Bölüm Kırk Beş - Korku ve Aşk

324K 18.5K 53.8K
                                    


Merhaba!

Yeni bölüm ve ben karşınızdayız.

Evde durumlar nasıl? Herkes iyidir umarım ve sağlığınızda bir problem yoktur. Beni sorarsanız evcimen biriyim, dışarıyı çok da merak ettiğim söylenemez. Bol bol karakterlerimle uğraşıyorum. ^^

Güzel ve doyurucu bir bölümle geldim size, umarım siz de beni motive edecek yorumlarla donatırsınız sayfaları! Sizi seviyorum.

+5000 oy ve bu sayının iki üç katı yorum almak dileğiyle... (Özellikle açıklanan ilk sırrın olduğu pasajda yorum şelalesi olmalı bence) 😊

İnstagram: suleavlamaz

Twitter: sulisindunyasi (Bölümü okuduktan sonra #karanlığınşehri tagiyle atılan tweetlerin hepsini okuyorum. Bugün de şenlendirelim Twitter'ı.)

Keyifli okumalar.

BÖLÜM KIRK BEŞ – Korku ve Aşk

Bölüm Şarkıları:

Epic Pop - Umbrella

Celine Dion – My Heart Will Go On

Righteous Brothers – You're My Soul And Inspiration

Karanlığın esir aldığı odanın içini kaplayan sükût rahatsız ediciydi. Nephan'ın sert yağmurları odadaki tek cama şiddetle çarpıyor, arada bir gök gürlüyor ve mor ışıklar loş odanın içine doluyordu. Üzerindeki siyah kıyafetlerinin neredeyse her yerinde, ellerinde, boynunda ve yanaklarının hemen aşağısında Efsan'ın kanı bulunan Alaz Şahzade'nin çatık kaşlarının altında daha da kendini belli eden simsiyah gözleri şifacının üzerindeydi. Ayaktaydı, ne oturmuş ne de teninde kuruyan kan lekelerini temizlemeyi seçmişti. İçinde tarif edemediği yoğun duygular hakimdi, göğsü yarılmıştı da yüreği sivri tırnaklara sahip eller tarafından sıkılıyordu sanki. Ağzı sıkı sıkıya kapalıydı ve gözleri sızlıyordu.

Bunun nasıl gerçekleştiğini bilmiyordu.

Her şey iyi gidiyordu, kalbini incittiğini bildiği kızın gönlünü alabilmek uğruna ona olan tüm hislerini dışarı aktarmayı seçmişti. Sürekli diline aldığı "gitmek" fikrinin kendisini nasıl yaraladığını anlatmaya çalışmıştı, hayatında ne denli büyük bir parçaya sahip olduğunu bilmesini dilemişti. Dilemekle kalmamış, hislerinin dilinin arkasında bir giz olarak kalmasına müsaade etmeden ona gerçekleri aktarmıştı. Efsan'ın onun hayatında, yüreğinde, hatta aklında büyük ve önemli bir yeri vardı; ona ayrılan bu yer diğer herkesi gölgede bırakıyordu.

Ailesini bile.

Bunu aktarmakta ne kadar başarılı olabildiğini bilmiyordu ancak öyleydi. Üzerinde oynamadan, daha önce planlamadığı ancak defalarca kez düşündüğü sözler dilinden döküldüğünde onun ağlayışını görmüştü. Değerli göz yaşları, Alaz için süzülmüştü güzel gözlerinden içini titreterek. "Düzeldi," diye düşünmüştü o an genç adam. "Beni affetti," hissine kapılmıştı. Daha önce kimsenin affına muhtaç kalmamıştı fakat Efsan'ın mesafesine dayanamıyordu. Ondan gelecek affınsa düşkünü olmuştu.

Şimdi yatan oydu, tenini kızıl kanların kapladığı oydu fakat Alaz, kanayanın bir başkası değil kendisi olduğunu düşünüyordu. Ruhu acı içinde kıvranıyor, bedenine sığmıyordu.

KARANLIĞIN ŞEHRİWhere stories live. Discover now