Ne Öğrenmek İstiyorsun?

3.1K 238 11
                                    

"Neden burada olduğunu bilmek istiyorum. Neden haber bile vermeden Türkiye'ye döndüğünü öğrenmek istiyorum.""Bunun için mi geldin buraya? Telefon da edebilirdin"" Telefonlarımı açmıyordun."Bunun yeterli bir açıklama olmadığının farkındaydı Raul. Ancak tam olarak neden yüzlerce kilometre kat etmiş, neden Maya'nın peşi sıra buraya gelmişti yol boyunca düşünmüş olmasına rağmen henüz kendisi de bilmiyordu. Bu soruya verebilecek başka cevabı yoktu."Halletmem gereken özel bir işim vardı. Ailevi bir mesele.""Bana haber verme nezaketi bile göstermeden çekip gitmeni sağlayan özel işinin ne olduğunu öğrenebilir miyim?""Hayır, öğrenemezsin!" diye cevap verdi Maya bakışlarını Raul'den kaçırarak "Sana hayatımdaki her detaya hâkim olma lüksü verdiğimi hatırlamıyorum." Maya'nın meydan okuyan tavrı ve pervasız cevabı karşısında sinirlenen Raul buz gibi bakışlarını kadının üzerine dikti. Kelimelerin üzerine basa basa bir kez daha sordu cevabını çok merak ettiği soruyu."O adam kimdi?""Hangi adam?""Oyun oynama Maya. Birkaç dakika önce transa geçmiş gibi gözlerini üzerine diktiğin adam?""Söyledim ya. Eski bir tanıdık zannetmiştim ama yanılmışım.""Bu teknede kaç tane eski tanıdığının olduğunu çok merak ediyorum"Maya, Raul'ün sözleri karşısında geri adım atacağına, daha çok sinirlenmişti. Hırsla döndü ve Raul'ün tam karşısında durdu. Gözleri ateş saçıyordu. "Beni rahat bırak Raul! Sana hiçbir şey için hesap vermek zorunda değilim. İlişkimizi hesapsız yaşamak isteyen sen iken, neden peşimden buraya geldiğini anlamış da değilim." ve başını kibirle havaya kaldırarak, dudaklarında muzip bir gülümsemeyle devam etti. " Neden peşimden buraya kadar geldin? Yoksa prensiplerini yıkıp bana âşık mı oldun? "Sorunun netliği ve dolaysızlığı karşısında Raul donup kalmıştı. Aynı soruyu uçağa bindiğinden beri kendine soruyor ve bir cevap alamıyordu. Maya'nın ardından Türkiye'ye gelmesinin nedeni Maya'ya âşık olması mıydı? Hem de üç ayda! Yoksa Maya'nın tek kelime etmeden çekip gitmesi ile zedelenen gururunun ve öfkesinin etkisi altında alınmış ani ve mantıksız bir karar mıydı? Aşk Raul'ün asla sorumluluğunu almak istemediği bir duygu olmuştu.Cevap veremedi."Ben de öyle düşünmüştüm" dedi Maya. "Şimdi izin verirsen, seni Türk misafirperverliği ile örtüşmeyen bir şekilde burada yalnız bırakıp gideceğim. Dönüş'te iyi yolculuklar.""Belki" diye mırıldandı Raul. Sesinde alışılmışın dışında bir yumuşaklık vardı. "Belki âşık olmuşumdur..." Maya az önce duyduklarına inanamazmış gibi kalakaldı. Dudakları şaşkınlıktan aralanmıştı. Ay ışığı Raul'ün suratını aydınlatmıyor olsaydı, konuştuğu kişinin Raul olmadığına yemin edebilirdi. Çaresizlik içinde yutkundu. Beklemiyordu. Bunları Raul'den duymayı beklemiyordu. Ancak az önceki duygu yüklü konuşmayı yapan bambaşka biriymiş gibi öfkeyle devam etti Raul. "Ama bu benle istediğin gibi oynayabileceğini anlamına gelmez. Sana gösterdiğim hoşgörü buraya kadar Maya. Sabrım taşmak üzere. Ya bana istediğim açıklamaları yapacaksın, ya da arkamı dönerek buradan çekip gitmemi seyredeceksin."Maya cevap veremeyecek kadar şaşkındı. Orda öylece dururken, aylardır bu sözlerin Raul'ün dudaklarından dökülmesinin özlemini duyduğunu, bu anı çok uzun süredir beklemiş olduğunu hayretle fark etti. Üstelik Raul'e âşık olup olmadığından emin bile değildi. Ağzını bir şeyler söylemek ister gibi açtı ancak kelimeler boğazında kilitlendi."Ben de öyle düşünmüştüm" dedi RaulTam o anda, arkalarından Senem'in tiz sesi duyuldu."İşte kaçak burada... Oooo... ve yanında Serra'nın abarttığı kadar yakışıklı bir adam. " Sonra Raul'e dönerek cilveli bir sesle, "Bütün tekne seni konuşuyor. Ah.. Ama sen beni anlayamıyorsun değil mi?" dedi ve bir kahkaha atarak İngilizce devam etti konuşmasına."Merhaba Senem ben, Serra'nın eski bir arkadaşı."Raul Senem'i belli belirsiz bir baş hareketi ile selamladı.Maya, şimdi öfkeyle Senem'e bakıyordu. "Sanırım sizi tanıştırmama gerek kalmadı" dedi imalı bir şekilde."Tabi ki." diye cevapladı onu Senem bir kahkaha daha atarak.Senem'in kahkahaları Maya'nın sinirine dokunuyordu. "Doğum günü sahibi olarak iznini rica edeceğim. Herkes Raul ile tanışmaya can atıyor. Sen de bilirsin ki futbolcuların dünyanın neresinde olursa olsun sadık hayranları vardır." Ve Raul'e dönerek, "Kız arkadaşından çalacağım seni" dedi. Sonra onu tanıştırmak istediği insanlar olduğunu, Raul Voldano'nun bu gecenin onur konuğu olduğunu anlatmaya başladı coşku ile. Bu arada çoktan Raul'ün koluna girmişti bile. Ve Raul, kolunda Senem olduğu halde, Maya'nın suratına bile bakmadan yanından uzaklaşarak onu güvertenin bir ucunda depresif ruh hali ile baş başa bıraktı. Maya birkaç dakika orada öylece kafası karışmış bir halde durdu. Bir müddet sonra Serra'nın koşar adımlarla yaklaştığını fark etti. "Nasıl Raul'ü oyunun dışında bıraktım gördün mü" dedi Serra nefes nefese "Senem'e teknede ünlü ve inanılmaz derecede yakışıklı bir futbolcu olduğundan ve bu futbolcunun senin erkek arkadaşın olduğundan bahsettim. İki saniye içinde teknede fellik fellik adamı aramaya başladı. Sen zaten onu pek önemsemediğine göre sorun olmaz diye düşündüm. İyi yapmışım değil mi? Artık bu gece istediğin kadar Mert'e odaklanmakta özgürsün." Çaresizlik içinde başını sallayan Maya "İyi yapmışsın" dedi. Son yarım saat içinde yaşadıklarını Serra'ya anlatabilecek kadar güçlü hissetmiyordu kendini. Bir gecede yaşadığı duygu karmaşası ona fazla gelmişti ve artık planına sadık kalabilecek durumda değildi."Ama... Çok yorgunum. Bu gece Mert'le karşılaşmak istediğimden emin değilim. Eve dönmek istiyorum." diye açıkladı durumu fısıltıdan farksız bir sesle.Serra şüpheyle baktı Maya'ya. Gerçekten de bitkin gözüküyordu."Ama daha teknenin geri dönmesine en az yarım saat var. Burada böyle yalnız duramazsın. Benimle gel ve bir şeyler iç. Kalabalığa karışırız. Merak etme, Mert'le karşılaşmaman için elimden geleni yaparım.""Teşekkür ederim ama sanırım tekne yanaşana kadar burada kalacağım" dedi Maya. "Hadi sen Arda'nın yanına git. Benim biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var. Beni merak etme." "Ne oldu Maya?" diye sordu Serra ciddiyetle. Mert ile henüz karşılaşmadığına göre Maya'nın ruh halinin sorumlusu kesinlikle Raul olmalıydı."Ne olur bana bir şey sorma bu gece. Yarın konuşalım." diye cevap verdi Maya. "Ben iyiyim hadi git. Yalnız kalmak istiyorum. Gerçekten.""Peki" dedi Serra isteksizce ve Maya'yı güvertenin bir ucunda yalnız bırakarak Arda'nın yanına geri döndü.Güverteye yaslanan Maya, ellerini başının arasına alarak başparmağı ve işaret parmağını başına bastırmaya başladı. Başı çatlayacak şekilde ağrıyordu. Hayat gerçekten de sürprizlerle doluydu. Yıldızların gökyüzünde hiç olmadığı kadar parlak durduğu bu karanlık geceye kadar Raul'ün onu bu derece önemsediğini fark edememişti. Her zaman ilişkilerine geçici bir heves olarak bakmıştı. Çok da haksız sayılmazdı. Raul'ün de ona karşı çoğu zaman umursamaz tavırlar takındığı bir gerçekti. O da sadece canı isteyince Maya'yı arıyor, kimi zaman günlerce aramadığı oluyordu. Ayrıca Maya, Raul'ün arada başka kadınlarla da görüştüğünü biliyordu. Zaman zaman bu konuda içinde kıskançlığa yakın bir his duyuyor olsa da, Raul'ü hiçbir zaman tam anlamı ile sahiplenmemiş olduğundan, kıskanmaya hakkı olmadığının da farkındaydı. Aralarında sessiz bir anlaşma varmışçasına, ilişkilerinde ne verilmiş bir söz vardı, ne de zoraki ilgi gösterileri. Belki de bu nedenle Maya, ikisinden biri, arkasını döner çeker giderse, geride kalanın sorgusuz sualsiz hayatına devam edeceğini düşünmüştü. Ama yanılmıştı!Raul peşinden buraya kadar gelmişti.Şimdi anlıyordu ki, Mert ile yaşadıklarından sonra, erkeklerin güvenilmez ve adi yaratıklar olduğunu düşünerek geçirdiği her gün, Raul ile ilişkisini zedelemişti. Kim bilir, belki de Raul bu yüzden asla gerçek hislerini belli edememişti. O vurdumduymaz ve umursamaz hallerine rağmen belli ki Maya'ya karşı hoşlanmadan fazlası vardı içinde bir yerlerde ve bu gece bu gerçeği itiraf edivermişti işte. Yarın buradan gidebilirdi. Raul'ün koluna girer, ilk uçağa biner ve Varşova'ya geri dönerdi. Tabi bu geceden sonra Raul onu kabul ederse. Ancak o zaman kalbinde yer etmiş geçmişin kanayan yarası hiçbir zaman kabuk bağlamayacaktı. Ya da burada kalır ve Mert'in hayatını mahvederdi. Bu sefer de Raul bir daha asla onun olmayacaktı. Onun... Demek ki geçtiğimiz üç ay boyunca Raul onundu ve Maya önyargıları yüzünden bunu fark edememişti. Her halükarda huzur bulamayacaktı...Sandığı kadar güçlü değildi. Kendine çok fazla güvenmişti ve şimdi aptal gibi hissediyordu. Sıkıntıyla içini çekti ve başını kaldırarak gökyüzüne baktı.Her şey bu kadar karmaşık olmak zorunda mıydı?Maya, gözlerini kapatarak, başını arkaya doğru itti. Güvertenin ucunda, tek başına öylece ne kadar durdu bilmiyordu ancak gözlerini açtığında tekne yavaş yavaş kıyıya yanaşmaya başlamıştı. Partinin bitmesine üzülen davetlilerin isyan eden sesleri duyuluyordu."Hayır... Ama daha yeni eğlenmeye başlamıştık""Saat 12 olmuş bile!"Maya arkasını döndü ve Serra'yla Arda'yı bulabilmek için teknenin ortasındaki kalabalığa doğru yürümeye başladı. Belki bir kadeh kırmızı şarap kendini daha iyi hissetmesini sağlayabilirdi. Ya da iki kadeh... Bir iki adım atmıştı ki, kıyıya yanaşmaya çalışan tekne dengesinin bozdu ve O da düşmemek için sağ eli ile yanındaki adamın koluna tutunuverdi."Affedersiniz" dedi "Dengemi kaybettim..."Mert göz bebekleri büyümüş hayretle bakıyordu kendisine. Maya Mert'in kolunu aceleyle bıraktı."Maya?"Harika diye düşündü içinden Maya. Teknede yüz'e yakın davetli vardı ve tamamen kendi özgür iradesi ile kurtarıcısı olarak Mert'i seçmişti. Bu gece, Tanrı ona sanki bir komedi filminde başrolü vermişti."İnanamıyorum, Bu sen misin Maya?"Aynı pişkin surat ifadesi... Dudaklarda aynı alaycı gülümseme..."Sence" diye cevap verdi Maya isteksizce gülümseyerek. "Nasılsın?""İyiyim". Maya'yı hiç beklemediği bir anda karşısında görmenin şaşkınlığı ile Mert bir yandan kravatıyla oynuyor bir yandan da bakışları arsızca Maya'nın üzerinde dolaşıyordu. Mert'in dudakları bir tebessümle oynadı. "Ne zaman döndün?""Bir hafta oluyor.""Temelli mi?""Hayır.""Ne zaman geri döneceksin o halde?""Henüz belli değil."Her ikisi de oldukça gergindi. Maya düşmanca bakışlarına engel olamıyordu. Oysaki bu gece tek amacı Mert'e davetkâr tavırlarla yaklaşarak, onun aklını çelmekti. Ancak Mert, bütün yaşananlara rağmen karşısında kendinde umursamaz bir ifadeyle dimdik dururken, en azından bu gece için, bu baştan çıkarma hikâyesi pek de mümkün gözükmüyordu. Maya'nın ayakları titremeye başlamıştı bile. Bir an önce Mert'in yanından uzaklaşması gerektiğini farkındaydı. "İzin verirsen" diyerek, eliyle Mert'i hafifçe sağa doğru itti ve yanından geçip giderken "Serra ve Arda'nın yanına gitmeliyim." diye açıkladı. Bunu söylerken Arda isminin karşısında Mert'in yüzünün alacağı ifadeyi görmek için göz ucuyla ona bakmayı da ihmal etmedi. Mert'in kararan bakışlarına rağmen suratı ifadesizdi. Uzaklaşırken arkasını bile dönmeden Mert'e "Seni görmek güzeldi" diye bağırdı.Bütün vücudu sinirden böylesine titrerken bu ne büyük bir yalandı!Mert cevap vermedi. "Seni de" diye mırıldandı içinden. Maya'yı aylar sonra karşısında görmek, kokusunu duymak ve Gözde ile geçen uzun, yorucu ve stres dolu ayların sonunda Maya'nın varlığını hissetmek Mert'i sersemletmişti. Ve çok güzel gözüküyordu. Ay ışığının altında onunla konuşurken, öfkeyle gözlerinin içine bakarken ve yanından geçip giderken... Çok güzeldi. Güvertenin ortasına yaklaşan Maya'nın gözleri kalabalığın arasında Raul'ü aradı. Hayranlarından örülmüş etten duvar ve yükselen kahkaha sesleri sayesinde onu bulması umduğundan da kolay oldu. Raul etrafını çevreleyen kalabalığın tam ortasında, her zamanki vakur edasıyla dimdik duruyor ve kendinden emin bir şekilde gülümsüyordu. Senem ise Raul'ün koluna yapışmış, hayranlık dolu bakışlarla adamı izliyordu. Yok. Buna daha fazla dayanamayacağım diye iç geçirdi Maya. Sözcüklerin kendine ihanet ederek dudaklarından döküldüğünü fark etmemişti bile."Neye dayanamayacaksın?" Arda yanında durmuş merakla ona bakıyordu. Maya cevap vermeyince elinde tuttuğu şarap dolu kadehi Maya'ya uzatarak devam etti konuşmasına "Serra kendini kötü hissettiğini söyledi. Biraz ister misin? Sakinleştirir."Maya bir solukta şarabın hepsini mideye indirdi. "Evet, iyi hissetmiyorum. Ama birazdan muhteşem hissedeceğimden eminim." derken sırıtıyordu. Uzun zamandır görmediği eski bir arkadaşı ile hararetli bir sohbete dalmış olan Serra, Maya'yı görür görmez yanına geldi. Maya ani bir hareketle, Serra'nın elinde tuttuğu yarısına kadar viski dolu bardağı kaptı ve kimsenin onu engellemesine izin vermeden onu da bir dikişte içiverdi.Serra tek kaşını kaldırmış soran gözlerle Ardaya baktı. "Bir dakika önce aynısını benim şarabıma yaptı." dedi Arda sırıtarak."Onu hemen buradan götürsek iyi olacak. Hadi çabuk! Maya içkiye alışık değildir. Üstelik bütün gün hiçbir şey yemedi. Geçmiş tecrübelerime dayanarak söylüyorum, on beş dakika içinde saçmalamaya başlayacak." Sonra hemen Maya'nın koluna girdi ve "Sakın kendini rezil etme. SAKIN!" diye uyardı onu sert bir sesle. Ancak Maya'nın dudaklarında yeni-yeni belirmeye başlayan anlamsız gülümsemeden bunun pek de mümkün olmayacağının farkındaydı. "Buradan gidiyoruz! Maya... Maya bana bak. Gittiğimizi Raul'e haber vermeli miyiz?"Maya, dudaklarında geniş bir gülümseme ile cevap verdi. "Ne münasebet. Onu Senem oteline bırakacaktır." Ve acı bir kahkaha atarak devam etti. "Kimbilir belki otele bırakmasına gerek bile kalmaz. Senem'in evi yakınlarda bir yerde değil miydi?"Serra kararsız gözlerle kalabalığın arasında duran Raul'e baktı. Sadece birkaç saniye için Raul'e tekneden ayrılmak üzere olduklarını haber vermek istedi, ama sonra vazgeçti. Maya'yı yalnız bırakmak istemiyordu. Serra ve Maya kol kola girmiş bir halde Arda'nın peşi sıra tekneden inerekarabaya doğru yürümeye başladılar. Maya'nın dengede durabilmek için sarf ettiği çabaya rağmen, titreyen adımlarını ve yürürken sağa sola yalpalamasını gören herhangi biri onun kolaylıkla çakırkeyif olduğunu anlayabilirdi.

Nitekim öyle de oldu...

Raul, koluna yapışmış Senem'in omzunun üzerinden tekneden aşağı inmekte olan Maya'ya baktı ve Maya'nın bu derece içmesine neyin neden olduğunu merak etti. Nedeni bu gece Maya'ya söyledikleri olabilir miydi?

Mert ise, teknenin üst katında ayakta durmuş, gözlerini kısmış Maya'nın Serra'nın yardımı ile tekneden inişini izliyordu. Sadece yarım saat önce konuşurlarken Maya hiç de sarhoş gözükmüyordu. Mert'in dudaklarında muzip bir gülümseme beliriverdi. Demek ki Maya'nın üzerinde hala bir etki sahibiydi. Mert'in avına kilitlendiğinde dudaklarında belirlen arsız gülümseme ve gözlerindeki umut pırıltısı teknenin alt katında ayakta duran ve şimdi karanlık bakışlarını ona çevirmiş olan Raul'ün fark edebileceği kadar berraktı. 

Aşkım DeplasmandaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin