25.Dönüm Noktası

316 17 6
                                    

Hayatımızın dönüm noktaları vardır.
Başımıza bir iş gelir ve daha kötü bir insan oluveririz.
Yada daha iyi bir insan. Dönüm noktaları bizim hayatımızı yeniden belirler. Belki de berbat giden hayatımız sırf kişiliğimiz değişti diye değişebilir. Dönüm noktaları sadece hayatımızı değil kişiliğimizin de dönüm noktasıdır. 

Aykut'un başına o kadar kötü şeyler geldi ki hangisine üzülecek bilemiyoruz ancak kader diye geçiştiremez. İnsan kendi yazgısını kendisi belirler. Kader birazda kendi elimizde tüm suçu kadere yıkamayız. Her şeyin iyiye gitmesi için çaba göstermeliyiz.

İşte bu olaylar Aykut'un dönüm noktası oldu.

İlk önce kendi serseriliği yüzünden bir takım saçan sapan yasal olmayan şeyler kullandı çünkü o dönemler gençti neyin yanlış olacağını önemsemiyordu aslında birçok genç öyle değil midir? Yanlışların ve kuralların pek önemi olmaz o dönemlerde. Aykutta o dönemlerden geçti.
Ardından kardeşi hayatını kaybetti ona yardımcı bile olamadı. Sadece gözlerinin önünde öylece ölmesini izledi.

Her şeyi geride bırakıp İstanbul'a geldi.

Aşık oldu.
Nalan'a
Ama onu da kendi salaklığı yüzünden kaybetti. Meğer ne çok sevmişti Nalan onu. Eğer aşka karşı biraz cesur olsaydı belki de Nalan şuan yanı başında olacaktı.

Onu kendi elleri ile öldürdü. Ölümüne o sebep oldu. Hırsının ve kıskançlığının bedelini sadece kendisi değil bir çok kişi ödedi.

Bütün yıllar bunu düşündü o tımarhane de yatarken sonra duydu ki Cem'de kendi canına kıyıp Nalan'ın yanına gitmiş. Vicdanı ikiye katlandı ama şunu aklından geçirmeden edemedi.

"Keşke çoktan, çok önce ölmüş olsaydın Nalan değil ilk ölen sen olmalıydın."

Evet yıllar geçti. Aykut artık tam bir yetişkin, o cahil adam tamamen Nalan ile birlikte öldü.

32 yaşında.

Tımarhaneden çıktı çünkü artık düzelme yolunda. Sırf iyileşebilmek için çabaladı, bir şekilde hayatına devam etmesi şarttı. Ömrünün sonuna kadar orada tıkalı kalamazdı.

Eski mahallesine geri döndü. Bir zamanlar Nalan ile birlikte yaşadıkları huzur ve güven kokan mahalleye ancak artık çok farklı görünüyordu onun yokluğu kendini oldukça belli ediyordu.

Eski evine doğru yol alırken telefonu çaldı.

"Oğlum neredesin hastaneden almaya geldim seni çoktan çıkmışsın. "

"Eve gidiyorum anne."

"Eve?"

"Eski mahalleye."

"Saçmalama Aykut, oğlum ne işin var orada, yine kötü olursun yapma" Şükran hanım endişeliydi. Oğlunun yine kötü olmasını istemiyordu. İzin veremezdi bir tek oğlu vardı onu da tekrar kaybedemezdi.

"Her şeyle yüzleşmek zorundayım anne."

Şükran hanım ne diyebilirdi ki? İzin vermek istemiyordu ancak asla kendisini dinlemeyecekti oğlu.

Aykut geçmişi ile yüzleşmek zorundaydı. Bir şeyleri gömersek tekrar gün yüzüne çıkma ihtimali yüksek. İçimize gömülen anılar her an yüzeye çıkıp aklımızı bulandırır ve devamlı bizi rahatsız eder bu nedenle unutmak yerine kötü anılarınızı kabul edin. "Evet yaşandı ancak bitti her şey geride kaldı. geçmişimi bu anılarla kirletemem." şeklinde düşünülmeli yoksa yaşadığınız her an zehir olur. 

Tam lila evin karşısında durdu.

"Nalan'ım evin ne kadarda sessiz, bu mahalle hiç bu kadar sessiz olmamıştı."

"Elveda Güzelim " (Tamamlandı)Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora