•Sobe•

64 6 28
                                        

"Kar yağarken montunu çıkarırsan böyle olur işte."

  Sally' nin sızlanmasıyla gözlerimi ona çevirdim. Sıcaktan adeta yanan ve sulanmış gözlerimin kıpkırmızı olduğuna görmesem bile yemin edebilirdim. Her hasta olduğumda halim aynı olurdu. Yanan ve fazlasıyla rahatsız edici gözler, aynı sıcaklığa eşlik eden dudaklar, halsiz bir beden ve gereksiz ilgi isteği... Her defasında aynıydım. Eskiden Sally hasta olduğumda yanımdan hiç kalkmazdı. Ben kendimi iyi hissedene kadar bana oyuncaklarını gösterir, tüm gününü anlatır, bazen de kitap okurdu. Annem sıcak bir kap çorbayla geldiğindeyse ben çorbayı içerken yardım etmek için sürekli sızlanırdı. Fazlasıyla tatlı zamanlarıydı.

  Annemi ve babamı kaybettikten sonra bir süre çok sık hastalanmıştım. Sally yine her an yanımda durmak için çok uğraşmıştı ama hem kendi acısı hem de annemin olmayışı onu benden hep biraz daha uzağa itmişti. İçimdeki şeytanla boğuşup tam kendi hayatıma son verme kararı aldığımda dalardı odaya. Ya harekete geçmemiş olurdu ya da elimdeki kesici cisimle kendimi biraz yaralamış olurdum. Her defasında beni durdurup sürekli yanımda olamadığı için kendine kızardı. Bir süre sonra sırf kendine kızmasın diye kaderimi ve şeytanımı kabullenip yatağımdan çıkmamaya başlamıştım.

"Keşke bana haber verseydin de benim montumu verseydim eline. Onu Amor' a sarıp sen kendininkiyle kalırdın."

  Sally bıkınca nefesini dışarı verdiğinde söylediklerini yeni yeni anlayabilmiştim. Şakaklarını ovmaya başladığında başının ağrıdığını anlamıştım elbette. Muhtemelen yoğun bir gün geçirmişti ve bir de üzerine benimle uğraşıyordu. Ben berbat bir ağabeyim... Onun kadar harika bir kardeşi haketmiyorum...

"Başına bela olduğum için üzgünüm."

"Başıma bela değilsin Andy. Sadece daha dikkatli olsaydın daha iyi olabilirdi."

  Benimkilerden birkaç ton daha koyu olan canlı, mavi gözlerini benim soluk ve bulutlu çifte gökyüzüme dikti. Bir süre bakıştıktan sonra çalan kapıyla gözlerini benden ayırıp kapının kolunu tuttu. "Hemen dönerim."

  O odadan çıktıktan sonra evdrki sesleri dinlemeye başladım. Sally' nin ritmik ayak sesleri, dış kapının sert sesi, evdeki fazladan birkaç adım... Eve birinin geldiğini anlamıştım zaten, sadece kim olduğu sorusu beni merakta bırakmıştı. Üzerimdeki yorgana biraz daha sarılırken kendimi sıcak tutmaya çalıştım. Daha ne kadar sıcağa ihtiyacım var?

  Odamın açılan kapısıyla gözlerimi açıp kapıya baktım. Bugünün devamında görmeyi beklemediğim kırmızılar samimiyetle bana gülümserken el salladı.

"Dersteki halinden yatağa düşeceğin belliydi zaten. Şanslısın ki her derde deva olan etli yahnimden yaptım. Aile tarifi. Amor da meşhur tavuk suyu çorbası gönderdi. Kendi gelemediği için de özürlerini iletmemi istedi. Aynı zamanda ona iyi baktığın için de teşekkür etti. Ayrıca Lukas özel papatya çayından da biraz verdi. Bunların hepsi seni hemen ayağa diker!"

  Chumana' nın tatlı gülümsemesiyle ben de gülümsedim. Beni böyle korkunç bir halde görmesini kesinlikle istemezdim ama yapacak bir şey yoktu. Bugünkü ilgi kaynağım kendisi olacakmış gibi duruyordu. Sally' nin telefon zil sesi odayı doldurduğunda gözlerimi Chumana' dan hemen sonra odaya girmiş olan kız kardeşime çevirdim. Telefonunu arka cebinden çıkarıp arayana baktı ve telefonda bir tuşa basıp kulağına götürdü.

"Efendim Ariana?"

...

"Üzgünüm ama gelemem. Andy hasta."

EndHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin