24. Bölüm

2.1K 196 21
                                    


Yeni hikayemi profilimden bulabilirsiniz.


''Trafik canavarısın.'' Athan koltuğuna sinmiş direksiyondaki bana bakmak yerine yoldan gözünü ayırmıyordu.

''Sadece araba kullanıyorum.'' Dedim. Araba kullanmak en zevk aldığım aktivitelerden biriydi. Yol ayaklarımın altından akıp gidiyordu ama siz bunu hissetmiyordunuz.

''Ben böyle araba kullanan insan görmedim. Kadınlar araba kullanamaz diyorlar, seni görmemişler...''

''Ben araba kullanmayı İstanbul'da öğrendim. Usta şoförüm diyen kişi bile İstanbul da araba kullanamadı mı araba kullanamıyor demektir.'' Dediğimde Athan'ın güldüğünü duydum. Bakışlarımı ona çevirdiğim anda Athan eliyle başımı önüme çevirdi.

''Allah rızası için yoldan ayırma bakışını. Bu hızla bir yere çarparsan iç organlarımı toplayamazlar.''

''Athan!'' gülmeme engel olamadım.

''Bir dahaki sefere kesinlikle benim arabamı alıyoruz veya ben oturuyorum o direksiyona.'' Athan'ın gerçekten yaptığım hızdan rahatsız olduğunu belirten sesiyle hızımı yavaş yavaş düşürdüm. Boş yolda normal bir hızda ilerlerken Athan birkaç dakika sonra koltuğunda dik oturmaya başladı.

''Türkiye'ye arabayla gidilseydi yolda korkudan bayılmıştın.'' Dediğimde Athan aniden bana döndü. ''Öyle bakma bu hızda uzun yol yolculuğu yapılmaz. ''

''Eva arabayı emniyet şeritine çeker misin? O direksiyona ben geçeceğim.'' Dediğinde sırıttım. Arabayı durdurmadım. O da üstelemedi. Şakayı anlayabilecek ve alınmayacak kişilerdik. Bir sürelik sessizlikten sonra Athan bana döndüğünü hissettim. ''Barıştık mı?''

''Küsmedik. Sadece ben... Gerçekten alındım. Yorgun olmana değil, umursamaz olduğun için alındım.''

''Bilerek yapmadım, ben uzun süre tek başıma yaşadım. Yorgunsam yorgunumdur. Bunu karşı tarafa söylemek ve onunla bunu güzel bir dille paylaşmak aklıma gelmiyor.''

''Artık beraber yaşıyoruz, evliyiz. İkimizinde alışması gereken şeyler olduğunu düşünüyorum. '' derken sağa döndüğümde New York'a girmiştik. Şehir hareketliliği ile bizi karşılarken camları kapatıp klimayı açtım. İslamofobinin arttığı bu yıllarda işimi riske atamazdım. ''Türkiye'ye gittiğimizde seni dedeme teslim edeceğim biraz hanımcılık öğrenirsin.'' Derken keyiflenmiştim. Sırıtışım daha çok yayıldı.

''Türkiye'ye gidecek miyiz?'' Athan'ın sorusuyla kırmızı ışık yanınca durup ona rahatça bakabildim.

''Elbette! Biliyorum heyecan verici ama zamanı ayarlayabiliriz.'' Dediğimde Athan bana bakmadı. Cevap vermedi. ''Athan?''

''Türkiye'ye gitmeyi güvenli bulmuyorum.'' Dediğinde başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Kımıldamadan bana bakmayan adama bakıyordum. Bir süre sonra korna sesleriyle irkilip hareket ettiğimizde yanağımın içini ısırıyordum. Tek kelime etmedim. Sokaklardan geçerken sessizdik. Athan'ın tepki vermememin üstüne gitmeyişi şuan olan tek mükemmel olaydı. Patlamaya hazırdım. Sadece otoparka girmeden bunu yapmak istemiyordum. Yarım saat sonra otoparka girerken derin bir nefes aldım. İlk bulduğum yere konumunu önemsemeden arabayı tek hamlede park edip emniyet kemerimi çıkarıp Athan'a döndüm.

''Benim Türk olduğumu bilerek evlendin! Şimdi ne oldu Türkiye'ye gitmek güvenli değil diyorsun!?'' sesim istediğimden daha yüksek çıkıyordu. Athan emniyet kemerini çıkarıp bana döndü.

Eva; Geçmişten GelenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin