlamadım bile.

amaaaannn nneysse ağlamıycam daha fazla. tümmm yorumlarınızı bekliyorumm tamam mı??

sizi seviyorummm

BAY VE BAYAN MÜKEMMEL (erdemli serisi#1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin