-1-

80 13 13
                                    


Mardy'ye ithaf edilmiştir.

Bir yaz yağmurunda, çiçek dükkanından çıkarken görmüştü onu ilk kez. Siyah, uzun ve dalgalı olan saçları ve estetik yüz hatlarıyla fazlasıyla çekici bir adamdı. Tesadüfen aynı yoldan yürüyorlardı ancak bu uzun boylu, çekici genç adam yağmura kendisi kadar hazırlıklı değildi. Çaresizce kollarını başına siper etmiş, yağmura hiç de elverişli olmayan siyah rugan ayakkabılarıyla adımlarını hızlandırarak yürüyordu. Islandıkça uzun saçları yüzüne düşüyor, oldukça şık görünen gömleği tenini açığa çıkarıyordu. Gözlerini bu genç adamdan ayıramadığını, genç adam kayıp sendeleyene kadar fark etmemişti. Yanına gitmesi gerektiğini düşündü, normalde insanlar sokakta olan bu gibi durumlara aldırmıyordu ama o yardım etmezse kendini iyi hissetmiyordu. Ki normalde yardımsever biri olmasaydı bile içinden bir ses bunun istisnai bir durum olacağını söylüyordu.

"İyi misiniz?"

Siyah saçlı; kısa bir anlığına ona şaşkın bir bakış, ardından da sıcak bir gülümseme sundu.

"İyiyim, hava durumuna bakmak pek huyum değildir... Böyle şeyler çok sık başıma geliyor."

Bu cevap üzerine aklına gelen çözümü, sunduğu gülümsemeye karşılık vererek siyah saçlıyla paylaştı:

"Uzun zamandır aynı yolda yürüyoruz, sanırım farklı yönlere ayrılana kadar size eşlik edebilirim. Ne dersiniz?"

"Sizin için sorun olmayacaksa... şu durumda sunduğunuz teklif benim için fazlasıyla cazip!"

Aldığı olumlu dönüt üzerine şemsiyesini paylaşmaya hazırlanırken sordu:

"Şemsiyeme aldığım kişinin adını bilmem gerekiyor değil mi?" Bir yandan da gülümsüyordu.

"Çok doğru söylüyorsunuz. Hyungwon, Chae Hyungwon."

"Hoseok, Lee Hoseok. Tanıştığımıza memnun oldum."

O günün üzerinden birkaç ay geçmişti ve şimdi sıcak tonlarla döşenmiş evinde, masasına oturmuş onun uğruna şiirler yazıyordu Hoseok. Birkaç ayda muhabbeti iyice ilerletmişlerdi, Hoseok da iyiden iyiye Hyungwon'a kalbini kaptırmıştı. Ancak henüz bunu belli edecek bir davranışta bulunmamış, duygularını kağıda dökmekle yetinmişti. Hoseok şairdi, tanındığı söylenemezdi ancak okurlarının deyimiyle kelimelerle dans ederdi. Yine okurları; şiirlerine bir kere rastladığınız zaman yakaladığı ahengin ve kalbe dokunan mısralarının büyüsüne kapılmama ihtimalinizin olmadığını, bir kere bile okusanız Hoseok'un şiirlerini unutamayacağınızı da garanti ederdi. Son birkaç aydır hiçbir şiirini yayınlamıyordu Hoseok, okurlarının merak içinde olduğunun farkındaydı. "Onlar sadece şiir bekliyor." diye düşündü. "Bense birisini."

Onu bu düşüncelerden çıkaran şey kapının nazikçe tıklatılması olmuştu.
"Hoseok! Benim, Hyungwon!"
Hoseok telaşla kağıtlarını ve kalemini toparlayıp çekmecesine koydu.
"Geliyorum!"
Hoseok girişteki aynaya bakıp kendine biraz çekidüzen verdikten sonra Hyungwon'a kapıyı açtı.

"Merhaba Hyungwon!"

"Merhaba Hoseok, sana mesaj attım, hatta aradım ama cevap vermedin. Endişelendiğim için böyle çat kapı geldim, kusuruma bakma..."

Hyungwon'u endişelendirdiği için kendine kızan Hoseok bu durumun aynı zamanda hoşuna gittiğini inkar edemezdi. Onu içeri alıp kapıyı kapatırken konuşmaya devam etti:

"Endişelendirdiğim için özür dilerim, gelmene sevindi- AH!"

"Hoseok! Ne oldu?"

"E-elim... kapıya... sıkıştırdım..." konuşurken zorlanıyordu.

"Ne? Bir bakayım... fena moraracak, gidip biraz soğuk suyla rahatlat hemen."

"T-tamam..."

Hoseok parmağındaki sızlamayı dindirmek için aceleyle lavaboya gitti. Soğuk suyu sonuna kadar açtı ve parmağını altına tuttu, bir yandan da tek başına olsa nasıl çığlık atıyor olacağını düşünüyordu. İşi bittiğinde ellerini silkeleyip havluya sildi ve lavabodan çıktı. Parmağındaki hafif sızıyla odaya girdiğinde gördüğü şey karşısında duraksadı, içindeki telaş tarif edilemezdi. Şiirlerini koyduğu çekmece açıktı ve çekmeceye bağlı olan masaya yaslanmış elindeki kağıdı okuyan Hyungwon, kağıdın kenarındaki mürekkep lekesine bakılırsa o gelmeden hemen önce yazdığı şiirini bulmuş olmalıydı.

"Aylardır her mesleğini soruşumda konuyu değiştiriyordun." Hyungwon okumayı bitirmiş, Hoseok'a bakmadan elindeki kağıtla oynuyordu.

"Hyungwon ben-"

"Şairsin. Ve bu elimde tuttuğum şiir... tanışmamızı anlatıyor, apaçık. Bir aşk şiiri... bana bu yüzden söylemiyordun. Söylersen şiirlerini merak ederdim ama sen okumamı istemedin, ilhamını merak ederdim ama sen söylemek istemedin."

"Çok- çok soru soracaktın."

"Evet soracaktım, ve sen kaçamayacaktın... Keşke daha önceden görseymişim. Her neyse yanlış anlama çekmecelerini karıştırmıyordum, krem arıyordum... parmağın için."

"Ne? Daha önceden görseymişim derken ne demek istiyorsun?"

"İnsanların birbirine karşı bir şeyler hissetmesi kadar doğal bir şey yok Hoseok... gerginsin görebiliyorum, gerek yok. Sadece şiirlerini daha önce görmek isterdim, çok güzeller... Ne hissedeceğimi bilmiyorum ama belki senin gibi hissediyorumdur ben de, bilmiyorum..."

"Ö-öyle mi?"

"Öyle... Hoseok, lütfen bundan sonra bana yazdığın şiirleri bana göster ya da... oku, olur mu? Hoşuma gitti."


Love Poem || HyungwonhoWhere stories live. Discover now