•...Dans...Dans...Dans...•

106 10 24
                                        

Yalnızlık...

Sıradan bir kavram sayılmaz mı?

Çünkü çoğumuz yalnızız.

Çevremizdeki kişiler kimler?

Kaç kişi?

Bizi seviyorlar mı?

Sadece çevremizdeki insanlar mı yalnızlık?

Onlar varsa ve onlar yoksa...

Size yalnızlık bu kadar yüzeysel değil desem?

Şaşkın bakışlarınızı görür gibiyim...

Düşünün:

Ekibiniz.

Kendi ekibiniz.

Birlikte yapılan bir iş.

Ve hata...

Sonra bir tane daha...

Biri diğerini o da diğerini getiriyor...

İlk hata sizin. 

Suçluluk duygusu...

Üzerinize binen yük ve sorumluluk...

Korku...

Çaresizlik...

Ve yanınızda kim olursa olsun yalnızlık hisi...

Suçun sadece size düşeceğini düşünmeniz.

Suçun altında yalnız ezileceğinizi düşünmeniz.

Ve sonrasında gelen refleks:

Suçlama.

Kaçınılmaz.

Kendi hatanız bir anda gider.

Başkalarının hatalarını toplarsınız.

Totale göre sonuç biçersiniz.

Kazanamayacağınız bir savaştasınız.



***


''Sonuç nedir?''

''...Bu ilginç işte...''

''İlginç olan nedir?''

''Büyücü ama sıradan bir büyücü değil.''

''Nasıl yani?''

''O bir 'hırsız'. Çok nadir bir tür.''

''Özellikleri nedir?''

''Yakınındaki bir büyücünün büyüsünü geçici olarak yada sonsuza kadar içine çekebilir. Birçok büyücünün korktuğu ve çoğunun gördükleri yerde öldürdükleri bir tür.''

Hata.

''Aslında bu bizim için fazlasıyla iyi. Pek fazla büyücümüz yok sonuçta.''

''Sonuçlarının iyi ya da kötü olması ona bağlı. İnsanlara ve çevresine değil.''


***


''Biraz daha yakın durmalısınız çocuklar! Böyle kimseyi birbirinize aşık olduğunuza inandıramazsınız!''

''Birbirimize aşık olmadığımız için olabilir mi acaba?''

  Sitemle söylediğim sözlere karşı sadece derin bir nefes aldı Azura. Oyunu yönetme görevini o almıştı ve ekipteki iyi askerlerden biriydi. Oyunu birkaç kişi birlikte yazmıştı ve 1 haftadır çalışıyorduk. Daha doğrusu, çalışmaya çalışıyorduk.

EndWhere stories live. Discover now