"Seviyorum lan!" Kükreyişi kaldırımlarda değil, kalbimde yankılandı sanki. İçim titredi, beynim sarsıldı ama yinede yerime mıhlanmış gibi hissettim. "Var mı lan? Seviyorum. Suç mu?" dedi yağmurun altında ve bana iki adım yaklaştı.
"Suç!" diye bağıra...
Onu izlediğimi farketmesiyle beni kendine çekti ve kolunu etrafıma sardı. Sırtımı onun göğsüne yasladım. Kafam omuzuna düşerken hafiften uyku bastırıyordu artık.
"Uykun mu geldi?" diye saçlarımın arasından fısıldadı. Kafamı salladım. "Gel hava alalım." Beni kaldırarak terasın ucuna götürdü. Birlikte geceyi aydınlatan ışıklı şehri seyrediyorduk.
Elbisemin sol yanında küçük bir çıkıntı vardı ve parmaklarını oraya koymasıyla çıplak tenime temas eden teniyle irkilmiştim. Beni çekiştirerek kendine çevirdi. Elini çekecekken saati kumaşa takıldı ve biraz sökülme oldu.
"Yapmaya çalışsak olmaz," dedim ben de gülerken. Güzelim elbisem, içim cız etmişti. "Öyle mi dersin?" dedi imayla. İmasını anlamamıştım ama diktiği gözleri beni alıp götürmüştü. İki söz söylesem eminim ki kekeleyecektim.
Yakalarındaki ellerim dondu. Yüzüne baktım. Öyle sevgi dolu bakıyordu ki. Kendimi yeniden gördüm gözlerinde. Ve o izin verdikçe de görecektim.
Boynuna sarıldım. Sıcak tenini, sağ tarafımı dolduran kalp atışlarını hissediyordum. Bu his karnıma krampların girmesine sebep oluyordu. Ensemden bastırdığı eliyle saçlarıma derin nefes soludu.
————
O hayatıma girince ne de çok gülmeye başlamıştım.
Sayfaları çevirdim. İlk sayfaya, bize ait küçüklüğümüzden bir resim yapıştırmıştım. O zamanlar ben henüz 5 yaşında filandım. Sanırım Bayram günüydü ve biz yine ailece gittiğimiz piknik alanına gitmiştik. Gölün kıyısında oturuyor, ona sarılı halde poz veriyordum.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Sayfaların arasına, buruşturduğum küçük şarkı notunu, eski konser biletini, ikizlerle gönderdiği çikolatanın ambalajını, küçük bir poşetin içerisinde, sahil kenarından aldığım bir tutam kumu da sıkıştırmıştım. Fotoğraflar, çizimler, şiirler vardı ona özel.
Daha birçok şey biriktirme ümidiyle bu hatıra defterini tutuyor, arasına birkaç satır yazıyordum. Belki gün olur onunla paylaşırdım ama şimdilik benim için sırdı.
Elimle bizi çizdiğim resimlere dokundum. Hastayken başında bekleyip ilgilendiğim nazlı ve çekilmez bir Cihangir. Tam o sıra da, kalp kalbe karşıymış diyerek çalan telefonumu açtım.
"Buyrun Alya'nın telefonu. Nasıl yardımcı olabilirim size?" Yüzündeki tebessümü hayal edebiliyordum. Sesini temizledi.
"Acaba Alya hanım akşam sekiz gibi müsait olurlar mı? Bir randevu isterim," dedi beni hiç bozmadan. Kıkırdayarak onu cevapladım.