「au」 0.3 | beş yüz yıl sonra dünya

Start from the beginning
                                    

"Tamam." dedi Leona ve Remus ile Sirius, aradan çıkışa doğru yürürken Sultan Mehmed'e döndü.

"Efendim, sizin ölümünüzden beş yüz yıl geçtiği için dünyada çok fazla değişiklikler oldu." diye açıklamaya başladı.

"Anlat bakalım, neler değişmiş?"

Leona nereden başlayacağını kestiremeyince sadece onları ilgilendiren kısımlardan bahsetmeye karar verdi. "İlk öncelikle erzağa ihtiyacımız olmayacak. İngiltere'ye uçarak gideceğiz. Daha doğrusu uçakla gideceğiz. Beş saat içinde orada oluruz."

"Beş saat mi?" dedi hayretle Sultan Mehmed. "Bu nasıl bir büyü?"

"Şey, aslında bu büyü değil. Teknoloji." dedi Leona, sırıtmasını engelleyemeden. "İnsanlık yeni bir çağa girdi artık, efendim. Size kelimelerle anlatamayacağım kadar farklı bir çağdayız."

"Tahmin edebiliyorum." dedi Mehmed, kısa sakalını ovuştururken. Gözlerinde düşünceli bakışlar vardı. Sanki ben nereye düştüm böyle, diyordu.

"Dracula hakkında olan konuşmamız yarım kalmıştı." dedi Leona, kısa bir sessizlikten sonra. Sultan Mehmed'in kahverengi gözleri, karanlık duvardan kendisine döndü.

"Evet." dedi kafa sallayarak. "Fakat bundan önce sen anlatmalısın, nasıl döndüğünü ve neler olduğunu."

Leona derin bir nefes aldı. "Dracula, son birkaç yüzyıldır, ölümsüz bir vampir olarak biliniyordu insanlar tarafından. Bir efsane, bir uydurma sanılıyordu. Ancak, bu yaz kendisi İngiltere'de yüzünü gösterdi. İngiltere'de, büyücüler arasından birine açık açık meydan okudu. Daha sonra ise vampirleri ile birlikte saldırmaya başladı. Meydan okuduğu kişi aslında bir terörist ve bir anlamda ona saldırması, büyücü halkı için iyi oldu diyebilirim. Ancak durmuyor ve o teröristi devirdiğinde, sıradaki hedefi masum büyücüler olacak."

"Peki nasıl oldu da İngiliz büyücüleri benim ruhumu Ölüm'den çağırmayı akıl etti?" dedi Sultan gözlerini, Leona'dan ayırmadan.

"Bundan beş yüz yıl kadar önce, Dracula'nın zamanında yaşamış olan büyük-büyük babamın notlarını buldum. Kendisi Transilvanya kontlarından biriydi." diye açıklamaya başladı Leona. Mehmed'e, Dracula ile de akraba olduğu ayrıntısını asla söylemek istemiyordu.

"Büyükbabanının ismi neydi?" dedi Mehmed. "Transilvanya bölgesi benim kontrolümde olduğu için ismini hatırlayacağımı düşünüyorum."

"Leonard Putere." diye cevapladı Leona.

Mehmed'in gözleri kısıldı fakat sonra gevşedi. "Evet, hatırlıyorum onu. Kendisi ile daha önce görüşme imkanım olmasa da, bölgesi hakkında mektuplaştığımızı biliyorum. Güvenilir ve zeki bir yöneticiydi."

Bu ayrıntı, Leona'yı gülümsetti. "Gurur verici gerçekten." dedi.

"Sorumu cevaplayacak mısın?" diye sordu Mehmed, gülümseyerek dalmış olan Leona'ya.

"Pardon-" dedi Leona toparlanarak. "Büyük-büyük babam onun zamanında yaşadığı için Dracula hakkında bilgi edinebileceğimi düşündüm. Şans eseri, onun notlarından birini ele geçirdim. Bir kehanet yazıyordu ve kehanetin sizi işaret ettiğini düşündük."

Daha sonra kehanetin sözlerini söyledi.

"Zeki birisisin, Leona." dedi Mehmed, onaylayan bakışlarla Leona'ya bakarak. Gözlerindeki bilge parıltıları görebiliyordu Leona. Bunu daha önce çok az insanın gözlerinde görmüştü. "Çıkarımın çok yerinde olmuş. Pekala, İngiltere'deki büyücülerden bahset şimdi."

Leona, Voldemort'un mücadelesini ve Yoldaşlık'ı kısa bir şekilde özet geçti. Bu sırada Sirius ve Remus koşa koşa gelmişlerdi.

"En yakın mağazadan bulabildiğimiz kıyafetleri aldık." dedi Sirius, poşeti Mehmed'e uzatırken. Sultan Mehmed, poşete garip garip bakarak aldı.

Creatures of the Night ◈ the MaraudersWhere stories live. Discover now