「au」 0.4 | yoldaşlık ile toplantı

Start from the beginning
                                    

Yoldaşlık üyeleri, söylenerek yerlerinden kalktılar. Leona da masadan kalkanlardandı fakat Mehmed'in sözleriyle durdu. "Sen kalabilirsin, Leona." dedi adam.

Leona ilk Mehmed'e ve daha sonra Dumbledore'a baktı. Dumbledore hafif kafasını salladığında da sandalyesine geri yerleşti.

"Öyleyse başlayabiliriz." dedi Dumbledore, ortamı rahatlamak için hafif bir gülüşle bakarak. Ardından Mehmed'e, masanın baş köşesindeki sandalyeye oturmasını işaret etti. Kendisi de o sandalyenin sağındaki boş sandalyeye geçti.

"Dracula şu an hangi şatoda kalıyor?" dedi Mehmed, direkt lafa girerek.

"Nerede kaldığını bilmiyoruz." diye cevapladı onu James.

Mehmed düşünceli düşünceli sakalını sıvazladıktan sonra devam etti.

"Bir saldırı planı istiyorsak ilk öncelikle onu köşeye sıkıştırabileceğimiz bir yere ihtiyacımız var. Bunu daha önce şatosunda yapmıştım ve tekrar kaldığı yeri öğrenirsek onu oraya sıkıştırabiliriz."

"Ancak onu takip etmemiz imkansız." dedi Sirius, "Giderken bir yarasa sürüsüne dönüşüyor."

"Demek son beş yüz yıldır tekniklerini geliştirmemiş. O büyük bir sorun değil." dedi Mehmed. Ardından Dumbledore'a döndü. "Bir haritaya ihtiyacım var."

Dumbledore, asasını masanın üstüne doğru salladığında bütün İngiltere'yi gösteren bir harita Mehmed'in önünde belirdi. Mehmed memnuniyetle elini haritanın üstünde gezdirmeye başladı.

"Aslında yarasaya dönüşmesinden daha büyük sorunlarımız var Dracula ile ilgili." dedi Leona, Mehmed haritaya baktığı için kısık bir sesle konuşarak.

"Devam et, Leona." dedi Mehmed gözlerini kaldırmadan.

"Dracula bizim henüz çözemediğimiz türde bir efsuna sahip. Bu nedenle ona zarar veremiyoruz. Yaptığımız büyüler geri sekiyor ve aynı zamanda elleriyle insanların bedenlerini kontrol edebiliyor."

Mehmed gözlerini kaldırmadan cevap verdi. Bir yandan parmağı Londra üzerindeydi. "O bedenleri kontrol edemez."

"Evet, ediyor." diye atladı Sirius konuşmaya. "Gözlerimizle gördük."

Mehmed, kahverengi bakışlarını kaldırıp Sirius'a baktıktan sonra masaya döndü ve konuşmaya başaldı. "Anladığım kadarıyla Dracula'yı yakından inceleme fırsatına erişememişsiniz. Bu nedenle sadece gördüklerinizi kullanarak bir savunma geliştirmeye çalışıyorsunuz. Böylece de Dracula'nın karşısında duramıyorsunuz. Neyse ki, Vlad hakkında bir savunma geliştirecek kadar bilgiye sahibim. İlk öncelikle Dracula'nın efsun yetenekleri sandığınız kadar güçlü değil. Fakat onu Voyvoda olarak atadığım yıllarda kendisi Transilvanya bölgesindeki bilinmeyen güçlere erişmek istedi. Her zaman takıntılı olduğu şey, kanı ve kanından gelenler onun hırsıyla birleşti ve onu bambaşka bir adama çevirdi."

"Yani sonradan bir vampir oldu. Onu bir insanken tanıyordunuz." dedi Dorcas etkilenmiş bir sesle.

"Daha doğrusu kana düşkünlük bir fikir olarak her zaman kafasında vardı. Ancak onu bir vampir olmaktan alıkoyan yegane şeyi feda etti, yani ruhunu. Böylelikle istediği güce erişti fakat bununla kendini kaybetti." dedi Mehmed.

"Ama anlamıyorum." dedi Leona kaşlarını düşünceli düşünceli çatmışken. "Ruhu olmadan nasıl hayatta kalabilir?"

"O hayatta değil, Leona." dedi Mehmed. "Ölü bir adamı ikinci defa öldüremezsin."

Bu söz masada rahatsız edici bir sessizlik yaratmıştı. Sessizliği bölen ise Marlene oldu. "Bedenleri nasıl kontrol ettiğini söylemediniz."

"O bir bedeni kontrol edemez elbette. Onun kontrol edebildiği tek şey kandır. Sizin damarlarınızdaki sıvı onun emrindedir. Ve elbette, geçilmeyecek bir güç değil. Daha önce ondan kaçmış güçlü büyücüler tanıyorum."

"Eğer herkesi kontrol edebiliyorsa, sizi de kontrol edebilir. Öyleyse Dracula'yı nasıl yeneceksiniz?" dedi James, Mehmed'in gözlerine bakarak.

"Bana bir bıçak uzatır mısınız?" dedi sakince Mehmed. Sirius cebinden küçük bir çakı çıkardı ve Mehmed'e uzattı.

Mehmed, sağ eliyle, sol kolunun bileğini kaplayan kazağı geriye doğru çekti ve Sirius'tan aldığı çakıyla avucunun içine bir çizik attı. Canı acımış görünmüyordu.

Sirius korkuyla geriye doğru yaslandı ve yaradan kan akmasını bekledi. Kan kelimesi bile kendisini acıktırırken, taze yaradan sızacak kırmızı sıvı aklını başından alıyordu.

Fakat derin çizikten hiçbir şey sızmadı. Sadece içinden kahverengi bir renk görünüyordu. "Ölüm'den dönmek bana bedenimi tamamen geri vermedi. Dracula bu nedenle kontrol edemez beni. İçimde bir damla dahi kan yok."

Herkes etkilenmiş bir şekilde kaşlarını kaldırırken Sirius da derin bir nefes alıp rahatladı. Bir an gerçekten kendini kaybedeceğini sanmıştı.

Mehmed, avucunu sıkıp, sağ elinde tuttuğu çakıyı masaya bıraktı. Ardından elini indirdi ve tekrar masadakilere döndü. "Eğer Dracula'yı şatosunda sıkıştıramayacaksak onun bize gelmesini sağlamamız gerek. İlgisinin çekecek bir olaya ihtiyacımız var."

"Dracula ne zaman yüzünü gösterse Voldemort ve yandaşlarının olduğu yerleri tercih ediyor." diye konuşmaya başladı Dumbledore. "Yeniden yüzünü göstermesini bekleyebiliriz."

"Ama Voldmeort'un karışması mücadelemizi yorar." dedi Mehmed kafa sallayarak. "Dracula'nın, Voldemort'u nasıl takip ettiğini çözmemiz gerekiyor. Böylelikle, Voldemort'un peşinden gittiğini sanacaktır fakat bizimle karşılaşacaktır."

"Gökyüzüne bıraktıkları işaretle takip ediyor." dedi James ve ardından bütün gözler kendisine çevirildi. O da devam etti. "Ölüm Yiyen'ler ne zaman saldırsa ve öldürse bu işareti yapıyor. Ne zaman Dracula veya vampirleri belirse, bu işaretin altındalardı."

"Çok mantıklı Jam."dedi Sirius, arkadaşının sırtına iki defa vurarak.

"Ne tarz bir işaret bu?" diye sordu Mehmed.

"Kafatasının ağzından çıkan bir yılan işareti." dedi Leona. "Fakat hatırlatırım, bu büyüyü sadece Ölüm Yiyen'ler yapabiliyor, Sirius."

"Yapabiliyor değil, Leona, biliyor. Eğer biz de öğrenirsek-"

"Nasıl?" diye sordu Mehmed, Sirius'un sözünü kesip.

Sirius, ters bir bakış attı fakat yine de devam etti. "Bakanlığın yakalamış olduğu Ölüm Yiyenler'den birinden öğrenebiliriz." diye açıkladı fikrini Sirius.

"Bu fikir iş görebilir." dedi Mehmed kafa sallayarak.

"Peki diyelim ki Dracula'yı çağırdık." diye konuşmaya başladı Dorcas. "Daha sonra ne olacak?"

"Sonrasını size söyleyemem maalesef. Bundan sonrası benim kontrolümde olacak." dedi Mehmed, kıza bakarak.

"Ama ne yapacağınızı bilemeden biz nasıl hareket edeceğiz?" dedi James. "En azından-"

"Dracula ile yüz yüze geldikten sonra size ihtiyacım olmayacak. Onu nasıl yenebileceğimi biliyorum ve bunu yalnız başıma yapmam gerektiğini de biliyorum." dedi Mehmed ayağa kalkarken. "Toplantı bitmiştir."

Yoldaşlık üyeleri, şaşkınca Dumbledore'a baktılar. Dumbledore da Mehmed ile beraber kalktı. "Arkanızda sorular bırakarak toplantıyı bitirmenizin uygun olduğunu düşünmüyorum Sultan Mehmed." dedi Dumbledore.

Mehmed, Dumbledore'a döndü. "Son sözümü söyledim, Dumbledore." dedi net bir sesle. "Şimdi odama çekilmek istiyorum."

"Ben odanızı göstereyim." diye mırıldandı Leona, odanın gerginliği her saniye artarken, Mehmed'i uzaklaştırmak istemişti. Önden gidip Mehmed'e çıkışı gösterirken, diğerleri ise Mehmed hakkında fısıldaşmaya başlamıştı bile.

* * *

kısa bir bölüm oldu fakat başka sahne ekleyip olayları karıştırmak istemedim. Diğer bölümde görüşürüz!

Creatures of the Night ◈ the MaraudersWhere stories live. Discover now