41. Bölüm

651 94 7
                                    


Athan;

Mesai saatimi doldurup kendimi evin önünde bulduğum anı hatırlamıyordum. Yoğun geçen bir gündü. Eva'yı görememiştim. Evlendiğimiz andan itibaren ikimizde çok yoğunduk. Tatile dahi gidememiştik. Ben Eva ile gün batımını izlemek istiyordum okyanus kıyısında... Omuzlarının kollarımın arasında kaybolması, sırtını göğsüme sımsıkı yaslamalıydım. Parmak izini okutup eve girerken gülümsüyordum. Eva'yı görünce yorgunluğumun geçeceğini biliyordum. Onu düşünmek dahi buna sebep oluyordu. Ayakkabılarımı çıkarıp terlikleri giyerken daha çok gülümsedim. Arkadaşlarım eve ayakkabı ile girmeye kalktıklarında çıldırmıştım. Eva'nın o ayakkabılarla oturma odasında oturan arkadaşlarımı görseydi hepimiz ölürdük. Tam bir temizlik canavarıydı. Haftada iki kez temizlik şirketi evi baştan sona temizliyordu. Eğer bu kadar yoğun olmasaydı tek başına evi temizleyeceğine emindim. Tam bir deliydi. Deli bir karım vardı. 

Koridordan çıkıp salona geldiğimde kocaman salon boştu. Şömine yanıyordu ve Arsız tam önünde uyuyordu. Ben hayvanları seviyordum ama bu kedi beni sevmiyordu. Bu sıralar aramızda ateşkes imzalamış gibiydik. Canavar kedi! İsmi canavar olmalıydı. Eva'ya aşırı düşkündü. Onu mutlu etmeyi biliyordu. Her sabah yatak odasının bahçeye açılan kapısının önüne çiçek bırakıyordu. Bu inanılmaz bir şeydi. Gözümle görmeseydim inanmazdım. Arsız gözlerini açıp bana bakınca bir adım geriye gittim. Saldırırsa her yerimi çizecekti. 

''Hey, dostum.'' dedim çekinerek. Boynunu kaldırıp bana daha dikkatli baktı. ''Eva nerede?'' sorumla miyavlayıp başını mutfağa giden yolu gösterdi. İnsan olmuştu. ''Teşekkür ederim.'' dedikten sonra kendi kendime gülerek mutfağa yöneldim. Mutfağa ilerledikçe koridorda melodik bir ses yankılanıyordu. Çok güzeldi... bu ses... Mutfağın kapısında durup mutfakta yemek yapan Eva'yı gördüm. Arkada kısık açık olan şarkıya eşlik ediyordu. Aynı zamanda yemekten çok dans etmeye odaklanmıştı. Bu görüntü... Gülümsedim. Mutfağın kapısına yaslandım. Bu anı bozmak istemiyordum. Dinlediği şarkı... Türkçeydi. Ben anlamıyordum. Kesinlikle Türkçe öğrenecektim Eva'yı anlamak için. Eva'nın bildiği dilleri öğrenmeye kalksaydım hayatım farklı olurdu ama Türkçe farklıydı. Eva'nın babası Türk olduğu için ailesinin yarısı Türkiye de yaşıyordu ve onlar sadece Türkçe konuşuyordu. Görüntülü konuşmalarımızda Eva tercümanlık ediyordu. Türkçe öğrenmem gerekiyordu. 

Eva fırına elindeki yemeği yerleştirirken kıvırtıyordu. Bu görüntü komik olmaktan uzaktı. Onun her hali çok güzeldi. Fırının kapağını kapatıp arkasını döndüğünde göz göze geldik. Eva korkuyla sıçrayıp sustu. O melodik mükemmel sesini esirgemişti. 

''Korktum!'' derken omuzlarına değmeyen saçlarını geriye attı. Trip atması bile güzeldi. Gülümsedim. 

''Sanırım tekiz.'' dedim. Etrafta ses yoktu. Arkadaşlarım gitmişti ama Rosalinda, Noach ve çocukları da yoktu. Eva sinsice gülümsedi. Bu gülümseme üzerine doğruldum. Tüm yorgunluğum gitmişti. 

''Evet...'' derken kelimeyi uzatmıştı. Yavaş adımlarla bana doğru gelmeye başladı. ''Hepsini evden kovdum. Gece yarısından önce geleni deney faresine dönüştüreceğimi söyledim.'' konuşurken bana yaklaşmaya devam ediyordu. Büyük ev sorunsalı buydu. Eva hem yavaştı hem mutfak büyüktü. 

''Kutlama?'' sorumla aniden koşup bana sarıldığında bunu beklemiyordum. Hamile miydi? Olamazdı. Korunuyorduk. Geçen hafta regl olmuştu. O zaman terfi mi almıştı? Üniversite de terfi alsa duyardım. Şirkette... Şirket onundu. Annesi mi aramıştı? Dargın olduğumuz gün David'in evine geldiğinde çok üzgündü. Annesinin davranışı onu çok kırmıştı. 

''Neyi kutladığımızı sormayacak mısın?'' derken daha sıkı sarıldı. 

''Tahmin etmeye çalıştım ama hiçbir fikrim yok. Neyi kutluyoruz?'' dediğimde aniden geri çekildi ve elini iki yana açtı. 

Eva; Geçmişten GelenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin