Herkese yeni bir bölümle merhabalar!
Umarım hepiniz iyisinizdir ve her şey yolundadır.
Boool yorumlu bir bölüm olması dileğiyle, keyifli okumalar.
Bölüme başlamadan önce yıldıza dokunmayı unutmayın! <3
Bölüm Şarkıları: Ayça Özefe – Olmuyor Bak
Angus & Julia Stone - "Crash and Burn"
maNga – Her Aşk Ölümü Tadacak
Bölüm Elli – Yeni Başlangıçlar Ya Da Başlayamamalar
Ayaklarımın yere basmadığını hissettiğim nadir anlardan biriydi. Adımlarımı pervasızca atmıştım çıkışa, boş bir beyinle. Ne yapmam gerektiği yoktu, düzgün düşünmek yoktu, sadece Alaz vardı. Gelmişti, kapımın önündeydi ve beni bekliyordu. Yalnızca buydu beni çıkışa yürüten. Peşime düşen babamın beni durdurmasına fırsat vermedim, ona bir açıklama yapma zahmetine bile girmedim. Koşarak indim merdivenlerden büyük bir hevesle, kalbim göğsüme sığmıyor, ciğerlerim nefese ulaşamıyordu.
Kapıdan çıktım, ılık yaz rüzgârı tenime çarparken koştum.
Hâlâ oradaydı. Beni bekliyordu. Kızgınlığımı, kırgınlığımı bulamıyordum şimdi, çoktan kaybolmuşlardı. Vuslata duyduğum hasretti beni ayakta tutan, negatif duygularımın hepsi solup gitmişti, düşünce yetim elimden alınmıştı.
Bahçe kapısını büyük bir heyecanla açtım, hâlâ duvarın önünde duruyordu ve şimdi aramızda sadece birkaç adım vardı, daha fazla yaklaşmaya cesaret edemedim. Soluk soluğa bir halde hayal mi gerçek mi olduğunu anlamak adına onu izledim, başı önüne eğikti, elleri önünde birleşmişti, bana bakmıyordu. Siyah tişörtü ve altındaki aynı renk eşofmanı pis ve biraz da boldu, yer yer yırtıkları vardı. Başındaki şapka da tıpkı kıyafetleri gibi eski püsküydü ve şapkasının altında kalan yanaklarından görebildiğim kadarıyla sakalları çıkmıştı. Biraz, fazla çıkmıştı.
"Alaz," dedim kekeleyerek alıp verdiğim seri nefeslerin arasında. O sıra babam da çıktı bahçe kapısından, ellerini dizine koyarak tam yanımda soluklanıyordu.
Alaz'ın başı ağır ağır kalktı ve bana bir ömür gibi gelen saniyelerin ardından ilişti gözleri gözlerime.
Anlık bir duraksama yaşadım, ağzım kendiliğinden açıldı ve kalbimde belirgin bir kasılma hissettim. Öyle ki elimi bol tişörtümün içinden yüreğime koyup onu yatıştırmayı dilercesine ovmayı istedim. Sarsıldım, doğru görüp görmediğimi anlamak amacıyla gözlerimi birkaç kez üst üste kırpıştırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN ŞEHRİ
FantasyDoğum gününden sonra, kardeşiyle eğlenmek için konsere giden bir genç kız... Fırtına yüzünden iptal olan konserden eve dönmeye çalışırken, kendini bir anda hiç bilmediği bir yerde bulursa... Ve bu bilmediği yerden, evine dönecek hiçbir yolu olmasa...