Ve Karşılaşma....

2.3K 213 24
                                    

Ertesi gün artık iyice Serra'nın aptal âşıklarından biri kimliğine bürünmüş olan Bruno, Raul akşam yemeği için restoranın kapısında gözüktüğünde kızları aradı. Vakit kaybetmeden aşağı inen Maya, restorandan içeri girmeden önce kapıda durarak kendine son bir kez çeki düzen verdi.

Özünde asla güvenilmemesi gereken son derece saçma bir plan olsa da, Maya Serra'nın planına inanıyordu. Hiçbir şey olmamış gibi içeri girecek ve Raul'ün karşısına oturacaktı. Onu yemeğe davet ettiği için Raul'e teşekkür edecek ve adamın kafasının karışıklığından faydalanarak onu kendisini dinlemeye ikna edecekti.

Daha fazla ertelemenin anlamı yoktu. Maya başını kaldırdı, omuzlarını dikleştirdi ve suratına kendinden emin bir ifade yerleştirerek içeri girdi. Raul her zamanki masasına oturmuş, içki siparişini vermişti. Maya Raul'ün oturduğu masaya doğru ilerledi. Esmer adam ceketini ve kravatını çıkarmış, gömleğinin kollarını bileğine kadar sıyırmış, başı öne eğik cep telefonuna gelen bir mesajı okuyordu. Maya'nın yaklaştığını fark etmemişti. Maya'nın karşısına oturmak için sandalyeyi çekerken çıkardığı ses ile dikkati dağılan Raul nihayet kafasını kaldırdı ve soğuk kısık bakışlarını Maya'ya dikti.

Raul'ün karşısındaki sandalyeye oturan Maya, sıcak bakışlarını adama yöneltti. "Merhaba Raul. Yemek davetin için teşekkür ederim. Ben de seninle konuşabilmeyi umuyordum" dedi sakin bir sesle.

"Hangi davet?" Raul'ün kafası karışmış gözüküyordu."Seni davet ettiğimi hatırlamıyorum."

Maya, kulağında çınlayan Serra'nın ukala tavırlarını kontrol etmesine yönelik uyarısına rağmen anında hücuma geçti. "Hadi ama... Dün bana mesaj attın ve bu gece beni yemeğe davet ettin! Saat 8'de benimle burada buluşmak istediğini söyledin. Ben de nezaket gösterip geldim!" Saçma bir mesaj için fazla cüretkâr bir savunmaydı.

Raul Maya'ya küçümseyen bir bakış atarak "Ben kimseye mesaj falan atmadım." dedi.

"Hadi ama! Hem mesaj atıyorsun ve beni davet ediyorsun, hem de ukalalık yapıyorsun. Tipik sen!" Maya bu sahte oyundaki rolünü sergilerken gösterdiği başarılı performansa kendisi bile inanamıyordu. Çantasından cep telefonunu çıkararak, birkaç saat önce Serra'nın Raul'ün telefonundan yolladığı mesajı yüksek sesle okudu.

Akşam 8'de otelin restoranında buluşalım. Ve yüzleşmek üzere bakışlarını Raul'e çevirdi. "İşte bu senin kibar davetin" Kibar kelimesini üzerine basa basa imalı bir şekilde söylemişti. "Kabul ettiğim için mutlu olmalısın!"

Raul önce donup kaldı. Bir şeyler söylemek istese de sustu. Ağzından çıkacak sözlerden korkuyor gibiydi. Suratı kireç gibi bembeyaz kesilmişti. Sonra derin bir nefes aldı ve aklı kıt birine bir şeyler anlatıyor gibi tane tane açıkladı "Bu mesajı sana ben göndermedim Maya. Telefon numarasına iyice bir bakmanı öneririm."

"Tabi ki telefon numarasına baktım. Salak mıyım ben" diye çıkıştı Maya. Raul bıkkın bir şekilde gözlerini devirerek masada duran cep telefonunu aldı ve mesajlarını kontrol etmeye başladı. Tam da kızların planladığı gibi Maya'ya gönderilmiş mesajı gördü. Sinirlenmeye ve sabırsızlanmaya başlamıştı. Ancak bu konu üzerinde daha fazla uğraşmak istemediği de açıktı. Buz gibi sakin bir sesle bir kez daha durumu açıkladı "Bu mesajı sana gönderen ben değilim. Nasıl bir oyun bu?" ve ardından fazla nazik bir tonla devam etti. "Artık seni davet edenin ben olmadığımı bildiğine göre -ki davet ettiğimi düşünmen bile şaşırtıcı- zahmet olmayacaksa bu gece ikinci bir nezaket gösterip beni yalnız bırakabilirsin." Raul'den cesaret kırıcı bir tepki almayı zaten bekleyen Maya çenesinin titrediğinden habersiz, kararlı bir sesle yapıştırdı cevabı.

Aşkım DeplasmandaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin