Oyun Başlasın!

4.3K 298 18
                                    

Dört kız birbirlerine sıkıca sarılıyor, tiz çığlıklar atıyor, sonra kahkahalar eşliğinde ayrı geçen zamanın acısını çıkarırcasına tekrar tekrar sarılıyorlardı. Üniversite yıllarına geri dönmüşlerdi sanki.

Maya kızlara veda bile etmeden Türkiye'yi terk etmişti. Eğer onlara söyleseydi, gitmesine asla izin vermeyeceklerini biliyordu. Nitekim Varşova'dan İrem'i aradığında, İrem küçük çaplı bir öfke krizi geçirmiş ve büyük bir hata yaptığını, hemen kıçını kaldırıp geri dönmesi ve başına gelenlerle yüzleşmesi gerektiğini söylemişti. Ancak Maya'nın baskın ve ısrarla kafasının dikine giden kişiliği, başka insanların doğrularını kabul etmesine engeldi. Maya o an hazır olmadığını biliyordu. Hazır olduğunda da dönmüştü işte.

Şimdi dört kız, İrem'in Çengelköy'deki evinin terasında oturmuş, Maya'nın Polonya'dan getirmiş olduğu votka ve çilek suyu karışımı kokteyllerini boğaza karşı yudumluyorlardı.

"Kadeh kaldırmak istiyorum" dedi İrem zafer dolu bir sesle ve devam etti "Maya'nın aklının başına gelmesine, geçmişi geride bırakma olgunluğunu nihayet göstermesine ve ..."

"Ay kes artık!" diye İrem'in sözünü kesiverdi Ceyda. "Uzattıkça uzattın sende, döndü işte kız. Bugün beşinci kez aynı şey için kadeh kaldırıyoruz. Oooff... Ben galiba sarhoş oldum. Başım dönmeye başladı bile. Bir kadeh daha içmem mümkün değil."

"Ben içerim!" diyerek Ceyda'nın itiraz etmesine fırsat vermeden kadehi çekip aldı elinden ve bir dikişte bitiriverdi Serra. "Kalanı kimse içmeyecekse onu da ben içerim."

Maya bir kahkaha patlattı. Her zaman deli bir kız olmuştu Serra. Hayatını esir almış yay burcu dürtüleri, yüz yaşına da gelse, her zaman Serra'yı bugünkü gibi çılgın, ateşli ve çocuksu yapacaktı. Ne kadar da özlemişti dostlarını. Serra ile neredeyse yirmi senedir arkadaşlardı. İrem ve Ceyda ise üniversite yıllarında hayatına girmişlerdi.

Kalbinde biten kaktüs dikenleri...

Serra kızıl saçlı, bir altmış beş boylarında ince, atletik yapılı bir kızdı. Canlı ve atılgan bir karakteri, olağanüstü değişken bir kişiliği vardı. Alaycı tavırları, zeki esprileri ve doğuştan gelen kendine aşırı güveni ile her zaman ortamların sevilen ve aranılan siması olmuştu. Ne var ki muallâktaki olayları kayıtsızlıktan kurtarmak Serra'nın en büyük zevkiydi ve bu masum zevki yüzünden, kalbinden geçenlerin ışık hızı ile dudaklarından dökülmesine engel olamıyor, bu da Serranın hayatının işte, evde ve sosyal ortamlarda kırdığı potları toplamakla geçmesine neden oluyordu.

Ceyda ise uzun sarı saçları, hayata karşı ürkek ve şaşkın bakan kocaman yeşil gözleri, güzel yuvarlak yüzü, yumuşak cildi ve her an gülümser gibi gözüken kenarları hafifçe yukarı kalkık dolgun dudakları ile yirmi birinci yüzyılın modern külkedisiydi. Sakin, durgun, kırılgan bir yapısı vardı. Ara ara ortaya çıkan sitemkâr sessizlikleri ve dingin ruh haline ters düşen başını alıp gitmeleri ile kızlar arasında nam salmıştı.

İrem... Bir başka deyişle mantığın sesi, grubun lider karakterli kumralı. Doğallığı, çocuksu cazibesi, asaleti ve parlayan ela gözlerinden yansıyan yaşama sevinci ile İrem, reddedilemez etki bırakan bir çekim gücüne sahipti. Maya'nın aksine, adımlarını sağlam basan, temkinli ve şüpheci bir karakteri vardı. Zaman zaman nerdeyse kendini feda etmesine neden olan iyi kalpliliğine rağmen, küstahlık derecesine varan kibri, hataları en kırıcı imalarla eleştirmesine bu huyu da kızlarla anlık sürtüşmeler yaşamasına neden oluyordu. Yine de bu alışılagelmiş fırtınalar sonucu, yorgun beyinler limanlarına çekildiğinde, İrem'in haklılığı, zihinlerde, reddedilemez bir gerçek olarak beliriyordu. Maya, yıllar içerisinde, İrem'in kibir ve gururunun tehlikeli sınırlarını aşmamayı öğrenmişti.

Aşkım DeplasmandaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin