23

3.6K 473 398
                                    

Tam Taehyung'a seslenecektim ki karşımda duran iki bedenle sadece susmayı başarabilmiştim.

Taehyung ve Jimin, yüzleri o kadar yakındı ki neredeyse dudakları buluşacaktı. Tae'nin tek kolu Jimin'in bedenini sarmalarken vücudunu kendine bastırmıştı. İnanamıyordum, ne çeşit bir şakaydı bu?

"N-nasıl yani?"

Jimin aniden Tae'den uzaklaşırken ikisi de bana doğru dönmüştü. En yakın arkadaşımın gözleri hızla açılırken Jimin telaşla bana yöneldi.

"Öyle değil Jungkook, göründüğü gibi değil!"

Sinirden gülmeye başlamamla en yakın arkadaşımdan yediğim darbeyi daha çok hissetmeye başladım. Jiminse benden ayrılıp bu anı kollamıştı sanki. Her şeyden ben zararlı çıkarken güle oynaya hayatlarını yaşıyorlardı!

"Şimdi siz..."

Gülmeyi kesip ciddiyetle ikisine baktım. Taehyung donup kalırken Jimin dolan gözleriyle bana bakıyordu.

"Hayır!"

"Nasıl, nasıl böyle bir şey yapabilirsiniz?!"

Dolan gözlerimle tekrar gülmeye başlamış ve ellerimi saçlarıma daldırmıştım.

"Jungkook, lütfen dinle."

Etrafımda dönüp biraz sakinleşince tekrar ciddileşmiş ve işaret parmağımı karşımdaki adama yönlendirmiştim.

"Sen benim en yakın arkadaşımsın, biliyorsun değil mi? Sen benim en yakın arkadaşımdın!"
(YN: Böldüğüm için çok özür dilerim ama bunu söylemeden edemeyeceğim. "Sen.benim.oğlumdun!")

Son cümlemi bağırarak söylemem ile Taehyung kendine gelmiş ve bana birkaç adım yaklaşmıştı.

"Jungkook-"

"Sus!"

Jimin'in yaşları çenesine doğru yol çizerken koluma dokunmaya yeltendi.

"Sakın! Hele sen, sana diyecek bir söz bulamıyorum. Ben buraya sizinle vedalaşmaya geldim. Beni çok güzel karşıladınız, tebrik ederim! Şimdi hayatınızdan defolup gidiyorum, ne hâliniz varsa görün."

Bedenimi kapıya çevirip hızla adımladığımda Jimin kollarını belime dolamış ve gitmemi engellemişti. Sessiz hıçkırıkları kulaklarımı doldururken bir kez daha yüreğim parçalarına ayrıldı. Yavaşça bedenimi ona doğru çevirip gözlerimizin buluşmasını sağladım. Az önceki sinirim gitmiş, geriye hayal kırıklıklarımla harmanlanan acım kalmıştı.

"Gözlerime baktığında canın yanmıyor, anılarımız hiç aklına gelmiyor mu? Benle yaşadığın her şey yalan mıydı? Madem Taehyung'u seçecektin, neden başında benimle birlikte oldun? Yıkıldığımı görmek bu kadar çok mu hoşuna gidiyor?"

"Jungkook, gerçekten öyle değil."

Jimin sadece deli gibi ağlarken Taehyung basit bir cümle söyleyip ortamı sessizliğe terk etmişti. Nasıl bir anda bu kadar değersiz olabilmiştim?

"Diyecek bir şeyin yok tabii, bari boşuna ağlama. Ben gidince kaldığınız yerden devam edersiniz."

Jimin başını hızla iki yana sallarken bedenimi biraz uzaklaştırıp gözlerimi Taehyung'a diktim. Yüzüme buruk bir gülümseme yerleşirken hayatımda söyleyebileceğim en zor şeyi dudaklarımdan bahşettim.

"Birlikteliğinizi kutlarım. Seni uyarıyorum Taehyung, bizim yaşadığımız gibi bir şey yaşatma bu adama."

Gözlerini benden ayırıp yerle birleştirdi. Jiminse deli gibi ağlarken elleriyle elimi avuçları arasına aldı. Hızla geri çekilirken bakışlarım sinirle onunla buluşmuştu.

Tacet Caritate | JikookWhere stories live. Discover now